Çok teşekkürler İsmail Bey, sayende ilk 4 madde yazıldı

Bu hafta başına kadar tablo aynen şöyleydi.

Haberin Devamı

Cumhur İttifakı yeni bir anayasa için düşünce egzersizine başlamıştı.

Millet İttifakı ise resmen veya gayriresmi olarak dahil 6 partinin temsilcileri iee yeni bir anayasa için masaya oturmuştu.

*

İki kanat, iki ayrı sistem üzerine anayasayı konuşuyordu.

Cumhur İttifakı “Güçlendirilmiş Başkanlık Sistemi” üzerine...

Millet İttifakı ise “Güçlendirilmiş Parlamento” sistemine dönüşü savunuyordu...

İkisi çok ayrı yerlerdeydi...

*

Bu hafta başında öyle bir şey oldu ki...

İki ayrı yerdeki anayasa çalışması bir anda ilk 4 maddede birleşti.

Bu da AKP’nin kurucu babalarından ve en ağır toplarından, Cumhurbaşkanlığı İstişare Heyeti Üyesi İsmail Kahraman sayesinde oldu.

Durup dururken şunu söyledi:

“Anayasa’nın ilk 4 maddesinin değiştirilemezlik şartı kaldırılmalı, dindar bir anayasa yapılmalı...”

*

Haberin Devamı

Bu sözlerin asıl hedefi açık açık “Laiklik” ilkesiydi...

Herkes CHP’den beklerken, ilk büyük tepki hiç beklenmeyen bir yerden geldi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çıktı ve çok açık, çok net bir ifade ile “Anayasa’nın ilk 4 maddesi devletin temelidir, değiştirilemez” dedi.

Arkasından ikinci tepki AKP Sözcüsü Ömer Çelik’ten geldi.

O da aşağı yukarı aynı şeyi söyledi.

Arkasından Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp aynı şeyi söyledi.

Millet İttifakı’na mensup partilerin tamamının görüşü zaten bu yöndeydi.

Böylece hiç ummadığımız bir sırada Türkiye’nin yeni anayasasının ilk 4 maddesi, değiştirilemeyecek maddeler olarak yeniden yazıldı.

*

Evet beyler...

Bu konu bu hafta itibarıyla bir daha açılmamak üzere kapatılmıştır.

Türkiye laiktir ve laik kalacaktır.

O nedenle bunu bir kere daha gösterme ve ispat etme fırsatı verdiği için İsmail Bey’e hepimiz büyük bir teşekkür borçluyuz.

Çok teşekkürler İsmail Bey, sayende ilk 4 madde yazıldı

HER 4 TÜRK’TEN 3’Ü ‘LAİKLİK GEREKLİ’ DİYOR

İLK 4 madde tartışması sürerken, Türkiye’nin önde gelen ve en güvenilir araştırma şirketlerinden biri olan Metropoll’ün laiklik üzerine eylül ayında yaptığı anketin sonucu geldi.

*

Haberin Devamı

Şirket insanlara şu soruyu sordu:

“Din işleri ile devlet işlerinin ayrılması anlamında laikliğin Türkiye için gerekli olduğunu düşünüyor musunuz?”

İşte laiklik sorusuna

Türkiye’nin cevabı:

YÜZDE 69.0: Evet, gerekli görüyorum.

Yüzde 25.8: Gerekli görmüyorum.

Yüzde 5.3: Hayır, görmüyorum.

*

Araştırmanın daha da ilginç sonucu şuydu:

AKP’ye oy verenlerin yüzde 56’sı...

* MHP’ye oy verenlerin yüzde 76.7’si...

* Ve Saadet Partisi’ne oy verenlerin yüzde 63.5’i “laikliği gerekli” gördüğünü söylüyor.

SİZİ 5 DAKİKADA MARİA CALLAS’A ÂŞIK ETMEK İÇİN NE ÇALMALIYIM

NEW York Times bazı ünlü kişilere şu soruyu sormuş.

Ünlü soprano Maria Callas’ın hangi parçası, ilk kez dinleyen insanı 5 dakikada ona âşık eder?

Haberin Devamı

Çok teşekkürler İsmail Bey, sayende ilk 4 madde yazıldı

İşte sonuçlar:

*

Ünlü soprano Renée Fleming: La Traviata’dan “Dite alla Giovine.

*

Orkestra Şefi Riccardo Muti: Tosca operasından “Vissi d’Arte.”

*

Theatre Nuovo Direktörü Will Crutchfield: Gianni Schicchi’den “O Mio Babbino Caro.”

*

“Maria by Callas” filminin yönetmeni Tom Volf: Andrea Chenier’den “La Mamma Morta.” (Philadelphia filminin de müziğidir.)

*

Broadway oyuncusu Patti LuPone: Norma operasından “Casta Diva.”

*

New York Times baş klasik müzik eleştirmeni Anthony Tommasini: Turandot operasından “In Questa Reggia.”

*

“Maria by Callas” filminde onu oynayan Fanny Ardant: I Vespri Siciliani’den “Arrigo! Ah Parli a Un Cora.”

*

“Maria Callas’ın 7 Ölümü” operasını sahneye koyan sanatçı Marina Abramoviç: Norma’dan “Casta Diva.

Haberin Devamı

Çok teşekkürler İsmail Bey, sayende ilk 4 madde yazıldı

BEN O POLİSİYE FİLMDE İZLEYİNCE ÂŞIK OLMUŞTUM

BUNLARI okuduktan sonra iflah olmaz bir Maria Callas hayranı olarak kendime sordum.

