İşte içimi açan o cümle

“BİZ bir Avrupa halkıyız...”

Haberin Devamı

Son günlerde hiçbir cümle kulağıma bu kadar hoş gelmedi...

Hiçbir cümle, karabasanlar bağlayan ruhumu bu kadar okşamadı...


* * *


Samimiymiş, değilmiş...
Günü kurtarmak için söylenmiş veya sahiciymiş...
O şüpheyi bile attım aklımdan
Kendimi aldatmak pahasına bile olsa...
Çok sevdim Başbakan Davutoğlu’nun Brüksel’de söylediği bu cümleyi...
Neden mi...


* * *


Üç yıldır umutsuzca yazıyorum da ondan...
Bizim yerimiz Ortadoğu değil, Avrupa’dır diyorum...
Çocuklarımızın istikbali, çocukların katili olan bu Ortadoğu değil, insani değerlerin, hukukun, adaletin, vicdanın, insan sevgisinin coğrafyasıdır diyorum...
Lanet okuyorum 3 yıldır bu coğrafyaya...
Kutsal kitabımızı bombalı yelek, ayetlerimizi Kalaşnikof mermisi, çocuklarımızı canlı kalkan haline getiren bu iğrenç coğrafyaya, al o IŞİD’ini de, Müslüman Kardeşler’ini de, Esad’ını da çek git başımızdan diye bas bas bağırıyorum.


* * *

Haberin Devamı


İşte o yüzden size teşekkür ediyorum Sayın Başbakan...
Hasret kalmışız bu cümleye...
“Biz bir Avrupa halkıyız” cümlesine...

 

Bir İzmirli’nin zeytin toplayan Cumhurbaşkanı fotoğrafında gördükleri

 

İşte içimi açan o cümle
 

 

PAZAR günü Star gazetesinin birinci sayfasında gördüğüm bir fotoğraf beni epey düşündürdü. Emine Erdoğan zeytin topluyordu.
Cumhurbaşkanı da hafif bir gülümsemeyle ona bakıyordu.
Eminim benim gibi her Egeliyi etkilemiştir o fotoğraf.
Şimdi hasat zamanı.
Tabii ki, hemen ardından gelecek erken hasat zeytinyağı... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın omzuna taktığı açık sarı renkli üstlüğe takıldı gözüm. Akhisar geldi aklıma.
Benim gibi çocukluğunda dedesi ile, anneannesi ile geceleri tütün kırmaya giden her Akhisarlı çocuk bilir o üstlüğü...
Takmıştır mutlaka omzuna, boynuna, başına...
Fotoğrafa uzun uzun baktım...
Sanki Cumhurbaşkanı Ege’ye ilk defa geliyormuş gibi geldi bana...
Çok sevdim o fotoğrafı...

 

 

Haberin Devamı

Hasan mı daha genç, Cengiz mi... Cüneyt niye hep bar kenarında, Mumcu’nun arkasından ne dedik

 

 

YER... Geçen cuma Cezayir Apartmanı...
İkinci kattaki barda 50’ye yakın aydın toplanmış.
Ezgi Başaran’ın yeni kitabı “Barış Bir Varmış Bir Yokmuş” için tanıtım gecesi yapılıyor.
Can Dündar ve Erdem Gül 24 saat önce tutuklanmış...
Tabii ki bir numaralı konu o...


* * *


-Barın kenarında Hasan Cemal ve Cengiz Çandar sohbet ediyor.
O gün Cengiz, Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla başlatılan soruşturma için ifade vermeye gitmiş.
Hasan Cemal de ona eşlik etmiş...
Hasan keyifli, çünkü 4 yaş büyük olduğu halde, o gün birileri ona, “Sen Cengiz’den daha genç görünüyorsun” demiş...
Cengiz’e bakıyorum, hiç öyle etkilenmiş, sinirlenmiş bir hali yok.


