Genel yayın yönetmenliğimin bittiğini bir soruyla anladım

Kai Deikmann...

Haberin Devamı

Bundan 4 yıl öncesine kadar Merkel’den sonra belki Almanya’nın en kudretli insanıydı...

16 yıl boyunca genel yayın yönetmenliğini yaptığı “Bild” gazetesi, 5 milyon tirajı ile Avrupa’nın en büyük gazetesiydi...

Dijital yayını ile her gün 22 milyon Alman vatandaşına ulaşıyordu.

Attığı bir manşet Almanya Cumhurbaşkanı’nın istifasına yol açmıştı...

*

Dünyanın belki en güçlü genel yayın yönetmeni Diekmann 2017 yılında o koltuktan kalktı...

Bugün 57 yaşında...

Uzun yıllar Hürriyet’in de yönetim kurulu üyeliğini yaptı...

Pandemiden sonra ilk defa Türkiye’ye geldi...

Onunla Gökova’nın Börtübet Koyu’nda güzel bir sohbet yaptık...

Genel yayın yönetmenliğimin bittiğini bir soruyla anladım

Haberin Devamı

Ben 20 yıl Hürriyet’in genel yayın yönetmenliğini yaptım.

O 16 yıl Bild’in başındaydı...

Öyle bir koltuktan kalkmak nasıl bir şeydir?

İnsan neler hisseder... Dört yıldan beri ayrılık anındaki duygularını ilk defa anlattı.

*

Fransız düşünür Foucault, iktidarın her yerde olduğunu söyler. Sadece medya yöneticileri için değil, her alanda iktidarı temsil eden koltuklarda oturan her insanın o koltuktan kalktığı bir an var veya olacak...

Sanıyorum bu sohbet o durumdaki her insan için bir tür hazırlık kursu olabilir.

1) YALAN YOK, SENİN GİBİ BEN DE O KOLTUĞU ÇOK SEVMİŞTİM

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Davos’ta bir geceyi hatırlıyorum. Burada dergi grubunun davetindeydik. Senin önünde bir kuyruk vardı. Birçok siyasetçi, dev şirketlerin, bankaların CEO’ları seninle koruşmak için sıradaydı. Bild gibi bir gazetenin genel yayın yönetmenliğinden ayrılmak kolay oldu mu?

KAI DIEKMANN: Senin için de durum aynı değil miydi? Seninle birlikte gidip Beşar Esad’la konuştuk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gittik, Palo Alto’da Zuckerberg’le sohbet ettik, Angela Merkel’le yemek yedik. İkimiz de çok büyük birer medya kuruluşunu yönetiyorduk.

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Benim duygularımı biliyorum. Neydi Bild gibi bir devin başındaki 16 yıl?

KAI DIEKMANN: Benim için çok büyük, harika bir zamandı. Sen ayrılırken yazıişlerindeki arkadaşlarına “That was a good life” (Güzel bir hayattı) demişsin. Ben de aynı şeyi diyorum. Çok ama çok sevdim bu süreyi ve yaptığım işi, oturduğum koltuğu. Pişman olduğum tek bir gün yok.

Haberin Devamı

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Daha da devam etsin istemedin mi?

KAI DIEKMANN: Çok uzundu. Çok çok uzun bir süreydi.

2) SON GÜN AYRILIRKEN ŞU PANİĞİ YAŞADIM: ‘NASIL GEÇİNECEĞİM?’

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Şunu merak ediyordum. Genel yayın yönetmenliği görevini bırakıp, Bild’den ayrıldığın gün o binadan çıktıktan sonra ne hissettin?

KAI DIEKMANN: Önce bir panik. Bir çalışma programın var ve bunu yapacak bir asistanın yok. Bir boşluk duygusu oldu. Seni kim arayacak? Kim sana bir şeyler sorup kararını öğrenmek isteyecek? Tabii asıl soru şu: Nasıl, neyle para kazanacaksın, hayatını geçindireceksin?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Yani bütün gelirin bitmiş miydi?

KAI DIEKMANN: Hayır bitmemişti ama Bild’den çok iyi para alıyordum. O gelirle kurduğum bir hayat standardı vardı. Evimde büyük bir makine çalışıyordu. Alıştığım bu seviyeyi nasıl koruyacağım endişesi.

