Kadavra köpeği annenin elindeki neye havladı

İki köpek odada öyle bir yerde havlamıştı ve orada öyle bir şey vardı ki, olay birden başka yöne gitmişti.

Şimdi bu olayın ayrıntısını biraz sonraya bırakarak, 70 gün öncesine dönelim ve bütün dünyanın 13 yıldır nefesini tutarak izlediği, tarihin belki de en esrarengiz çocuk kaybolma hikâyesinin başladığı sahneye bakalım.

Hikâye, 3 Mayıs 2007 gecesi Portekiz’in Atlantik’le Akdeniz’in kesiştiği uca en yakın bölgesindeki Algarve kasabasının Praia da Luz tatil beldesinde başladı.

Orada tatilini geçiren İngiliz McCann ailesinin iki ebeveyni her akşam olduğu gibi kaldıkları dairenin 900 metre ötesindeki tapas bara yemeğe gitmişlerdi.

Yanlarında tatile beraber geldikleri 3 aile daha vardır.

Her akşam olduğu gibi çocukları uyuttuktan sonra kaldıkları dairede bırakıp yemeğe gelmişlerdir.

Her 20 dakikada bir aralarından biri, motel kısmına geçip çocukları kontrol etmektedir.

Saat 21.00 civarında kontrol sırası Kate McCann’e gelir.

Odaya girdiğinde ise şoke olur.

İki yaşındaki ikiz çocukları yataklarında uyumaktadır ancak 3 yaşındaki kızı Madeleine McCann yoktur. İşte o andan itibaren Portekiz tarihinin belki de en ilginç polisiye dizisi başlar. 

DİZİYİ İZLEME KILAVUZU 

-ON üç yıldır çözülemeyen bu olay, geçtiğimiz günlerde beş bölümlük bir belgesel haline getirilip “Madeleine McCann’in Kayboluşu” adıyla Türkiye’de yayınlandı.

Ne tesadüftür ki, izlediğimin ertesi günü Alman medyasında bu olayla ilgili büyük bir haber patladı.

Bu haberle birlikte 13 yıldan sonra “cold case”, yani çözülememiş dosya tekrar açıldı.

Bugün size işte o belgeselden aldığım notlarla olayı özetleyeceğim.

Yani bu yazı aynı zamanda bir tür o belgeseli izleme kılavuzu olarak kabul edilebilir.

OLAY YERİ
2. KİRLENMİŞ OLAY YERİNDE PENCEREDE BULUNAN TEK İZ

ŞİMDİ yine 3 Mayıs 2007 gecesine dönelim...

Olayın öğrenildiği andan itibaren büyük bir kargaşa yaşanır...

Daha ilk 4 saatte öyle büyük 2 hata yapılacaktır ki çocuğu kaçıran kişiye müthiş bir avantaj verecektir.

İlk hata Portekiz polisinden gelir. Yerel polis ancak 4 saat sonra olay mahalline gelmiştir.

Ailenin birlikte yemek yediği arkadaşları, otel yetkilileri, görevlileri, meraklı komşular odaya doluşmuş, polis diliyle “olay yeri kirlenmiş”, parmak izi ve öteki deliller yok olmuştur.

Polisin o odada bulabileceği tek iz, kaybolan çocuğun annesinin penceredeki avuç izidir.

İLK ŞÜPHELİ
3. İNGİLİZ GAZETECİNİN TUHAF BULDUĞU KOMŞU

PORTEKİZ polisi ilk 30 gün hiçbir şüpheli bulamamıştır.

Ancak Portekiz polisinin tahmin edemediği bir şey olmuştur.

İngiliz tabloid basınının bütün kurtları küçük kasabaya gelmiş ve kendi soruşturmasına başlamıştır.

Ve ilk atış, deneyimli bir gazeteciden gelir... Çocuğun kaçırıldığı motelin hemen bitişiğinde bir İngiliz oturmaktadır.

Bu İngiliz oraya yerleşmiş ve Portekizce öğrenmiştir. Ayrıca emlak işleri yapmaktadır. Daha ilk andan itibaren gönüllü olarak polise ve gazetecilere tercümanlık yapmaya başlamıştır.

Bu portre gazetecilerden birine, İngiltere’de geçmişte yaşanmış bir cinayetin failini hatırlatır.

İki genç kız öldürülmüştür ve o çevrede bulunan genç bir adam aynen böyle polise ve gazetecilere çok gönüllü bir yardıma girmiştir.

Sonunda katilin o genç adam olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu olayı hatırlayan gazeteci öteki meslektaşlarına bu komşunun hareketlerini tuhaf bulduğunu anlatır.

Bu şüphe Portekiz polisine de geçince adamı sorguya alırlar.

Tabii ilk şüpheli ertesi gün hem İngiliz hem Portekiz tabloidlerinin manşetindedir.

İKİNCİ ŞÜPHELİ
4. POLİS ODAYA GELDİĞİNDE PANJUR NİYE KAPALIYDI

ANCAK Portekiz polisinin daha ilk andan itibaren hedefi kaybolan çocuğun annesi ve babasıdır.

Kafalarında klasik polis klişesi vardır.

Çocuk cinayetlerinde ilk şüpheliler yakın çevredir.

Ellerindeki tek şüpheli olay şudur.

Anne odaya girdiğinde pencere panjurunun açık olduğunu söylemiştir. Oysa polis 4 saat sonra geldiğinde panjurları kapalı bulmuştur.

Bir de olay anından itibaren annenin çok soğuk durması, hiç ağlamaması şüphelerini arttırmıştır.

Ve polis anne ve babayla ilgili aradığı ilk ipucunu 70’inci günde bulacaktır.

KAN KOKUSU
5. KADAVRA KÖPEĞİ ANNENİN ELİNDEKİ OYUNCAK KÖPEĞE HAVLIYOR

ŞİMDİ yazının başındaki güne dönüyoruz.

Olaya önyargılarla bakan Portekiz polisi işin altından kalkamayınca İngiltere devreye girer.

Ve iki uzman köpek getirilir. Köpeklerin yetiştiricisi bir İngiliz’dir...

Köpeklerden biri “kadavra” öteki “kan köpeği”ydi.

Yetiştiricisine göre olay mahallinde bir cesedin bulunup bulunmadığını, ceset oradan taşındıktan 40 yıl sonra bile kokuyu alabiliyordu..

Öteki ise bir damla kanın varlığını bile bulabiliyordu.

Önce kadavra köpeği odaya sokuldu.

Hayvan bir süre dolaştıktan sonra çocuğun yatağının başucunda ısrarla havlamaya başladı.

Sonra oradan ayrılıp yandaki dolabın alt bölümünün önünde aynı şekilde havladı.

Sonra kan köpeği odaya sokuldu.

O da yatağın başında aynı tepkiyi gösterdi.

Portekiz polisinin bunlardan çıkardığı sonuç da şuydu.

Çocuk orada ölmüştü... Muhtemelen bir kaza sonucu ölmüştü ve anne-baba bunu gizlemişti...

Ama asıl ayrıntı daha sonra fark edildi...

Kadavra köpeğinin havladığı dolap kaybolan küçük kız Madeleine’ın en sevdiği oyuncağı küçük pembe köpeğin olduğu dolaptı.

Ve anne 70 gündür hep elinde o oyuncak köpekle dolaşıyordu.

ÜÇÜNCÜ HAVLAMA
6. KADAVRA KÖPEĞİ HANGİ ARABANIN ŞOFÖR MAHALLİNDE HAVLIYOR

PORTEKİZ polisi odadaki bulgulardan sonra aynı köpekleri 8 arabaya yönlendirdi.

Bunların ikisi şüpheli komşuya, altısı ise McCann ailesi ve birlikte yemek yediği arkadaşlarına aitti...

Köpekler bütün arabaların etrafında dolaştı ve bunlardan birinin şoför koltuğunun bulunduğu yerde havlamaya başladı.

