İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

Yıllar önce bir sabah Ankara Sheraton Oteli’nin lobisinde “Kurtlar Vadisi” ekibine rastlamıştım.

Haberin Devamı

Biraz sonra Necati Şaşmaz, sırtına atılmış paltosu ve iki elinin parmakları arasına sıkıştırdığı tesbihle yanlarına geldiğinde, hepsinin yerlerinden kalkıp onun önünde öğle bir eğilişleri vardı ki kendi kendime şunu demiştim:

“Yahu bunlar Kurtlar Vadisi’ni oynamıyor, resmen yaşıyorlar...”

O tablonun asıl nedenini geçen hafta anladık...

Meğer mesele daha derinmiş...

*

Geçen gün “Vadi”den gelen ilahi bir sesle uyandık ve Polat Alemdar’ın etrafındaki o kutsal haleyi hep birlikte gördük...

Meğer Necati Şaşmaz kendini “Mehdi” ilan etmiş...

“Maalesef seçilmiş biriyim” demiş...

Hepsini anladım da o “Maalesef”i anlamadım.

Mehdiliği bir yük olarak mı görüyor acaba...

*

Neticede millet olarak
artık elinde Glock silahla gezen bir Mehdi Polat Alemdar’ımız var...

Haberin Devamı

Tam anlamıyla yerli ve
milli bir Mehdi... Günün esprisine tam uygun.

*

Peki Polat Alemdar nasıl “Mehdi” oldu?

Din kitapları mehdiliği şöyle yazıyor:

Allah tarafından yol gösterilmiş.

Hususi ve şahsi bir tarzda Allah’ın hidayetine nail olmuş...

Yani böyle “Maalesef bir Mehdi” olmuş...

*

Gelelim asıl meseleye...

Bizim eli Glock’lu yerli ve milli Mehdimiz ne yapmak için gelmiş?

Gelin bunu da Ulema’ya soralım... Mehdi’nin anlamı şöyle veriliyor:

“İslam’da ahir zamanda geleceğine ve İslam’ın dünya hâkimiyetini geçekleştireceğine inanılan kurtarıcı kişi...”

*

Anlayacağınız Polat Alemdar “Maalesef” bizi ve İslam’ı kurtaracak...

Hepsi tamam...

İtirazımız yok.

Tek mesele şu.

Glock’lu Mehdimiz, Glock’uyla bizi kimden kurtaracak...

Şu an için Afganistan’da, Suriye’de Müslüman Müslüman’ı kestiğine göre...

Acaba o da Müslüman’ı Müslüman’dan kurtarmak göreviyle mi “Maalesef” seçildi...

İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

BU FOTOĞRAFTAN SONRA BEN DE KADROLU MÜRİT MİYİM

BU fotoğraf 5 Eylül 2014 günü İstanbul’da çekildi...

Fotoğrafta ön sırada Amerikalı bir aktör var...

Andy Garcia...

Sağındaki yerli ve milli Mehdimiz Necati Şaşmaz...

Solda ise ben duruyorum...

Haberin Devamı

Bu durumda “Maalesef Mehdi”nin kurtarıcı heyetinde biz de yer alıyor muyuz?

“Deist” kadrosundan ben...

“Misyoner” kadrosundan Andy Garcia...

BİR BLUCİN KIZI NASIL CHANEL YÜZÜ OLDU

BU şahane fotoğraf geçen hafta Venedik Film Festivali’nde çekildi.

Gördüğünüz kız Kristen Stewart...

Hani “Alacakaranlık” filminden tanıdığımız kız...

Şimdi Lady Diana’yı oynadığı “Spencer” filmi için Venedik’e gitti.

İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

Fotoğrafa ilk bakışta çok güzel bir çift bacak görüyorsunuz.

Üzerinde de sanki sıradan gibi bir şort takım...

Ama biraz dikkatle bakınca onun bir “Chanel” takım olduğunu görüyorsunuz.

Hem de çok tipik, bütün dünyaca tanınan en klasik Chanel takım...

*

Kristen Stewart aslında tam anlamıyla bir “blucin” ve Sneaker kadını...

Cool...

Başına buyruk...

Haberin Devamı

Yani Chanel imajıyla neredeyse taban tabana zıt...

Ama 2013’ten beri Chanel’in yüzü...

Ondan önceki yüzleri de hep çok özel kişiliklerdi...

Marilyn Monroe, Nicole Kidman, Keira Knightley, Margot Robbie...

*

Chanel döpiyesi bugüne kadar hep devrimlerle yaşadı.

Ve hepimize şunu ispatladı.

Bir marka, bir şahsiyet, bir siyaset ancak cesur ve yaratıcı dönüşüm ve değişimlerle başarısını sürdürebilir.

Chanel bugün Kristen Stewart’ın modernitesini ve güzel bacaklarını teşhir ederek aslında 1920’lerdeki aslına dönüyor...

İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

Bence bu yıl Venedik Film Festivali’ne damgasını vuran iki giysi bu ve Zendaya’nınki oldu.

İkisi de o elbiseleri, renkli, baş eğmeyen iki şahsiyetin üzerine giydiler.

Haberin Devamı

O DÖPİYESİ BUGÜNE KADAR KİMLER GİYDİ KİMLER

MODA tarihinin en ünlü döpiyes takımı 1925 yılında, Chanel’in Paris’te Cambon sokağındaki küçük salonunda sergilendi.

Yaratılış fikri, maskulen ve feminen karakteri bir giysi üzerinde birleştirmekti.

Bu çizgi 2019’da ölen Karl Lagerfeld’e kadar sürdürüldü.

İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

Moda tarihinde hiçbir “haute couture” ürün bu kadar uzun süre aynı çizgiyi sürdürerek bugüne gelemedi. Yüksek sosyetenin giysisi gibi görünür ama aslında özgür kadının, çalışan kadının üniforması gibidir.

*

Bu giysi özellikle 1992 ve 1995 kreasyonlarında büyük bir devrim yaşayarak seksileşti...

Özellikle 95’te Claudia Schiffer’in giydiği, önü açık, direk sutyen üzerine giyilmiş pembe ceket ve mini etek hâlâ hafızamdadır.

*

Haberin Devamı

Bu olağanüstü tasarımı bugüne kadar bakın kimler giydi...

Pardon taşıdı...

Jackie Kennedy, Prenses Diana, Brigitte Bardot, Barbara Walters...

YAHU MEĞER BİZİM KURTLA ONLARIN KURT AYNI KURTMUŞ

ARTIK farklı düşünme zamanı geldi...

Türkiye’nin en geniş kapsamlı, en bilimsel genetik köken araştırması tamamlandı.

İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

Önce araştırmanın arkasındaki şu kuruluşlara bakın:

Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nün önderliğinde:

Koç Üniversitesi SNA -İnan Kıraç Vakfı...

Sağlık Bilimleri

Rockefeller, Yale, Cardiff Üniversitesi ve Icahn School of Medicine ile Mont Sinai’nin katılımı ile...

Türkiye’nin 81 ilinden 4 bin kişinin DNA’sı incelenerek yapılan bir araştırma...

İlk Glock’lu yerli ve milli Mehdi acaba bizi kimden kurtaracak

İşte sonuçları...

Biz Türkiye vatandaşları Balkan, Kafkas ve Ortadoğu toplumlarıyla akrabayız.

Batı Avrupa ile sandığımızdan çok daha fazla akrabalığımız var.

En çok da İtalya’nın Toskana bölümü ve İspanya’da yaşayanlarla akrabayız...

*

Eee öyleyse nerede o “Dört nala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan” o mazi...

O Ergenekon...

İşte bilimin son sözü...

Hepimiz göçmeniz...

Hepimiz karmakarışığız...

Hepimiz akrabayız...

Hepimiz kardeşiz...

*

Oysa hepimizin, Türk’ün, Kürt’ün, Ermeni’nin, Yunan’ın, Çerkes’in kendine göre bir “Kuruluş” filmi var...

Ama bir bakıyorsunuz bütün o “Kuruluş”lar aynı mahalleye çıkıyor...

*

Eee arkadaş...

Artık masalları, menkıbeleri bir kenara bırakıp gerçekçi olma zamanı gelmedi mi...

Bak bizim Ergenekon kuruluş kurduyla, onların Roma kuruluş kurdu aynı kurtmuş.

*

Eğer Kuruluş birse...

Bil ki “Kurtuluş” filmi de bir olacak...

BENİ DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRATAN BİR DİZİ

EPEYDİR büyük bir merakla bekleyip, dördüncü bölümünde “Yeter artık” deyip bıraktığım bir dizi var.

“Nine Perfect Strangers...”

Nicole Kidman’lı tanıtımlarından yeni bir “Undoing” geliyor sandım.

O heyecanla oturdum.

İlk bölüm sadece karakterlerin tanıtımı şeklinde geçti...

İkinci bölüm ağır manasız ve yapmacık bölümler...

Android bir Nicole Kidman...

Üçüncü bölümde sinir bozucu, bomboş sahneler...

Dördüncüde “Tamam yeter artık” deyip bıraktım...

Hem de o bölümün yarısında...

MEĞER ASLINDA TOSKANA İTALYA’NIN URLA’SIYMIŞ

NE diyorum yıllardır...

Urla Türkiye’nin Toskana’sıdır...

Şimdi anlaşılıyor ki:

Toskana da İtalya’nın Urla’sıymış...

Zaten Urla bağları arasında ne zaman aylaklık yapsam hep aynı tabloyu görürüm...

Burası Toskana gibi...

Coğrafya aynı... Meğer DNA’lar da aynıymış...

Hani “Coğrafya kaderdir” deniyordu ya...

DNA’larımızla o makus talihimizi yenme zamanı geldi demektir.

Yazarın Tüm Yazıları