Düşündüm, inanmaya karar verdim

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu’nun 1 Kasım’dan bu yana yaptığı bütün konuşmaları, Anadolu Ajansı’ndan, yani resmi kaynağından tarayıp okudum.

Haberin Devamı

Bütün Türkiye’ye şunları söyledi:

 

* * *

 

-1 Kasım (balkon konuşması): Husumet, nefret ve şiddet dili kaybedecek.
Türkiye’yi her türlü kutuplaşmadan, her türlü çatışmadan, her türlü gerilimden çıkaracağız.

 

* * *

 

-17 Kasım (il başkanları toplantısı): Burada tulum çıkaran illerin milletvekillerine, il başkanlarına, belediye başkanlarımıza da söylüyorum: Sizler, bize oy vermeyenleri de temsil edeceksiniz. Hiçbir ayrım yapmayacağız.
Gideceksiniz konuşacaksınız ve onlara şu hissi yaşatacaksınız: AK Parti’ye oy vermedik, ama AK Parti bu ilde bizi de temsil ediyor.

 

* * *

 

Haberin Devamı

-25 Kasım (AK Parti grup toplantısı): Türkiye’yi tartışılmaz biçimde insan hak ve özgürlüklerine sadakatle bağlı, insan onurunu korumayı esas alan, gelişmiş demokrasiyle örnek bir ülke haline getirmek için bütün gücümüzü seferber edeceğiz.
-Güç ve kuvvetin değil, hukuk ve adaletin belirleyici olduğu bir anlayışla ülkemizi yöneteceğiz.
-Kibir ve gurur Allah’ın izniyle nefislerimizi rehin alamayacak ve bu anlamda milletimizin denetimine açık bir şeffaflık içinde olacağız

 

* * *

 

-30 Kasım (TBMM güvenoyu teşekkür konuşması): Bir şekilde başka partilere, diğer partilere, muhalefet partilerimize de oy vermiş olan yüzde 50.5 toplum kesimimizin de hükümetiyiz ve onların sesi her zaman kulağımızda, yüreğimizde olacak. Hiçbir zaman, hiçbir kesimi ihmal etmeyeceğiz.

 

* * *

 

-1 Aralık (Habertürk, Show TV yayınında):
“Bu dönemde yüzde 49.5 destek almış olsak da biz, yüzde 100’ün Başbakanıyız, yüzde 100’ün hükümetiyiz.

 

* * *

 

Haberin Devamı

-2 Aralık (TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi kokteyli): Evet, yüzde 49.5 oy aldık, ama emin olunuz ki bize oy versin vermesin yüzde 100’ün, 78 milyonun hükümeti olarak, bu bilinçle hareket edeceğiz
Kimse yüzde 49.5, yüzde 50.5 karşıtlığına dayalı kutuplaştırıcı bir siyaseti önümüze koyamaz.

 

* * *

 

Evet 1 Kasım-2 Aralık...
Bir ay içinde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu 6 ayrı yerde, 6 ayrı platformda hepimize bu sözleri söyledi. Önümüzde iki yol var. Ya “Başbakanımıza” inanacağız...
Veya “Başbakan’a” inanmayacağız.

 

* * *

 

Ben iyimserim.
Başbakanımıza inanıyorum.

 

 

Başbakan da benim gibi ‘Can’a özgürlük’ pankartı taşıyor

 

Düşündüm, inanmaya karar verdim


BAŞBAKAN Davutoğlu’nun konuşmalarını bir başka açıdan da taradım.
Üç ayrı yerde, “Can Dündar ve Erdem Gül tutuklanmadan yargılanmalıydı” demiş.
Kayda geçirmek için yazıyorum. 
-28 Kasım 2015 (Meclis’te gazetecilerin sorusuna): “Bu tür durumlarda tutuklu yargılama istisnai bir durumdur. Normalde kamuoyunca malum insanlar tutuksuz da yargılanabilir.”
-29 Kasım 2015 (AB-Türkiye zirvesine giderken yolda): “Esas olan tutuksuz yargılanmadır. Zorunlu haller dışında tutuksuz yargılama gibi bir yol belirlenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim.”
-1 Aralık 2015 (Habertürk TV konuşması): “Türkiye’de bir yargı problemi var. Bu dün başlamadı. Hâkimler talimatla karar vermeye başladıklarında hâkimliğini kaybeder.”