Ve bu araba çocuğun anne ve babasının arabasıydı.

Böylece Portekiz polisinin tezinin ikinci bölümü de yerine oturmuştu.

Çocuğun cesedi bu arabayla bir yere götürülmüş ve ortadan kaldırılmıştı.

Anne anında kesin şüpheli ilan edildi ve o andan itibaren İngiliz ve Portekiz basınının gözünde korkunç anne haline getirildi.

Ancak bütün bunlar olup biterken bir ayrıntı dikkate alınmamıştı.

Anne ve baba bu arabayı çocuğun kaybolmasından 25 gün sonra, yani orada kalmaya karar verdikten sonra kiralamışlardı.

Öyleyse 25 gün boyunca çocuğun cesedi nerede saklanmıştı.

Polis küçük bir buzdolabı buldu ve onu işaret etti. Ne var ki en basit bir göz bile çocuğun bacaklarının bile o dolaba sığmayacağını görebilirdi.

Ancak olay yepyeni bir gelişmeye tanık olacaktı.

DNA
7. PORTEKİZCEYE ÇEVRİLMEYEN CÜMLEDEKİ ÖNEMLİ NOT NEYDİ

KÖPEKLERİN odada havladığı yerlerden ve arabanın sürücü koltuğunun bulunduğu yerden alınan örnekler İngiliz Adli Tıbbı’na gönderildi.

Bir ay sonra gelen İngilizce ön rapor Portekiz polisine iletildi.

Bu raporda arabadan alınan örneğin yüzde 70-80 oranında annenin DNA’sıyla özdeşleştiği belirtiliyordu.

Portekiz polisi anında bunu basına sızdırdı.

Ne var ki raporun ikinci bölümündeki bir cümle saklanmıştı.

İngiliz Adli Tıbbı bunun kesin olmadığını, kesin raporun beklenmesi gerektiğini söylüyordu.

Kimse iplemedi ve anne ve baba linç edildi.

Ancak iki ay sonra kesin rapor geldiğinde durum çok farklıydı.

Odadan alınan örnekler hiçbir şekilde eşleşmemişti.

Arabadaki örnek ise yüzde 70 dolayında özdeşleşiyordu ki, bu birçok insanın DNA’sıyla da eşleşmesi anlamına geliyordu.

Böylece anne ve baba temize çıktı ama olay da gizliliğini korumaya devam etti.

Bu arada soruşturmayı çok kasıtlı şekilde aileyi hedef alarak sürdüren Portekiz polis müdürü görevinden alındı...

SON SAHNE
8. BU BELGESELDEN HEMEN SONRA ORTAYA ÇIKAN SÜRPRİZ ŞÜPHELİ

TÜRKİYE’de de yayınlanan belgesel burada sona eriyordu.

Ancak belgeselin yayınlanmasından kısa süre sonra bir Alman televizyonundaki programda, Alman polisinin 43 yaşında birini sorguladığı duyuruluyordu.

Christian B. adlı bu Alman vatandaşı geçmişte çocuk istismarı, çocuk pornografisi, hırsızlık gibi 17 suçtan sabıkalı zanlıydı.

12 yıl Portekiz’in Praia da Luz kasabasında yaşamıştı.

Evi de Madeleine’ın kaybolduğu motele yakın bir yerdeydi.

Kızın kaybolmasından kısa süre sonra Almanya’ya dönmüştü.

Bu arada onun Praia da Luz kasabasında yaşarken kullandığı ve Portekiz polisinin 13 yıl boyunca hiç dikkate almadığı minibüs de bulunmuştu.

Bu olayla birlikte 21’inci yüzyılın en esrarengiz polisiye olayı “cold case” olmaktan çıkıyor...

Bu thriller dizisini izlemeye devam edeceğiz.

.......................

- İLGİLENENE: Almanya’da yakalanan Christian B. ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isteyenlere Milliyet gazetesinin dünkü sayısında yayınlanan “13 yıllık sır çözülüyor mu” başlıklı haberi tavsiye ederim.