Fatih hocam bak Fransız meslektaşım ne yazmış

FATİH Hocam...

Haberin Devamı

 

Bugün Paris’te Milli Takımımızın yanında olmak isterdim.

 

Ama ne yazık ki, Dünya Yayıncılar Birliği’nin Kolombiya’nın Cartegena şehrindeki kongresindeyim.

 

Dünya Editörler Forumu Yönetim Kurulu üyeliğim nedeniyle katılmak zorundayım.

 

***

 

Yolda gelirken, International New York Times’ta Fransız bir kadın meslektaşımın Fransa Milli Takımı üzerine yazdığı harikulade makaleyi okudum.

 

Fransa ev sahipliği yaptığı bu şampiyonadan önce büyük bir etnik tartışma yaşıyor.

 

***

 

Haberin Devamı

Takımın teknik direktörü, Kerim Benzema ve Hatem Ben Arfa gibi çok önemli iki Kuzey Afrika kökenli Müslüman oyuncusunu kadroya almadı.

 

***

 

Bazıları bunu “etnik ayırımcılık” olarak niteliyor.

 

Ancak Fransızların çoğu, bu iki oyuncunun takımda yarattığı sorunlar nedeniyle kararı doğru buluyor.

 

***

 

Meslektaşım Le Monde Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sylvie Kauffmann, yazısında şöyle diyor:

 

“Biz oyuncularımızın birlikte milli marşımızı söylemelerini ve son yıllarda tehdit altında olan bayrağımızı onurlandırmalarını istiyoruz.”

 

Ve arkasından şunu ekliyor:

 

“Biz kimlikçi politikalardan nefret ediyoruz. Ama oyuncularımızdan da kimliğimizi yansıtmalarını istiyoruz..”

 

***

 

Fatih Hocam...

 

Haberin Devamı

Biz de kimlik çatışmalarını yaşayan bir ülkeyiz.

 

Ne yazık ki parçalandık... Ne yazık ki birbirimize düşürüldük.

 

Ne yazık ki dışımızdan değil, içimizden vurulduk...

 

***

 

Yine de şanslıyız...

 

Milli Takımımızın başında siz varsınız.

 

Güçlü kişiliğinizle, siyaseti o takımın kapısından içeri sokmadınız...

 

***

 

Biz bölündük ama Milli Takımımız milli kaldı...

 

***

 

Ben de eski bir genel yayın yönetmeni olarak Fransız meslektaşım gibi konuşacağım...

 

Hocam... Çıkın... Göğsünüzü gere gere milli marşımızı söyleyin.

 

Hiç olmazsa bugün bizi milli yapın, bir millet yapın.

 

***

 

İyi top oynayın hocam...

 

***

 

Bilin ki hepimizin “milli olmaya” ihtiyacımız var...

 

 

CENAZE ÖNCESİ  CUMHURBAŞKANI’NA  ŞU MESAJI GÖNDERDİM

 

Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın, Muhammed Ali’nin cenaze törenine katılacağını öğrendiğim an, uçağına aldığı bir gazeteci aracılığıyla mesaj gönderdim.

 

“Giderken beni de alabilir mi...”

 

***

 

Almayacağını çok iyi bildiğim halde bu mesajı gönderdim.

 

Neden mi...

 

Çünkü, onun bu cenazeye katılma arzusunun ne olduğunu çok iyi biliyorum.

 

***

 

Kasımpaşalı, idealleri olan bir genç için Muhammed Ali neler ifade ediyor hepimiz biliyoruz.

 

Hepimiz için farklı şeyler ifade etse de özü değişmiyor.

 

O bizim zamanımızın bir kahramanıydı.

 

***

 

Samimi söylüyorum..

 

Kasımpaşalı genç idealist o cenaze törenine yakışırdı.

 

Kahramanlar’da doğmuş bir genç olarak bana da yakışırdı.

 

Haberin Devamı

En iyi biz anlardık o cenazeyi... En iyi biz kaldırırdık o tabutu...

 

***

 

Ne yazık ki mahalleler ayrıldı, hepimizin arasına kara siyasetler girdi...

 

Ne yazık ki, en saf, en naif duygularımız bile artık bu siyasi bagajın altında ezildi gitti...

 

***

 

Cumhurbaşkanı, haklı bir düş kırıklığı ile ziyareti yarıda kesip dönerken, içimden bunlar geçti ve kendi kendime dedim ki...

 

Keşke o hep Kasımpaşalı idealist genç olarak kalabilseydi...

 

***

 

Keşke ben de Kahramanlar’ın, geç gelişmiş saf çocuğu olarak kalabilseydim.

 

***

 

Aynı tabutu, aynı samimiyetle omuzlayabilirdik...

 

ERKEKLER KADINDAN DAHA MI YUMUŞAK 

 

SPOTIFY’ın Türkiye’de en çok takipçisi olan üyesi benim.

 

Haberin Devamı

Listelerimi kimler takip ediyor merak ediyordum.

 

Kişisel kimlik bilgilerini tabii ki vermiyor. Ama genel sosyolojik dağılımları paylaşıyor.

