Bir Starbucks'ta kahve çekirdeği size haykırıyorsa psikiyatra gidin

Mesela bugün Starbucks’ın Bebek’teki şubesine girdiniz...

Haberin Devamı

Kapıda biraz durup dinleyin...

Öğütülmemiş kahve çekirdeklerinin haykırarak size bağırdığını duyuyorsanız eğer...

Arkasından boş karton kahve kapları toplu halde üzerinize saldırıyorsa...

Böyle bir durum varsa yani...

Hemen bir psikiyatra gidin...

*

Büyük ihtimalle size şu teşhisi koyacaklar:

“Schizoaffective disorder...”

Türkçesi “Şizoaffektif bozukluk”...

“Şizofreni” ve “bipolar bozukluğun” birleşmesinden oluşan bir kelime bu...

İkisi arasındaki boşlukları dolduruyor ve yeni bir psikolojik bozukluk alaşımı ortaya çıkarıyor.

Bir Starbucksta kahve çekirdeği size haykırıyorsa psikiyatra gidin

Neden Starbucks kafe...

Sadece yeni çıkan bir romanda onun adı verildiği için bu yazıda adı geçiyor.

Haberin Devamı

Yoksa Caffè Nero, Gloria Cafe, Petra veya bir başkasında da başınıza gelebilir.

*

Bu girişi Amerika’da yeni çıkan bir romandan aldım.

“The Book of Form and Emptiness”...

Yazarı Ruth Ozeki, Japon asıllı bir Amerikalı...

Aynı zamanda Zen Budist... Aynı zamanda manga yazarı ve çizgi film yönetmeni...

Kitabı, Borges’le 1980’lerde “Garp’a Göre Dünya” romanının süper yazarı John Irwing arasında biri...

*

Kitabın kahramanı Benny Oh adlı 14 yaşında bir caz klarnetçisi...

Bir gün Starbucks’a girdiğinde dükkândaki bütün kahve çekirdeklerinin kendisine haykırmaya başladığını duyuyor.

Aynı zamanda karton bardaklar da ona saldırıya geçiyor...

Genç klarnetçi bir psikiyatra gidiyor ve kendisine “şizoaffektif bozukluk” teşhisi konuyor.

O andan itibaren
hayatı kayıyor, okulda başarısızlık başlıyor, işini kaybediyor ve sonunda kendine sığınak olarak mahalledeki küçük bir kütüphaneyi buluyor.

Bu kütüphanede Alice adlı bir kızla tanışıp âşık oluyor.

*

O kız onu, kütüphaneye gidip gelen “Bottleman” (Şişeadam) adlı biriyle tanıştırıyor.

Alice’e göre Bottleman Slovenya’nın en ünlü şairi, filozofu ve devrimcisidir.

O andan itibaren Bottleman genç cazcıya felsefe öğretmenliği yapmaya başlıyor.

*

Önce ona bir şat votka verip arkasından ilk ödevini veriyor:

Haberin Devamı

“Kendine felsefi bir soru sor...”

Soruyu da kendisi soruyor:.

“Mesela önce şunu bulmalısın: Hakikat nedir?”

*

Benny “Ben hakikat nedir, ne değildir bilemiyorum” deyip sözünü şöyle tamamlıyor:

“Mesela Starbucks’taki sesler eğer hakikatse,
ben deli değilim demektir...”

“Kesinlikle öyle” diyor Bottleman: “Şimdi
eve git, hakikat dediğimiz şeyin doğası nedir, karar ver”
diyerek sözünü tamamlıyor.

Bu romanın sadece girişi...

Gerisini ben tamamlayacağım...

KARANLIK TARAFINIZIN CAZİBESİNE KAPILIP GİTMEYE HAZIR MISINIZ

ROMANI henüz okumadım. Bu girişi, roman üzerine yazılmış bir eleştiri yazısından okudum ve çok etkilendim.

Bana hayranı olduğum Arjantinli yazar Borges’in kitaplarını hatırlattı.