 

Haberin Devamı

Ofis bölgesinde rezidans ve loft modası mı başlıyor

 

GEÇEN salı akşamı, Maslak 42 adlı bir binada küçük bir yemeğe davetliydim.
Maslak’ın alt taraflarına epeydir gitmiyordum.
Hayretler içinde kaldım.
Kentsel dönüşüm bu kadar olağanüstü sonuçlar verebilir.
Erol Özmandıracı ve ortağı muazzam bir kompleks yapmış.
Binanın 28’inci katında, loft tarzı bırakılmış geniş bir mekânda yedik yemeği.
Dışarıda müthiş bir Manhattan tarzı manzara vardı.
Maslak’ı ofis ve çalışma yeri semti olarak biliyordum.
Tam ortasındaki bu rezidans tasarımı bana çok ilginç geldi.
İnsan, şehirde yaşamak nedir, çok iyi hissediyor.
Bir de yaşanılan yerle, çalışılan yerin iç içe geçmesi hoşuma gitti.

 

Haberin Devamı

Her patates kızartması yediğimde aklıma takılan soru

 

HER patates kızartması yediğimde, her restorana gittiğimde aklıma hep o soru takılıyor.
-Bu yağlar acaba kaç kere kullanılıyor...
Takılıyor, çünkü kanserojen etkisi var deniyor.
-Bir de şu soru:
Acaba evlerde, restoranlarda, fabrikalarda yemek yaparken kullanılan yağlar nereye gidiyor?
Araştırdım.
Türkiye’de yılda 1.5 milyon ton gıda amaçlı bitkisel yağ kullanılıyormuş.
Bundan 350 bin ton atık yağ çıkıyormuş. Bu hesapla bu kadar zararlı yağ toprağa, sulara karışıyor demektir.
Bunlar bütün ev atıklarının yüzde 25’ini oluşturuyormuş.
Oysa başka ülkelerde bu atık yağlar, işleniyor ve enerji alanında kullanılıyor.
Paris İklim Kongresi nedeniyle yine aklıma geldi.
Acaba Türkiye’de konuyu kafasına takmış bir yetkili var mı? Varsa bu konuda neler yapılıyor?

 

Gelecek

 

Haberin Devamı

-TEMPO dergisi soruyor: “Gelecekte neleri unutacağız?” Cevaplar: -Gelecekte, insanların fiziksel görünüşlerine bakarak yaşlarını tahmin etmek mümkün olmayacak. -Fiziksel olarak bir yerde bulunma zorunluluğu ortadan kalkacak. -Ruhsal durumumuz ve beynimizdeki değişimleri anında psikiyatrımıza iletebileceğiz.

 


Ot dergisinden

 

 

-“İNANCI zayıfladıkça müminin hoşgörüsü azalır, horgörüsü artar.” “İnsan için hep haklı olduğuna inanmak kadar büyük zavallılık düşünülemez.” Dücane
Cündioğlu

 


Yarın:



-Niye bu yaşta “Saftirik” hayranı oldum.
-60 yaşında bir kadın 30 yaşında gibi olmak ister mi.
-Yenilmişliği unutup, yılbaşını nasıl harika geçiririz.
-WhatsApp’ta sevgilisini çevrimiçi görünce kahrolanlara rahatlatıcı tavsiyeler.
-İçerken en fazla zevk aldığım 5 içecek ne.

 

Yazarın Tüm Yazıları