Beni ona hayran eden, ne zaman ve neydi?

Jean-Jacques Beineix’in “Diva” adlı yeni nesil harika polisiyesini seyrettiğim 1981 yılıydı.

Filmde Maria Callas’ın “La Wally”si çalıyordu.

O günden beri, yani 40 yıldır benim için Maria Callas hâlâ bu parça...

Sonra Casta Diva...

Üçüncü sırada Tosca’dan “Vissi d’Arte”.

HANGİSİNİ SEVERİM: ‘YANDAŞ YAZAR’ MI, ‘AMİGO YAZAR’ MI

“ESKİ Türkiye”de “yandaş” lafı yoktu.

Dolayısıyla “yandaş yazar” da yoktu.

Rahmetli Turgut Özal “amigo yazar” lafını çıkarmıştı.

Kendine muhalif yazarlara ‘amigo’ derdi.

*

Haberin Devamı

‘Amigo’, futbol kulüplerinde tribünde sloganlar atan, taraftarı gaza getirmeye çalışan insanlara denirdi. Bana göre sempatik bir sıfattı...

Neticede kendi takımının ateşli bir taraftarıydı.

*

“Yeni Türkiye”de ise “yandaş yazar” kavramı çıktı. Hiçbir zaman sevmedim.

Bir kere çok asık suratlı ve ciddi bir kavram.

İkincisi ben bir yazar için yandaş olmayı hep hak gördüm.

*

Ancak bu kavram çok çabuk eskidi.

Son yıllarda vasatlığın, sıradanlığın ve tetikçiliğin öteki adı oldu.

O nedenle her iki tarafta da gerçek ve sempatik amigoları özledim.

Kötü, sıradan, tetikçi, vasat bir yandaşlıktansa; sempatik, gaza getiren bir amigoluğu tercih ederim.

Çok teşekkürler İsmail Bey, sayende ilk 4 madde yazıldı

HEY ERKEK ARKADAŞ, SEN HİÇ ‘HANBOK’ GİYDİN Mİ

GEÇEN ay Oxford İngilizce Sözlüğü’nde küresel bir devrim oldu.

Korece 20 kelime, resmen İngilizce dilinin sözlüğüne girdi.

Bunu da Güney Kore’nin pop müziği sağladı.

Yani K-Popçular.

İngilizce sözlüğe giren kelimelere baktım.

Çok ilginç.

Mesela “mukbank” diye bir kelime var.

“Ağzı yemekle doluyken konuşan kişiler” için kullanılıyormuş.

Mesela “hanbok”...

Kore kültüründe hem erkek hem kadın tarafından giyilen elbise anlamındaymış.

GERÇEK FUTBOL İSTEYENE YENİDEN SEYREDİLECEK İKİ OLAĞANÜSTÜ MAÇ

BENİM gibi futboldan taraftarlık dışında da keyif arayan bir insansanız...

Geçtiğimiz günlerde oynanan iki maçı streaming platformlarda bulup yeniden seyretmenizi öneririm.

*

Manchester City-Liverpool:

Dinamik ve matematiksel bir futbol.

Seyirlik bir estetik.

Ve Salah Muhammed’in olağanüstü futbolu ve kişiliği...

*

İtalya-İspanya: Avrupa Milletler Ligi yarı final maçı.

Üç yıldır yenilmeyen İtalya’ya karşı muhteşem ve genç bir İspanya...

Son Avrupa Şampiyonası’nda milli takımlar vasat futbolun dışına çıkmayı başarmıştı.

Şimdi zirveye oturtan bir maç.

*

Her ikisi de S Plus’ta var.

Sonucu bilseniz bile keyifle izleyeceğiniz iki şahane maç.

Çok teşekkürler İsmail Bey, sayende ilk 4 madde yazıldı

HAMİT KARDEŞİM, ‘FERDİ’YE BASKI YOK’ DİYORSUN AMA

MİLLİ Takımlar sorumlusu Hamit Altıntop, Fenerbahçe’nin genç yıldızı Ferdi Kadıoğlu’nu Milli Takım’a almak için uğraşıyor.

Ama ortada bir sorun var. Kadıoğlu çok aidiyetli bir oyuncu.

Annesi Kanadalı...

Ayrıca Hollanda Ümit Milli Takımı’nda oynamış.

Şimdi Türk Milli Takımı’nda oynaması için bir seçim yapması gerekiyor.

*

Altıntop, önce çok demokratik ve özgürlükçü bir tonla konuşuyor.

“Bu konuda kimseyi de çok ağır eleştirmek istemiyorum. 18-19 yaşında çocuklara baskı yapılıyor sert şekilde. Burada kendisinin karar vermesi gerekiyor” diyor.

Ama arkasından öyle cümleler geliyor ki, Ferdi Kadıoğlu’nun bütün kimyasını bozacak nitelikte...

“Bayrak, milli takım seçilmez. Bayrağımız sorgulanamaz veya seçime açık değildir. Burada herkes kendi tarafını açık ve net belli etsin.”

*

Hamit kardeşim, bu ifadelerde biraz arıza var. Ya kendini ifade edemiyorsun ya da niyetin başka.

“Bayrağımız sorgulanamaz” cümlesi...

“Herkes tarafını net belli etsin” ifadesi, resmen baskıcı bir ton taşıyor.

Yani bu cümleleri bir daha okumanı tavsiye ederim. Bana göre niyetin o değil ama niyetinin psikolojisini yanlış aksettirmişsin.

 

Yazarın Tüm Yazıları