Haberin Devamı

Bir de 80’li yılların başında “Garp’a Göre Dünya” adlı harika romanını okuduğumda, “Beni 21’inci yüzyıl realitesine taşıyacak kitap budur” dediğim John Irwing’i...

*

Sharon Stone bu yıl yayınlanan hatıra kitabında “İnsanın kendini, ancak içindeki karanlık tarafa geçebilmesi ile keşfedebileceğini” söylemişti.

Ozeki’nin bu romanında da öyle bir replik var.

“Karanlık taraf çok cezbedicidir. Ama istikrar, temkin, temenni dediğimiz duygular bizi hep o tarafa geçmekten alıkor. Oysa oraya geçemezsek, gerçek kendimizi keşfedemeyiz.”

*

İşte o nedenle, Starbucks kapısından girdiğimizde bize haykıran kahve çekirdeklerini işitmeyiz.

Karton bardakların biçare uyarılarına kulak asmayız.

Haberin Devamı

Hayatımızın en büyük trajedisi hep başkalarının bize anlattığı hakikati ve ahlakı kabullenip yaşamaya devam etmemizdir.

Oysa bu emin yol trajedimizdir ve bunun adı sadece ve sadece “hayatı idame ettirmek” olur.

Tek tesellimiz ise “şizoaffektif bozukluk” teşhisi konmamış, normal ve itibarlı bir vatandaş olarak ayakta kalabilmektir...

Kahvemizi içerken işittiğimiz tek ses kendi dudaklarımızın çıkardığı bayağı höpürtüdür...

Bir Starbucksta kahve çekirdeği size haykırıyorsa psikiyatra gidin

....................................

NOT: RUTH OZEKI: “The Book of Form and Emptiness”, Viking, 2021.

Ruth Ozeki’nin “Benim Balığım Yaşayacak” adlı bir başka romanı Parodi Yayınları tarafından Türkçede yayınlandı.

 

Bir Starbucksta kahve çekirdeği size haykırıyorsa psikiyatra gidin

1) BUNLARIN HEPSİNİ ÜST ÜSTE KOYSANIZ KAÇ DOLAR EDER

Haberin Devamı

DÜN sabah Amerika Birleşik Devletleri uyurken, Avrupa’da müzik ekonomisi tarihinin belki de en önemli olayı yaşandı.

Dünyanın en büyük müzik şirketi “Universal”in yüzde 60 hissesi Amsterdam Borsası’nda halka açıldı.

Universal, Fransa’nın Vivendi grubunun parçası...

Şu an dünyanın en büyük müzik şirketi olarak kabul ediliyor.

Billie Eilish, Bruce Springsteen, Kendrick Lamar, Post Malone gibi yeni sanatçıların hakları da grubun elinde.

Onlara şu isimleri de ekleyin...

Amy Winehouse, The Weeknd, Andrea Bocelli, Nirvana, Elton John, Steve Wonder, Ariana Grande, Lang Lang, Aerosmith, Eminem, Marvin Gaye, Lady Gaga, Queen, Selena Gomez, Maroon 5, Rolling Stones, ABBA, Leonard Bernstein, Halsey, Luciano Pavarotti, Shawn Mendes, Luis Fonsi, Drake, Taylor Swift, Frank Sinatra, Bob Marley, Bon Jovi, Katy Perry, Justin Bieber, The Beatles, Imagine Dragons, Nicki Minaj, Jonas Brothers, U2, Olivia Rodrigo...

Yatırımcı olsanız topuna kaç dolar verirsiniz?

*

Bu yazıyı yazmak için masaya oturduğumda Amsterdam piyasasından ilk haberler gelmeye başlamıştı.

İlk gelen rakamlar 54 milyar dolar civarındaydı.

Ama ortada muazzam bir rakam dolaşıyordu.

64 milyar dolara kadar çıkabileceği yolunda yorumlar da vardı...

BASİT HESAP
2) HINCAL ABİNİN KABUL EDEMEDİĞİ GERÇEKLER

ÜNLÜ rock müzik kültürü dergisi Rolling Stone bu haberi manşetinden duyurdu.

Şirketin nasıl bir değerle halka açılacağı konusunda ise şu bilgileri verdi.