 

Benim, hafif ve yumuşak cazımsı şarkılardan oluşan ve en çok tutulan listelerimden olan “Soft, Smooth and Jazzy”yi izleyenlerin sosyolojik dağılımı şöyle:

 

***

 

ERKEK AĞIRLIKLI:

 

İzleyenlerimin çoğunluğunu kadın sanıyordum, yanılmışım. 

 

Yüzde 65.4’ü erkek.Yüzde 31.4’ü kadın.

 

Yüzde 3.2’si ise cinsiyetini açıklamıyor.

 

****

 

ORTA YAŞ ÜSTÜ:

 

İzleyenlerin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

 

Yüzde 37.4: 45 ile 54 yaş arası.

 

Yüzde 19.5: 55 yaş üstü.

 

Yüzde 18.9: 35 ile 44 yaş arası.

 

Yüzde 8.8: 25 ile 29 arası.

 

Yüzde 15.4: 25 yaş altı.

 

***


EN ÇOK CUMARTESİ:

 

Listelerimin hangi günlerde dinlendiğine gelince...

 

Yüzde 21.5 cumartesi.

 

Yüzde 16.9 salı. 

 

Yüzde 14.4 cuma. 

 

Yüzde 13.1 pazar.

 

Yüzde 12.5 çarşamba.

 

Yüzde 12 perşembe.

 

Yüzde 9.6 pazartesi.

 

Buna karşılık mesela “Top 50” listemin izleyici profilinin daha farklı olduğunu düşünüyorum.

 

LİSTELERDE YENİLER


Monoir
: “The Violin Song-Radio edit”


Milow
: “Howling At the Moon”


Roxette
: “Good Karma”

 

CEM’İN EN SEVDİĞİ ŞARKI

GEÇEN pazartesi sohbet ederken Cem Yılmaz, benim Spotify listelerimi takip ettiğini söyledi.


Bu listelerden en sevdiği de Alain Souchon’un “Foule Sentimentale” adlı şarkısıymış.

Ben de çok seviyorum.

 

CEM YILMAZ’LA ‘CÜBBELİ’  KARŞI KARŞIYA GELSE

 

BENİM sitcom kafam tabii ki şöyle düşünüyor:

 


Cem Yılmaz’la Cübbeli Ahmet karşı karşıya otursa, muazzam bir şov olur...

 

Ne kadar yanılmışım.

 

Geçen pazartesi konuşurken, Cem kendiliğinden bu konuyu açtı.

 

Meğer Cübbeli Ahmet’in, televizyonlara çıkarılıp stand-up’çı haline getirilmesi hiç hoşuna gitmiyormuş.

 

Böyle programların, onun görüşlerinin kamuoyunda sempatik görünmesine yol açtığını düşünüyormuş.

 

Cem’i tanıdıkça daha çok seviyorum.

Fatih hocam bak Fransız meslektaşım ne yazmış

 

O BAY HARRY Kİ HEPİMİZİN HAYATINA  NEYİ SOKMUŞTU BİLİYOR MUSUNUZ

 

YARIN (pazartesi) saat 13.00’te Taksim’deki Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’nde bir tören düzenlenecek.

 

Eminim çok mütevazı bir tören olacak.

 

İstanbul’un geriye kalmış birkaç yaşlı Rum’u belki orada olacak.

 

Eminim Türk arkadaşları olacak.

 

Sonra Şişli Rum Mezarlığı’na gidilecek...

 

Ve İstanbul’un son Rumlarından Bay Harry toprağa verilecek.

 

***

 

Bay Harry Lenas...

 

Türkiye onu Baylan Pastanesi’nin sahibi olarak tanıdı.

 

Hepimizin hayatına Sevgililer Günü’nü sokan insanların başındaydı.

 

Üzerinde “Saint Valentin” yazan kalp şeklindeki çikolataları vitrinine koyan ilk insandı o.

 

Bay Vitali ile ilk yılbaşı sepetini yapanlardan biri de oydu...

 

Kup griye diye bildiğimiz tatlıyı, İtalyanların tiramisusunu hayatımıza sokan insandı.

 

Kimler geçmedi ki onun dükkânından...

 

Attilâ İlhan, Oktay Akbal, Behçet Necatigil, Orhan Duru, Ahmet Oktay, Ferit Edgü, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Haldun Taner, Cemal Süreya, Salâh Birsel, Peyami Safa, Orhan Kemal ve Fethi Naci...

 

***

 

Sonra yalnızlık günleri başladı.

 

6-7 Eylül, arkasından Kıbrıs...

 

İstanbul’un Rumları gitti...

 

O kaldı...

 

Hatta tek başına kaldı.

 

***

 

Sonra bir başka çikolatacı, Kahve Dünyası’nın sahibi Birol Altınkılıç ona baba şefkatiyle sahip çıktı.

 

Bebek’te Baylan’ı tekrar açtılar.

 

***

 

Bay Harry hastalığına ve yaşına rağmen haftada bir gün oraya geldi.

 

Yine kasanın başına geçti.

 

Ben de onu orada tanıdım. Sohbet ettim.

 

***

 

Güle güle Bay Harry...

 

Bu şehre çok sevgiler getirdin...

 

Çok sevgi bul öteki tarafta da...

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları