Issız havalimanında aklıma gelen cümle

NE tuhaf...

Haberin Devamı

Bomboş...

Yok yok ıssız bir koridorun ucunda oturuyorum.

Bir zamanlar Amerika’ya gidecek uçakların bulunduğu 202 numaralı köprülere giden, otoyolu andıran o koridor şimdi bomboş...

Issız havalimanında aklıma gelen cümle

*

Bir ucuna oturup sanki normalmiş gibi yapmaya çalışıyorum...

Elimdeki telefonun ekranıyla oynuyorum...

Uçak bekler gibi...

Ama olmuyor...

Sadece binaya değil, benim içime de çökmüş o bomboşluk...

Bir tür ıssızlık.

*

Nedense aklıma, Andy Warhol’un 21’inci yüzyıla damgasını vuran o cümlesi geliyor.

“Bir gün herkes 15 dakikalığına şöhret olacak...”

Kafamdaki simultane tercüman o cümleyi şöyle çeviriyor.

“Bir gün herkes 15 dakikalığına bu terk edilmişliği, ıssızlığı yaşayacak.”

*

Haberin Devamı

Geçen hafta artık terk edilen İstanbul Atatürk Havalimanı’nı gezmeye gittim.

Yanımda TAV’ın CEO’su Sani Şener ve T24 yazarı Mehmet Yılmaz vardı...

İnsan böyle terk edilmiş binayı gezerken kendini hayalet bir şehirde hissediyor.

30 yıl önce kazadan sonra gezdiğim Çernobil yakınındaki Pripyat şehri geliyor gözümün önüne. Fethiye civarındaki Kayaköy’ü hatırlıyorum. Hayalet şehirlerin hayalet hüzünleri vardır.

PASAPORT GÖSTERMEDEN POLİSTEN GEÇMENİN KEYFİ

Issız havalimanında aklıma gelen cümle

ÖNCE terk edilmiş güvenlik bölümünü geçiyoruz.

Bilgisayar açmak yok, ceket çıkarmak yok... Ayağımdaki platin çivi ötmüyor.

Sonra terk edilmiş Türk Hava Yolları kontuarı...

Sonra ilk defa pasaportumu göstermeden, dış seyahat harç pulu vermeden polis kontrolünden geçiyorum.

Polis de yok...

*

Gümrüksüz mağazalar, 300’le başlayan köprülere giden yollar...

Her taraf, her köşe öyle tanıdık ki...

Ama hepsinden çok kalabalıklara alışmışız...

O yüzden en çok da tenhalık koyuyor bize.

*

İşte o ıssızlığın ortasında durup haykırıyorum.

Siz, ey tanıdık koridorlar...

Yıllarca hep kalabalığa alıştın... Binler bile değil, milyonlardı senin matematiğin...

Haberin Devamı

Ve şimdi tek haneli rakamlara inmişsin...

O akraba insanlar, o tanıdık simalar bir bir terk etmiş seni...

Söyle bana ıssız koridor...

Senin de hayal kırıklığın var mıdır...

“Nankörler” diye haykırır mısın için için... Bu vefasızlık seni de kahreder, küstürür mü...

Terk edilmişlik ıstırabı çeker misin...

Çöker mi içine aldatılmışlık...

*

İşte o koridorun ucunda oturup Warhol’un o cümlesini yeniden yazıyorum...

“Herkes bir gün 15 dakikalığına bu ıssızlık, terk edilmişlik duygusunu yaşayacak...”

*

Ve orada anlıyorum ki...

Dost bildiğimiz, tanıdık binalar bir gün böyle bomboş kalınca şu sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemeyiz...

Biz mi ona ihanet etmişizdir, yoksa o mu bize...

Haberin Devamı

Biz mi onu terk etmişizdir, yoksa o mu bizi...

*

Böyle dedim ve Atatürk Havalimanı’na veda ettim...

Hayatımın çok önemli bir dönemi de sanki o ıssız binada kaldı.

ESKİ THY LOUNGE’INDAN AKLIMDA KALAN BEŞ ŞEY

VEDA gezisinde bana en çok koyan yer THY business lounge’ı oldu.

Atatürk Havalimanı’nda herhalde en uzun zaman geçirdiğim yer orasıydı.

Bir arkadaşım bir zamanlar bana “THY lounge’ı deyince aklıma üç şey gelir” demiş ve saymıştı:

“Mantı, pide ve kalabalık...”

Buradan benim aklımda neler kalacak?

- Ocağın üstündeki filtre kahve.

- Dikdörtgen tuzlu kurabiyeler.

- Gazete standından aldığım New York Times, Wall Street Journal ve Financial Times gazeteleri.

- Sayas ayranı...

- Ve tabii ki pide...

Haberin Devamı

PİDESİZ KUYRUKTA HATIRA FOTOĞRAFI

Issız havalimanında aklıma gelen cümle

ÖNÜNDE hep uzun kuyruklar oluşan pide bölümünün önü bu defa bomboştu...

Terk edilme duygusunu ve ıssızlığı en fazla orada hissettim.

Tam o sırada arkamdan Mehmet Yılmaz’ın sesi geldi.

“Hadi gidip önünde bir hatıra kuyruğu fotoğrafı çektirelim...”

Önünde son bir defa dizildik... İşte o an ağlamamak için kendimi zor tuttum... Bize yıllarca olağanüstü hizmet veren milli bir binanın ölümü karşısında saygı duruşu yapıyor gibi hissettim kendimi. Oradan çıkıp TAV’ın terk etmeye hazırlandığı yönetim binasının, pistlere bakan roof’unda son yemeğimizi yedik. Şef bize o pideden de yapmıştı... Pistten kalkan bir-iki kargo uçağı içimdeki hüznü daha da arttırdı.

Haberin Devamı

UĞUR CEBECİ AYRILIRKEN HANGİ HATIRAYI ALMIŞ

BU havalimanı üzerinde en büyük hakkı olan insanlardan biri Hürriyet’in “Kokpit” yazarı Uğur Cebeci’dir...

O havalimanının daha iyi olması için hep yapıcı eleştiriler yaptı, moral verdi.

Bana göre havacılık gazeteciliğinin en önemli insanlarından biridir.

Havalimanını gezerken TAV CEO’su Sani Şener’den öğrendim.

Uğur Cebeci Atatürk Havalimanı’nda son defa çıktığı kapının üzerindeki panoyu hatıra olarak almış.

Ben de onun izinden yürüdüm. Beni uçağın kalkacağı köprülere yönlendiren panolardan birini aldım.

“302 No’lu çıkış kapısı...”

Şimdi evdeki çalışma odamda upuzun duruyor.

TERK EDİLMİŞ BİNALAR, FARELER VE İNSANLAR

Terk edilmiş koridorları gezerken aklıma bir kitap geldi.

On yıl kadar önce okumuştum.

İnsanlar bir binayı terk edince, daha bir saat dolmadan başka canlı organizmalar oraya yerleşmeye başlarmış. O binaya insan girmezse 20-30 yıl içinde de birçok tarafı yok olurmuş.

Atatürk Havalimanı da bomboştu... Uzmanlarla konuştum.

Eğer binaya bakım devam etmezse ilk istilacılar fareler olurmuş.

Zaten kullanımı sırasında bile farelerle çok sıkı mücadele etmek zorunda kalmışlar. Ya insanlar?

Aldığım bilgiye göre şimdiden üç-dört şirket bu binayı başka amaçla işletmek için ilgilenmeye başlamış.

Bakalım insanlar mı önce davranacak, yoksa fareler mi...

GERİYE KALANLARDAN KİMLER NELERİ ALDI

- Binadaki bilgisayarlar TAV’ınmış ve bunlar hemen taşınmış.

*

- En geç taşınan dükkan D&R olmuş. Ben oradayken kalan ürünler hâlâ kutulara dolduruluyordu.

*

- Bekleme salonundaki koltuklar, sandalyeler TAV’a aitmiş, ama şirket onları devlete bırakmış.

*

- Do&Co’nun catering ürünleri hâlâ Atatürk Havalimanı’nda yapılıp kamyonlarla oradan yeni havalimanına taşınıyormuş.

*

- Starbucks dükkânı hâlâ duruyordu. Şirket gelip dekorları, panoları alacakmış.

*

- Otoparkta terk edilen birkaç araba hâlâ sahiplenilmemiş.

TAV ARTIK YENİ BİNASINA GİDİYOR

TAV’ın yönetim binasında belirgin bir üzüntü vardı.

Her zaman dopdolu olan araba parkının şimdi bomboş olması onlara çok hüzün veriyormuş.

“Bir an önce biz de gidelim” diyorlar.

Yeni binalarına taşınma başlamış bile...

Peki TAV bundan sonra ne yapacak?

Sani Şener, “Yapacak çok işimiz var” diyor...

Ankara, İzmir, Antalya, Bodrum havalimanlarının işletmesi hâlâ onlarda.

“Hizmet sunacağımız 60 milyon yolcu var” diyor. TAV’ın büyük ortağı Aeroports de Paris bugün dünyanın en büyük 5 havalimanı işletme şirketinden biri...

Ayrıca bu öteki 5 şirkette de şu ya da bu biçimde ortaklıkları var.

 

Yazarın Tüm Yazıları