Universal’in en büyük rakibi, 2 numaralı şirket Warner Music’in 2020 müzik satışları geliri 4 milyar dolar civarındaydı.

Geçtiğimiz günlerde Warner Music’e 21 milyar dolar değer biçilmişti.

Buna karşılık Universal geçen yıl 8.8 milyar dolar müzik geliri elde etti.

Bu durumda borsadaki değerinin 64 milyar dolara çıkması şaşırtıcı olmayacak.

Tabii bu müzik şirketlerinin bu değerlere ulaşması, Hıncal abinin bana durmadan “Niye Spotify yazıyorsun?” dediği Spotify gibi streaming müzik paylaşım platformları sayesinde oldu.

Bir Starbucksta kahve çekirdeği size haykırıyorsa psikiyatra gidin

ARKA EKRAN
3) SIKI PSİKOLOJİK SUÇ DİZİSİ İSTEYENLERE İKİ HATIRLATMA

HER “seri katil” ve “true crime” meraklısı gibi ben de sık sık suç mahalline dönerim. Yani sıkı “suç” filmlerini mutlaka ikinci, üçüncü defa izlerim.

Streaming platformlarda seyredecek dizi arayanlara iki hatırlatma:

*

THE FALL: BBC yapımı bir dizi. Üç sezon. İrlanda’da Belfast şehrinde geçen bir seri katil hikâyesi.

Senaryosu, oyuncularının performansı, gerilim, psikoloji yani her bakımdan çok iyi.

Filmin seri katilleri de karanlık anti-kahraman...

Polis kahramanları da anti-kahraman...

*

THE STRANGER: Harlan Coben’in romanından çekilmiş bir dizi... Hikâyesi, sürprizleri ile harika... İçinde cinayet yok ama cinayetten beter seri entrikalar var.

Bu arada Harlan Coben romanından çekilen “Safe” dizisini de tekrar seyretmekte yarar var.

THE FALL’DAN BİR SAHNE

4) KADIN NEDEN KORKAR, ERKEK NEDEN KORKAR

THE Fall dizisinin, biraz feminist ve umursamaz kadın dedektifi, erkeğe anlatıyor:

“Erkeklere sormuşlar, ‘Kadınlardan neden korkarsınız?’... Cevapları şu olmuş: ‘Aşağılanmaktan, küçük düşürülmekten...’

Kadınlara sormuşlar, ‘Erkeklerden neden korkarsınız?’ Cevapları şu olmuş: ‘Öldürülmekten.’”

YENİ AJDA: PASTIRMA YAZINI 8 EKİM GÜNÜ PATLATIYOR

AJDA Pekkan yaz sonu stüdyoya girdi ve yeni bir şarkı yaptı...

Tam künyesini vereyim:

Adı “Bi Tık”...

Söz ve müzik: Her şarkısı benim için olay olan Şehrazat...

Aranjesi: Ozan Çolakoğlu.

“Ozinga Müzik”ten yayınlanacak.

Bir Starbucksta kahve çekirdeği size haykırıyorsa psikiyatra gidin

Ritmi yeni. Tam yaz sonu akşamüzeri partilemelerine giriş şarkısı olmuş. Bildiğimiz Ajda’nın bütün özellikleri aynen orada... Bu şahane kadın kollektif Türkiye hafızamıza ne kadar işlemiş, ne derin izler bırakmış. 22 yaşındaki torunum Zeynep de ben de aynı keyifle dinliyoruz onu.

Yaşa Ajda... Sen hep yaşa...

Çünkü sen durdukça öyle anlaşılıyor ki, bizim içimizdeki bu güzel ve masum Türkiye de hep payidar olacak...

BİR HATIRLATMA

AJDA’dan konu açılmışken:

Yaş galiba... Ajda Pekkan bugünlerde yine fena halde bir taraflarıma dokunuyor.

Mesela şu “Üç Kalp” şarkısı... Fena halde sardırdım yine... Dün Göcek’ten çıkıp Kalkan’a giderken yolda durmadan dinledim...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin

Yazarın Tüm Yazıları