Bornova misketi üzerinde müthiş bir 'Metoo' hikayesi

Geçen cuma günü sürpriz bir hediye aldım.

Haberin Devamı

Paketin içinden çıkan notta şu yazılıydı:

“Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun...”

*

Kutudan bir şişe şarap çıktı. Etiketinin üzerinde “Hypatia” yazıyordu.

Türkiye’de hiç duymadığım bir şarap...

Melen şirketi bunu kadınlar için üretmiş.

Bornova misketi üzümünden yapılmış gerçekten güzel bir beyaz şarap.

Bornova misketi üzerinde müthiş bir Metoo hikayesi

Sonra etiketin üzerindeki “Hypatia”nın hikâyesini okudum.

Okudum ve hemen üç-beş şişe alıp bazı kadın arkadaşlarıma gönderdim.

Üzerine de şu notu ekledim:

“Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun...”

*

Peki kimdi bu Hypatia...

Dünya onu “İskenderiyeli Hypatia” diye biliyor...

Dünyanın ilk kadın felsefecisi...

İlk kadın matematikçisi...

Ve ilk kadın felsefe şehidi...

Haberin Devamı

Bugün bütün dünyada “kadın hakları mücadelesinin” ve “feminizmin” sembol isimlerinden biri.

İşte bu güzel ve özel günde, bir şarap şişesinin etiketi üzerinde gelen bu şahane kadının hikâyesini anlatmak istiyorum.

*

Bir kadeh Bornova misketi alın...

Sonra bu hikâyeyi dinleyin.

TEŞEKKÜRLER

BU arada böyle bir gün için bu çok özel şarabı üreten Trakyalı dostum Melen Şarapları’nın sahibi Cem Çetintaş’ı özellikle kutluyorum.

Yıllardır ürettikleri beyaz şarabın üzerine sadece “Misket” yazan bütün şarap üreticilerine hep şunu söylüyorum.

“Hayır... Bu ülkenin misketinin adı ‘Bornova misketi’dir...”

Cem’e Hypatia ismi ile Bornova misketini bir araya getirdiği için ayrıca teşekkür ediyorum.

Bornova misketi üzerinde müthiş bir Metoo hikayesi

SON HELEN: HOŞGÖRÜLÜ MATEMATİKÇİ FİLOZOF

İSKENDERİYELİ Hypatia’nın tam olarak ne zaman doğduğu belli değil.

MS 350 ile 370 yılları arasında doğduğu tahmin ediliyor. Ölümü de MS 415 yıllarında...

Mısır’ın İskenderiye şehrindeki Yeni Platoncu felsefe okulunun en önemli temsilcilerinden biri.

İskenderiye Kütüphanesi’nde matematik, felsefe ve astronomi dersleri verdi. Kendisi pagan inancına sahip.

Haberin Devamı

Ama o dönemde hâlâ baskı gören Hıristiyanlara karşı çok hoşgörülü. Öğrencileri arasında çok sayıda Hıristiyan var. Doğu Roma İmparatorluğu’nun en önemli felsefeci ve matematikçilerinden biri olarak biliniyor.

Bornova misketi üzerinde müthiş bir Metoo hikayesi

SİNEMADA RACHEL WEİSZ CANLANDIRDI

HYPATIA karakteri 2009 yılında gösterime çıkan ve bir İspanyol-İngiliz yapımı olan “Agora” isimli filmde yer aldı.

Filmde Hypatia rolünü Rachel Weisz oynadı.

Fotoğraflarına baktım.

İlüstrasyonlardaki Hypatia portresine gerçekten çok iyi gitmiş.

ÖLÜMÜ: BELKİ DE TARİHİN İLK SALEM CADISI RECMİ

HYPATIA inançlara çok saygılı ve hoşgörülü bir filozof.

Ama döneminin İskenderiye’si büyük iktidar çatışmalarının olduğu bir yer.

Haberin Devamı

En büyük iktidar mücadelesi de İskenderiye Valisi Orestes ile Başpiskopos Cyril arasında geçmektedir.

Vali Orestes’in Hypatia’ya âşık olduğu söylentileri yüzünden başpiskopos onu da düşman ilan etmiş, hakkında söylentiler yaymaya başlamıştır.

Felsefe ile uğraşan bir kadın, onların gözünde şeytandır.

Müzik enstrümanı çalması, astroloji ile ilgilenmesi, matematik formüller üzerinde çalışması nedeniyle onu bir tür Salem cadısı gibi gösterenler çıkıyor.

Ve bir gün okuldan çıkıp arabasına binerken bir grup fanatik Kıpti Hıristiyan tarafından yakalanıyor.

Önce çırılçıplak soyuluyor, taşlanıyor.

Sonra istiridye kabuklarından yapılmış kesici aletlerle gözleri oyuluyor.

Haberin Devamı

Vücudu parçalara ayrılıyor ve şehrin meydanında yakılıyor.

Ancak o müthiş kadın asırlar sonra bazı Hıristiyan kiliseleri tarafından “şehit” ilan ediliyor.

Yani onun için kadın hakları mücadelesinde hayatını kaybeden ilk kadınlardan biri de diyebilirsiniz.

TACİZCİ BİR ÖĞRENCİYE İLGİNÇ METOO TEPKİSİ

ONUN hayatını anlatan kitaplara göre Hypatia çok güzel bir kadındı.

Ancak çok büyük bir ihtimalle hayatının sonuna kadar bakire kaldı. Derslerini takip eden öğrencilerinden biri ona kur yapmaya başlayınca onu lir çalarak sakinleştirmeye çalışmış.

Ancak bu öğrencisi ısrar edip işi onu tacize kadar götürünce çok ilginç bir tepki göstermiş.

“Kan mı istiyorsun al öyleyse” diyerek âdet kanına bulanmış bez parçalarını önüne atmış...

Haberin Devamı

Genç adam o an ısrarını kesmiş.

Herhalde tarihte bilinen ilk MeToo hareketi budur.

ERKEĞİN OMERTA KURALI ÇATIR ÇATIR ÇÖKÜYOR

CUMA günü önüme INGEV ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin birlikte yaptığı bir anketin sonuçları geldi.

Orada bir soru var ki...

Kadınların ve özellikle “erkek milletinin” bu soruya verdiği cevaplar beni şaşırttı...

Ve umut verdi.

SORU: “Kocasından dayak yiyen kadın bunu dışarıda anlatmalı mı?”

Erkeklerin yüzde 62’si “Elbette anlatmalı” diyor.

“Anlatmamalı” diyenlerin oranı ise yüzde 26.

Kadınların bu konudaki kararlılığı ise çok daha şaşırtıcı.

Her 10 kadından 8’i “Evet anlatmalı” (yüzde 82) diyor.

“Anlatmamalı” diyen ise yüzde 12...

Yani her 10 kadından sadece biri.

Demek ki dayak konusunda, erkek egemen toplumun, “Kol kırılır yen içinde kalır” anlamına gelen mafyavari “omerta” kuralı çatır çatır çöküyor.

KADINLARIN YÜZDE KAÇI HAVA KARARINCA KORKUYOR

SORU: “Hava kararınca sokakta yürürken korku duyuyor musun?”

Kadınların yüzde 57’si “Evet korkuyorum” diyor.

Erkeklerin de yüzde 26’sı korkuyor.

SİZCE EVİN REİSİ KİM OLMALIDIR

BU soruya verilen cevaplar:

Erkeklerin yüzde 38’i: “Evin reisi erkek olmalıdır” diyor.

Kadınların ise sadece yüzde 16’sı “Evin reisi erkek olmalıdır” diyor.

GÜNÜN TARTIŞMASI

CEM’İN ROBİN HOOD TAYTI MI BENİM ‘TOP GUN’ MONTUM MU

GEÇEN hafta 20 yıl önceki bu fotoğrafımı yayınladım ya...

Yayınlamaz olsaydım...

Daha gazetede yayınlanmadan sayfayı gören Ahmet Hakan’dan bir uyarı geldi...

“Gömlek ayrı kötü, mont ayrı berbat, pantolon ayrı facia abi... Bir kere daha düşün abi...”

Bornova misketi üzerinde müthiş bir Metoo hikayesi

Akıl tutulması işte...

Yayınladım...

Ertesi sabahtan itibaren dost düşman herkesten bir mesaj yağmuru...

*

Baktım...

Vallahi haklılar...

Bir kare uğruna bütün karizmayı tarumar etmişiz.

Bir hafta boyunca her sabah ürpererek Hürriyet Kelebek’in “gardırop cadısının” ne yazacağını bekledim...

Herhalde eski genel yayın yönetmenine kıyak geçti ya da kıyamadı bana...

*

Ha bir de Cem Yılmaz’ın taytı kurtardı beni...

Gözler Mel Brooks’un Robin Hood filmi “Men in Tights”dan (Taytlı Erkekler) fırlamış “Cem in Tight”e çevrilince ben aradan sıyrıldım.

*

Ama bugün Dünya
Kadınlar Günü...

Kıyafet konusunda
hep kadınların giydiğine
vurulur ya...

Bugün “Vurun Kahpeye” filmini unutup “Vurun Öküze” filmine geçiyoruz.

GARDIROP CADISI

BUGÜN SERBEST, ELİNİZİ TUTMAYIN VURUN ÖKÜZE

İLK taşı içinizdeki en günahsızı atsın diyeceğim ama pek öyle birini göremiyorum.

O nedenle taşı ben elime alıp vuruyorum öküze...

MONT DESEN...

Filmlerdeki, kolej Amerikan futbol takımının en yakışıklı as oyuncusuna mı özenmişim?

Yoksa “Top Gun” filmindeki Tom Cruise’a mı...

Yirmi yıl sonra bakınca kararım şu:

Ne vücut filmlerdeki bol protein almış kolej çocuğunun vücudu...

Ne omuzlardan dökülen mont, “Take My Breath Away”i söyleyerek motosikletle sevgilisine giden Top Gun’ın montu...

GÖMLEK DESEN...

Kanada oduncusu ile yeni muhafazakâr siyasetçinin ceket altı arasında bir yere sıkışıp kalmış diyeceğim ama...

O tarihte yeni muhafazakâr henüz palazlanmamış...

O da uymamış yani...

PANTOLON DESEN...

Belli ki Amerikan “cargo pant”e özenmişim ama...

Diz yerindeki o bombeler var ya...

Bayram namazından yeni çıkmış hacı amca diyeceğim...

Ama altta mes değil de o süet ayakkabı var ya...

Tamam üstü kaval da altı neresi...

Altı kesinlikle şişhane değil...

Beşiktaş pazarının 35 yıl önceki hali...

KİMSE DEMEDEN...

Ben diyeyim bari...

Bu facianın tek suçlusu “slim cut”...

Üste oturan dar kesimli erkek modası...

Çok geç geldi maalesef...

O sayede bu tarihi “İbiş fotoğrafım” Türk medya arşivindeki müstesna yerini aldı...

Yazarın Tüm Yazıları