Bu iş beni aşar kardeşim

AMAN ha... Yanlış anlamayın. Sakın bana ‘Fitneci’ falan demeyin...

Haberin Devamı

***

 

Ben fark etmemişim...

 

Olayı dün Cumhurbaşkanı’na yakın Sabah gazetesinin bir köşesinde okudum.

 

Aynen aktarıyorum.

 

***

 

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz iki hafta önce, Alman Bild am Sonntag gazetesine verdiği röportajda, Türkiye-AB arasında varılan ‘Geri Kabul Anlaşması’na dair sorulan soruya şu cevabı vermiş:

 

“Biz Erdoğan’la anlaşmadık, Türkiye Cumhuriyeti ile anlaştık. Biz Davutoğlu yönetimindeki hükümetle müzakere ediyoruz. Oldukça ciddi bir ortak.”

 

***

 

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı’na yakın yazarın yorumu şu:

 

Bu sözün anlamı, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na ‘ciddiyetsizlik’ ithamında bulunmak, muhatapları olmadığını ilan etmektir.”

 

***

 

Yazar, aynı gazeteden bir başka köşe yazarını da yanına alarak soruyor:

 

“Hükümet bu iddiaya neden sessiz kalıyor?”

 

***

 

Benim saf kafam, iki yazarın müddeiumumi edasıyla parmağını Başbakan’a uzatıp, “Suçlu ayağa kalk” tavrını anlamıyor.

 

***

 

- Çünkü AB temsilcisinin lafı bana, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanı vardır” cümlesi kadar normal geliyor

 

- Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası böyle yazıyor ve onu muhatap almaları bana çok normal geliyor.

 

- Çünkü kendi kendime soruyorum:

 

Haberin Devamı

Türkiye, Almanya ile ilgili meselelerinde kimi muhatap alıyor?

 

Almanya Cumhurbaşkanı’nı mı, yoksa Başbakan Merkel’i mi?

 

***

 

Yine de ben fazla bulaşmayayım.

 

Belli ki orada ciddi bir mesele var.

 

Ve bu mesele beni aşar.

 

BEN ‘AŞAĞILIK ALMAN’ DEMEZDİM ONUN YERİNE ŞUNU DERDİM

 

BİR kere daha yazıyorum.

 

Türkiye Cumhurbaşkanı’na hakaret eden seviyesiz ve zekâdan yoksun bir şiire verilecek en iyi cevap; mahkemeye vermek, ona “Aşağılık Alman” diyerek, bütün Alman halkına dönebilecek hakaretamiz bir ifadeyle yüklenmek değildir.

 

***

 

En etkili tavır, seviyesizliğe seviye ile zekâsızlığa zekâ ile verilen cevap olabilirdi.

 

***

 

Ben olsam o televizyoncuyu kesinlikle muhatap almaz, direkt Alman halkına seslenirdim. Nasıl ki, Cemil Bayık’ın yaptığına kızıp “Aşağılık Kürt” demiyorsam...

 

Haberin Devamı

Nasıl ki, iftira atan bir Türk köşe yazarına “Aşağılık Türk” demiyorsam...

 

Ona da ‘Aşağılık Alman” değil, tam aksine ‘Alman kardeşim” der ve şunu söylerdim:

 

***

 

“Alman kardeşim...

 

Sen ki Goethe’yi çıkarmış bir milletin ferdisin.

 

O millet ki Kant’ı, Beethooven’ı, Schiller’i, Bach’ı, Nietzsche’yi, Thomas Mann’ı çıkarmıştır...

 

Şimdi bu seviyesiz mizahla övünebilir misin?

 

Bak kardeşim, tamam... O adamın yaptığı bana hakarettir... Ama bu benim değil, senin meselendir.

 

Çünkü bu seviyesizlik, bu zekâ yoksunluğu, benden çok sana, senin de ait olduğun millete hakarettir...”

 

APARTMAN SAKİNİ TAVRI BENİM HOŞUMA GİDİYOR

 

CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın İslam ülkeleri liderlerine “Aidatını öde kardeşim” tavrını sevdim.

 

Ben bu üslubu seviyorum.

 

Direkt, samimi...

 

Haberin Devamı

Uluslararası ilişkilere sıcaklık veren bir sahicilik gibi görünüyor bana.

