Peki senin kafan niye bozuk

HADİ İzmir’dekini anlıyorum.

Haberin Devamı

Kafası bozuk...
Hayat tarzını tehdit altında görüyor...
Dokuz seçimdir yenilmişlik duygusuyla yaşıyor.
Peki senin kafan niye bozukMemleketini kurtarılmış bölge gibi hissediyor, onu savunmaya çalışıyor.
Asfalyası siyasi iktidara karşı fena halde atmış vaziyette...
Onu anlıyorum...

***

Antalya’yı da anlıyorum...
Bodrum, Muğla, Aydın dersen...
Hepsi Ege... Hepsi Akdeniz...
Özgür yaşama, bireysel kafa tutma, itiraz Misak-ı Millisi...
Sahiller yani...
Rakısını, mini eteğini, kalamarını tehdit altında görüyor...
Son seçimde yine çizmiş hudutlarını, direniyor...
Hayat tarzına kasteden olmasa da o öyle sanıyor, hissediyor..
Onu da anlıyorum.

***

Daha Batı’da, suyun öteki yanında mücavir alanlarda yaşayanı da anlıyorum...
Avrupa’nın kapı komşusu.. Yunan’ı, Bulgar’ı, Romen’i çat kapı...
Pazar alışverişini birlikte yapıyor... Avrupa’yı görmüş, Avrupalıyı tanımış, kıymetini biliyor.
O da endişeli...
Orada da aynı sıkıntı, aynı keyifsizlik, aynı arıza...
Tek fark, onun asfalyası değil de sigortası atmış...

***

Onları anlıyorum da, senin sıkıntın ne Yozgatlı kardeşim... Sen, Gümüşhaneli, Bayburtlu, Orta Anadolulu, Karadenizli arkadaş...
Hadi Erdoğan’a oy vermeyenlerin sıkıntısı var...
Sen ki AKP’ye oy veren bir Türkiye’sin...
Yüzde 60 vermişsin, komşu il yüzde 70...
Senin kafan niye bozuk be arkadaş, nedir derdin...
Niye senin sigortan da atmış...

***

Olay şu... İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Sağlık Bakanı’na sormuş:
“Türkiye’de psikiyatrik vakalarda ne kadar artış var...”
Durum vahim...
2009 yılından bu yana ruhsal sıkıntılarla hastanelere başvuran insan sayısında 3, hatta 4 kata varan artış var. Kafası atan, siniri bozulan, endişeli, korkan insan sayısı 10 milyona yaklaşmış.
Yani her 7 vatandaştan birinin psikiyatrik sıkıntısı var...
Kullanılan antidepresan kutu sayısı olarak fazla artmamış ama şikâyet eden edene...

***

Bak arkadaş...
Hepimiz aklımızı başımıza alalım.
Türkiye rahatsız...
Türkiye sıkıntılı...
Türkiye’de herkes, bir şeylerden korkuyor...
Türkiye kendini baskı altında hissediyor...
Edirne’den Kars’a kadar...
Ülkemin kafası fena halde atmış vaziyette...

***

Çare mi...
Barış... Hoşgörü...
Huzur...
Adalet...
Güven duygusu...

Haberin Devamı

Yarın o adamı bir güzel döveceğim

Haberin Devamı

ŞÖHRETLİ bir “dana” grubu yarın akşam Harbiye Açıkhava’da bir araya geliyor.
Bunlar arasında ben de varım.
Sahneye ben de çıkacağım ve Türkiye’nin çok şöhretli bir şarkıcısını
nasıl dövmeye karar verdiğimi, bütün açıklığı ile anlatacağım.
Yemin ediyorum, hiç sansür falan yok...
Adamı dövme kararını nasıl aldığımı, bunu nasıl uygulamaya koyduğumu bütün ayrıntıları ile kamuoyuna açıklayacağım.
İzmir Gazi İlkokulu’ndan arkadaşım Ali Kocatepe yarın akşam sanatta 50’nci yılını kutluyor.
Müthiş bir gece hazırlandı.
Türkiye’nin tanınmış birçok sanatçısı orada olacak.
Hepimiz, magazin deyimi ile “sahne alacağız...”
‘Melankoli’yi, 50 yıldır hayatımızdan çıkmayan şarkıları birlikte söyleyeceğiz.

***

Ali, Aysun’dan izin almış, sahnede onu bir kere daha döveceğim...
Amaaa benden daha ilginç başka bir şey var.
Ali, İstanbul’a geldiği yıllarda Ercan Arıklı’nın dergi grubunda çalıştı.
O günlerde, birlikte çalıştığı iki ünlü ile uzun süre bir “bekâr evini” paylaştı.
O iki kişi şimdi çok tanınmış insan oldu.
Gazetecilik damarım tuttu.
Hadi o iki kişinin adını da vereyim:
Hıncal Uluç ve Mehmet Y. Yılmaz...
Onlar da sahnede olacak...

***

Merak ediyorum, bakalım onlar da benim kadar cesur olup o İstanbul tarihinin en ünlü bekâr evinin kapılarını bize sansürsüzce açabilecekler mi...
Açmazlarsa, sahnede onları korkak ilan edeceğim...

***

Müziği ile, dedikodusu ile, sahnede dayağı ile güzel ve eğlenceli bir gece olacak...
“Yeni Türkiye” bastıysa, içiniz kararıyorsa, seçim stresini atmak istiyorsanız...
Yarın akşam iyi mavra var...
Yalnız veya eşinizle veya manitanızla birlikte bekleriz efendim...

Yazarın Tüm Yazıları