Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

SAYIN Cumhurbaşkanı...

Haberin Devamı

Siz imam hatip okulu mezunusunuz...

 

Elbette mezun olduğunuz okullara gidip onlarla kucaklaşabilir, kaynaşabilir, onlara seslenebilirsiniz.

 

Ne itirazımız olabilir ki...

 

***

 

Elbette oralarda okuyan çocuklara, “Sizler bu ülkenin umudusunuz” diyebilirsiniz...

 

Bizim de hoşumuza gider.

 

***

 

Bu ülkeye bir Cumhurbaşkanı çıkarmış okullardır...

 

Onlar da sizinle övünecek, sizinle gurur duyacaklardır.

 

Haberin Devamı

Cumhuriyet’in kurduğu devletin okullarında eğitim imkânı bulmuş halk çocuklarının bu makamlara gelebilmesinden hangi vatan evladı mutluluk duymaz ki...

 

***

 

Bizler de övünür, gurur duyarız.

 

Ama bir konu var ki alınıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı...

 

Alınıyor ve üzülüyoruz.

 

DİĞER OKULLARDAN İKİ NOBEL ÖDÜLÜ ÇIKTIĞINI DA HATIRLAYINIZ

 

İMAM hatip okullarına gidip, sanki, “Sadece orada okuyan çocuklar bu ülkenin umududur” anlamına gelebilecek, o manaya çekilebilecek mesajlar verirseniz...

 

Onları sanki bu ülkenin “yeni imtiyazlı sınıfı” gibi gösterirseniz... Alınıyoruz...

 

Kendimizi ikinci sınıf vatandaş gibi hissediyoruz...

 

Bugüne kadar imam hatip olmayan bir okula gidip orada çocuklara “Sizler bu ülkenin umudusunuz” mesajı vermediniz...

 

Haberin Devamı

Siz hepimizin Cumhurbaşkanısınız...

 

Hepimizin devletinin başındasınız...

 

Hepimizi kucaklamalı, hepimizin çocuklarını kucaklamalı, onları da bu ülkenin umudu olarak gösterdiğinizi hissettirmelisiniz...

 

Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Abdullah Gül o liselerden mezun oldu.

 

Şunu da hatırlayın...

 

Şu son 14 yılda, o okullarda okuyup da vatanı için canını vermiş kaç şehidimiz vardır.

 

Türkiye’deki eğitim sisteminde imam hatip dışında kalan okullardan çıkan iki Türk çocuğunun, Nobel Ödülü kazandığını da unutmayın lütfen...

 

Orhan Pamuk Robert Kolej’den...

 

Aziz Sancar da Mardin Lisesi’nden...

 

MELİH GÖKÇEK KARDEŞİM EPEY BEKLEDİM BİR ŞEY DERSİN DİYE

 

Haberin Devamı

MELİH Gökçek kardeşim...

 

Seninle epey muhabbetimiz vardır.

 

Epey süre aynı şehrin hemşerisiydik..

 

Ankara’nın...

 

Cumhuriyet başkentinin...

 

Kaç gündür bekliyorum, Amed Sportif yöneticisine yapılan o saldırı hakkında çıkıp dan dan bir şeyler demeni... Soruyorum...

 

Benim bildiğim oraya gelmiş üç-beş insana böyle kalleşçe saldırmak kadınlığa sığmaz... Erkekliğe nasıl sığdı be arkadaş...

 

İnsanlığa nasıl sığdı... Bir cümle yahu...

 

Tek bir cümle istiyorum. İnsanın kulağına hoş gelecek, uygarca bir cümle...

 

SAYIN PRENS; DEMEK Kİ PARAYLA OLMUYORMUŞ

 

ESKİ Suudi Arabistan Kralı Fahd’ın en sevdiği oğluymuş.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

Belli ki gece hayatına da düşkün.

 

Kim Kardashian’ın gittiği kulüplere falan gitmek istiyor...

 

Haberin Devamı

E tabii oraya Suudi saray kıyafetiyle gidemez ya...

 

- Altında bir blucin ama daha çok şalvara benziyor.