 

En azından Başbakan Davutoğlu’nun “Ayakkabımın bağcığını bağlayacağım” cümlesini bile Osmanlı tarihine, İslam büyüklerinin deyişlerine, ayetlere bağlayarak kocaman ve anlaşılmaz bir paragraf haline getiren üslubundan daha sahici geliyor.

 

ALTAN KARDEŞİM UNUTMA, AHMET HAKAN DA ARTIK NİŞANTAŞI ÇOCUĞU

 

ALTAN Tan kardeşim...

 

Ensar Vakfı’nın arkasında dur, önüne yat, ne istersen yap, tamam.

 

Ama bunu savunurken niye işin içine “Üç tane Nişantaşılıyı, Bebekliyi memnun edeceğim” gibi artık iyice pespayeleşen avam bir cümleyi sıkıştırıyorsun?

 

Üstelik Ahmet Hakan gibi has bir Nişantaşılının da Ensar Vakfı’nı en az senin kadar iştiyakla savunduğunu bildiğin halde nedir bu araya Nişantaşı’nı,

 

Haberin Devamı

Bebek’i sokuşturma telaşı? Yahu... Bak söyleyeyim, asıl sen bu halinle çakma Ensarcı oluyorsun...

 

YERYÜZÜNDE KAÇ TÜR KADIN VARDIR

 

SIMONE de Beauvoir’a göre 4 tür kadın var:

 

‘Evli kadınlar, boşanmış kadınlar, evlenmeyi planlayan kadınlar, evlenemediği için mutsuz olan kadınlar.’ Ama yeryüzünde yeni bir kadın türü yayılıyor.

 

‘Single women...’

 

Yani tek başına yaşayan kadınlar.

 

‘1843’ dergisine göre ABD’de önümüzdeki başkanlık seçiminde oy kullanacak her 4 kişiden biri “single woman” olacakmış. 1990’dan 2008’e kadar geçen 28 yıl içinde, 34 yaşından sonra çocuk sahibi olmak isteyen kadın sayısı yüzde 64 artmış.

 

Sonuç şu: Kadın, artık gerçek bir hayata başlamak için ille de bir kocaya ihtiyaç duymuyor.

 

ROCK’ÇILAR SİZE ÇOK GÜZEL HABERİM VAR

 

ROCK müziğini sevmeyenler bu yazıyı boşu boşuna okumayın.

 

Bu iş beni aşar kardeşim

 

1 Nisan günü İngiltere’de bir single şarkı çıktı.

 

Savages topluluğu söylüyor. Şarkının adı, “Surrender” (remix versiyonu).

 

Economist dergisinin çıkardığı yeni sanat ve kültür dergisi ‘1843’ şarkıyı ve grubun solisti Jehnny Beth’i öve öve bitiremiyor.

 

Çok haklılar. 1980’lerde Manchester’de doğan ve Happy Mondays ve Joy Divison gibi post-punk dönemi gruplardan beri dinlediğim en iyi topluluk.

 

Dört kadından oluşuyor.

 

Özellikle basçıları ve davulcuları harika çalıyor.

 

Davulcunun adı Ayşe Hassan. Acayip bir ritmi ve isyankârlığı var şarkının.

 

Ama kulaklıkla dinleyin.

 

Spotify’daki DJ ERT TOP 50 listeme direkt 1 numaradan girdi.

 

TÜRK MÜZİĞİ SEVENLER SİZE DE İYİ HABERİM VAR

 

SİZE çıkacağını yazdığım Rubato’nun yeni CD’si çıktı.

 

Memet Erdem birkaç şarkısını dinletmişti, harikaydı.

 

CD’yi dinleyince daha da çok sevdim.

 

Müslüm Gürses’in son dönemdeki harika performansını daha da ileri götürmüşler.

 

Çellonun Türk müziğine ne kadar güzel gittiğini ispat etmişler.

 

Özellikle ‘Yıkılmışım Ben’ kaliteli uyarlamanın en güzel örneklerinden biri. Sıla’yla söyledikleri ‘Başka Şarkı’yı da çok sevdim.

 

Bir de ‘Unuturum Diye Yorma Kendini’. Onu da Spotify, “Enginar Zamanı Top 20” listeme aldım.

Yazarın Tüm Yazıları