Haberin Devamı

3) ARABAYI KENDİM KULLANARAK BERLİN’E GİDERKEN HÂLÂ YOLDA KAYBOLUYORUM

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Peki bu geçiş süresi nasıl oldu?

KAI DIEKMANN: Benimki çok zor oldu. Seninki kolay mı oldu?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Ben ayrıldığım gün arabaya bindim ve eve dönerken bir anda yolun etrafında çok çirkin binalar gördüm. Sürücü arkadaşıma “Bunlar yeni mi yapıldı?” diye sordum “Yok Ertuğrul Bey, 10 yıldan beri varlar” dedi. Yolda telefonla konuşmaktan, hâlâ haber okumaktan hiçbirini görmemişim. Bir başka sorun da eve giderken farkına vardım ki o gün dünyada ve Türkiye’de ne olup bitmiş hiç haberim yok. Meğer 20 yıl boyunca gazeteden birileri beni her konuda anında bilgilendirmiş.

Haberin Devamı

KAI DIEKMANN: Benim sorunum da şu oldu. Hamburg’dan Berlin’e 2008’de taşındım. 2008’den 2017’ye kadar 9 yıl boyunca evimin bulunduğu Potsdam’dan Berlin’e her gün gittim. Tabii sürücü kullanıyordu arabayı. Sonra şirketin arabası ve sürücü gitti. O yolu kendim araba kullanarak gitmek zorunda kaldım. İnanır mısın, Berlin’de hâlâ nerede olduğumu bulmakta zorlanıyorum.

4) REZERVASYON YAPANA ‘BEN KAİ DİEKMANN’ DEDİM, ‘KAİ KİM’ DEDİ

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Genel yayın yönetmenliğinin tam olarak bittiğini ne zaman anladın?

KAI DIEKMANN: Ha ha çok komik bir olayla. Bir gün rezervasyon yaptırmak için bir restoranı aradım ve adımı verdim, Kai Diekmann dedim. Karşımdaki görevli ‘Kai who?’ (Kai kim?) dediği an, ha bu dönem bitti dedim. Artık Bild’in genel yayın yönetmeni değil, bir vatandaş olarak rezervasyon yaptırma dönemi başlamıştı. Bak onu iyi öğrendim....

Haberin Devamı

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Başka ne gibi olaylar oldu?

KAI DIEKMANN: Mesela evde oraya buraya talimatlar verdiğimde Katia (Eşi), “Kai burası senin evin, ofisin değil. Çocukların senin yazıişleri elemanın değil, ben de senin asistanın değilim. Sakinleş biraz, kes artık şu talimat vermeyi’ dedi. O da iyi bir dersti.

Genel yayın yönetmenliğimin bittiğini bir soruyla anladım
Genel yayın yönetmenliği odasında son gün. Masa ve halılar gitmiş. Oda yeni genel yayın yönetmenini bekliyor. Fotoğrafı ünlü sanatçı Kiki Kausch çekmiş.

5) İSTANBUL’DA UÇAKTAN İNDİĞİMDE 25 CEVAPSIZ ARAMA OLURDU, ARTIK YOK

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Benim durumumda şöyle oldu. Gelen telefon sayısı bir anda yüzde 75 azaldı. Beni gece yarısı arayan bazı siyasetçiler, bakan olduklarında kutlamak için aradığımda telefonlarını açmadılar. Ama kendimi hep şu zihniyetle hazırladım ayrılma gününe. İnsana ait hiçbir şey beni şaşırtmaz.

KAI DIEKMANN:  Kimse şaşırtmadı mı?

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Şaşırtan bazıları oldu. Peki senin de telefonların azaldı mı?

KAI DIEKMANN: Ben ayrılacağım sırada sen bana bunu söylemiştin. Şöyle oldu. Genel yayın yönetmeniyken Hürriyet’in yönetim kurulu toplantılarına gelirdim. Berlin’den uçağa binip, iki saat sonra İstanbul’da indiğimde cep telefonumda en az 20 cevapsız arama, 25 WhatsApp mesajı, 15-20 email olurdu. Ayrıldıktan sonra ilk geldiğimde cep telefonumda hiçbir mesaj yoktu... Ama bugün yaptığım iş nedeniyle siyasetçilerle ve işinsanları ile başka türlü bir ilişkim var.