* * *

Haberin Devamı


-Bana sorarsanız, evet Hasan Abi genç görünüyor ama asırlık bir çınar gibi içten çürüyor...
Mesela, o gece ne benim, ne Sedat Ergin’in başını kollarına sıkıştırıp dövmeye kalkmadı...
Bir de o bizlere zarif hitap da gitmiş, geriye kupkuru bir şey kalmış ...
Düşünebiliyor musunuz, gece boyunca hiç birimize “Ulan dal...” diye seslenmedi.
Acaba bizi artık eskisi gibi sevmiyor mu diye düşünmedik değil...


* * *


Neyse ki, Hasan Abi’nin boşluğunu ertesi akşam Cem Yılmaz doldurdu.
“Ali Baba ve 7 Cüce” filminde sekizinci cüceye verdikleri isim “Dangalak”tı ama kayınbiraderi yanlışlıkla hep “Dal”la başlayan o kelimeyi telaffuz ediyordu.


* * *


-Oradan ayrılıp Sırrı Süreyya’nın bulunduğu tarafa geçiyorum.
Sırrı her zamanki gibi, cezaevi hatıralarını anlatıyor.
Can Dündar ve Erdem Gül’e de kadeh kaldırdık.


* * *

Haberin Devamı


-Bir ara Özgür Mumcu’yu görüyorum. Yanımızdan geçer geçmez, arkasından konuşmaya başlıyoruz. Herkes annesine ne kadar benzediğini söylüyor.
Annesi çok güzel bir kadın. Özgür de çok yakışıklı bir erkek oldu. Cumhuriyet’te harika yazılar yazıyor.
Yani Rod Stewart’ın “Some Guys Have All The Luck” şarkısında tarif edilen her bakımdan şanslı adam.


* * *


-Barın kenarında Cüneyt Özdemir’i görüyorum.
Yahu ben bu çocuğu dışarıda ne zaman görsem, hep bir barın kenarında oturuyor.
Acaba kendine bir tür Bukowski karizması mı yaratmak istiyor...
Bar kenarı bana hep ıssız adam havası verir.
Paris’e birlikte gittik ama buluşup birlikte yemek yiyemedik. Oysa konuşacak ne kadar çok şey, hırpalanacak ne kadar çok ruh vardı.


* * *

Haberin Devamı


-Şermin Terzi desen her zamanki gibi... Hiç öyle işini kaybettiği için üzülmüş bir hali yok.
Ama bu kız kanser olduğunu öğrendiğinde de böyleydi...
Hep enerji verir çevresine...


* * *


-Hürriyet Pazar efsanesini yaratan Neyyire Özkan da oradaydı. Bütün o genç ve parlak insanları bir araya toplayan o...
Bizler hepimiz Neyyire Özkan mafyasının neferleriyiz. Bakıyorum, hepimiz ona büyük saygıyla ve sevgiyle bağlıyız...
Yani, Neyyire mafyası yıkılmadı ve ayakta...
O gece de henüz yıkılmadık karizmasını çizdirmemek için hiçbirimiz oturmadık...


* * *


Hürriyet Haber Merkezi’nin eski yöneticisi Necdet Açan, tuhaf bir sakal bırakmış. Yakışmış mı yakışmamış mı karar veremedim.


* * *


Eyüp Can Londra’dan dönmüş.
Orada çok ilginç bir tartışmayı izlemiş. Ama onu yarın size ayrıca anlatmalıyım, çok güleceksiniz.


* * *


Haa bu arada...
Seçim bozgunundan sonra hâlâ PKK ve Kandil’in ne yapmaya çalıştığını çözmek istiyorsanız Ezgi Başaran’ın kitabını tavsiye ederim.
O gece en az konuştuğumuz konu bu kitaptı ama dedikoduculuğumuz, kitabın önemini asla örtemezdi.

 


YARIN

 

-Günün polemiği: Hem evinizi hem eşinizi paylaşır mısınız? -Cenk Eren’in Tanju Okan albümünde ‘Haydar Haydar’ niye yok? Ayakkabılarını başkasına bağlatan çok ünlü gazeteci kim? -‘Casus Köprüsü’ filminde herkesin takıldığı cümle ne? -‘Arkadaşım Eşek’ şarkısının muhteşem dönüşü.

Yazarın Tüm Yazıları