 

- Üstünde bir gömlek ama entari sanırsın.

 

- Ayağındaki “şeye” ise hiçbir anlam veremedim.

 

Sandalet desen değil, terlik desen değil, ayakkabı hiç değil.

 

- Yine de asıl anlamadığım şey şu: Tam Amerikan işi pipetli içecek ile o tuhaf bastonu nasıl aynı ele, aynı kola sığdırmış...

 

***

 

Yahu arkadaş, sadece orada 6 milyar doların var.

 

Madem tebdili kıyafet gideceksin, bul bir stil ikonu da seni bir şeye benzetsin ya...

 

UNUTAMADIĞIM CÜMLE ‘BANA MI DİYON LAN’

 

TAM 40 yıl geçmiş...

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

“Taxi Driver” filminin çıkışının üzerinden ‘kırk’ yıl geçmiş, iyi mi...

 

Haberin Devamı

Jodie Foster o filmi çekerken 13 yaşındaydı...

 

Bugün 53...

 

Ben o filmi seyrettiğimde 29 yaşımdaydım...

 

Düşünün şimdi kim bilir kaçım...

 

Kırk yıl geçti ama tek sahnesini unutamadım.

 

Vietnam’dan dönmüş o taksi şoförü, De Niro’nun kompleksli, takıntılı, etrafındaki adaletsizliğe, pisliklere öfkeli, tek kişilik cezalandırma müfrezesi hali...

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

Kendisine yukarıdan baktığını zannettiği herkese “Bana mı diyon lan” (You talking to me...) nakaratı...

 

Mohavk Kızılderilisi tarzı kesilmiş pre punk kafası...

 

Ve içine batmış hüzünlü ama öfkeli gözleri... Bakışı...

 

Muazzam filmdi...

 

Sinemanın doruklarından biriydi.

 

Çok etkilemişti beni, bizi, sinemayı...

 

Geçen hafta yönetmeni Martin Scorsese ve bütün oyuncular toplanıp anmışlar filmi...

 

İyi ki vardınız arkadaşlar...

 

 

 

MEĞER ROBERT DE NİRO SAÇLARINI KESTİRMEMİŞ

 

 

-Robert De Niro o film için saçlarını kazıtmamış. Mohavk kafayı makyajla yapmışlar.

 

-Filmin yönetmenliği için önce Brian De Palma düşünülmüş.

 

- Kadın satıcısı rolünü oynayan Harvey Keitel, filmden önce gerçek bir pezevenkle (kadın satıcısı) epey zaman geçirmiş, sokaklara çıkıp onunla çalışmış.

 

40 YIL SONRA KİM NASIL

 

- Martin Scorsese: Bu adam sanki doğduğundan beri hep aynı. Robert De Niro’dan bir yaş büyük. Yüzü hiç değişmiyor gibi.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

- Robert De Niro: O günlerde 33 yaşındaydı. Bugün 72...

 

Epey yaşlanmış. Ama iyi yaşlanmış.

 

- Harvey Keitel: Doğal olarak 40 yıl önceki fizik ve dirilik yok. Ama yeni fotoğrafta da fena değil. O gün 37’ydi... Şimdi 77.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

- Jodie Foster: Filmde 13 yaşında. Henüz çocuk. Ama 53’ünde de hiç fena durmuyor.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

- Cybill Shepherd: Filmi çektiğinde 26 yaşındaydı, bugün 66. Yüzüne yapılan müdahaleler belirgin.

 

Sayın Cumhurbaşkanı Alınıyoruz

 

Yine de iyi.

 

HEPİMİZ CUMHURİYETİZ

 

 - CUMHURİYET gazetesinde çalışan arkadaşlar...

 

Ceyda Karan, Hikmet Çetinkaya, Can Dündar, Erdem Gül...

 

Kalbimiz sizinle...

 

Zaman sizinle...

 

Dünya sizinle...

 

Demokrasi sizinle...

 

Uygarlık sizinle...

 

Gerçek adalet de mutlaka sizinle olacak...

Yazarın Tüm Yazıları