6) HER OLAYIN AKTÖRÜYDÜM, BİR ANDA BASİT BİR GÖZLEMCİ HALİNE GELDİM

ERTUĞRUL ÖZKÖK: O koltuktan kalkmanın psikolojisi nasıldı?

KAI DIEKMANN: Bild’de genel yayın yönetmeni olduğum 16 yıl boyunca ben Almanya’da olup biten birçok şeyin parçası, aktörüydüm gibi hissediyordum. Sonra bir anda olup biten her şeyin sadece gözlemcisi haline geldim.

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Yani başkası araba kullanırken direksiyonu kullanma refleksi gibi bir şey mi? Veya futbol maçı seyrederken hayali vole atmak gibi...

KAI DIEKMANN: Evet öyle bir şey.

7) AİLESİ PANDEMİ SIRASINDA TATİL İÇİN TÜRKİYE KARARINI NASIL ALDI

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Neredeyse 12 yıldır tatillerinizi ailece hep Bodrum’da geçirdiniz. Bir tek geçen yıl pandemi dolayısıyla gelemediniz. Bodrum’a gelme kararını nasıl aldınız?

KAI DIEKMANN: Çok basit, oybirliği ile. Her yıl tatil konusunda oylama yapıyoruz. Her defasında oybirliği ile Bodrum çıkıyor. En küçük kızım Lilly buraya ilk geldiğinde 1 yaşındaydı. Geçen pazartesi günü onun 13’üncü yaş gününü Bodrum’da Gökova’da kutladık.

Genel yayın yönetmenliğimin bittiğini bir soruyla anladım

8) OĞLUM YENİ HAVALİMANINDA PİYANONUN BAŞINA GEÇTİ

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Yıllardır Türkiye’ye hep Türk Hava Yolları ile geliyorsunuz. İki yıl aradan sonra değişen ne var?

KAI DIEKMANN: Tabii ki İstanbul Havalimanı. Çok büyük ve güzel bir havalimanı olmuş. Çok etkileyici. Dönüşte oğlum Berlin uçağını beklerken lounge’daki piyanonun başına geçti ve kendince küçük bir resital verdi. Orada küçük bir seyircisi de oldu.

İstanbul Havalimanı’nda beni çok şaşırtan bir şey de bebekler için Hipp maması servisi yapan standdı. Başka hiçbir yerde görmedim bunu.

ERTUĞRUL ÖZKÖK: Bodrum nasıl geçti?

KAI DIEKMANN: Tabii bayram dolayısıyla Bodrum’un kalabalıklığı da dikkatimizi çekti. Dönüş yaptığımız gün ve öncesi Bodrum’dan 140 bin araba hareket etmiş. Ama o kalabalığa rağmen Bodrum Havalimanı da gayet güzel çalışıyordu. Bu kalabalık şahane bir tatil geçirmemize hiç mani olmadı.

YENİ HAYAT YARIN

HÂLÂ RÜYAMDA KENDİMİ BİLD YAZIİŞLERİ MASASINDA GÖRÜYORUM

16 yıl dünyanın en güçlü koltuklarından birinde oturduktan sonra yeni hayat nasıl?

Tren bileti almayı öğrendi mi...

Akşam eve dönerken evin etrafından neden 6 tur atıyordu?

Ayrıldıktan sonraki Bild gazetesini nasıl bulduğu sorulunca ne cevap veriyor...

O koltukta 16 yıl oturmak ne anlama geliyordu? Bir başarı mıydı yoksa handikap mı...

Yeni şirketinde hayat nasıl? Kahveyi kim yapıyor?

16 yıl boyunca attığı manşetlerden pişman oldukları var mı?

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin bozulmasında kim hatalı?

İstanbul ve Bodrum havalimanları hakkında ne düşünüyor?

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Pelin Akaydın

Yazarın Tüm Yazıları