Bir gün gelecek bu manşetler hepinizin ayağına takılacak

SANKİ bir yerden emir gelmiş gibi...

Haberin Devamı

Osman Kavala hepsinin manşetinde...

***

Sanki uzun süredir biriktirdikleri bir kinin davasını sürdürüyorlar.

O hınçla...

“Kızıl Soros” demişler...

“Terörün finansörü” demişler...

***

Daha savcı ilk sorusunu bile sormadan, onlar iddianameyi yazmışlar...

Karara hükmetmişler...

Ve manşetten infaz etmişler...

***

Arkadaş, nerede ne zaman biriktirdin bunca öfke ve kini...

Siz Balyoz davalarında FETÖ’nün o kumpas dalaverelerini manşetlerinize taşıdığınız günlerde, o, Dani Rodrik’le birlikte nasırınıza bastığı günlerde mi...

***

Bakın burada böyle şeylerden canı ve vicdanı çok yanmış bir büyüğünüz olarak söylüyorum...

Gün gelecek bu manşetler hepinizin ayağına takılacak...

***

Gün gelecek, devran dönecek...

Böyle vicdansız manşetlerde, kendi suretinizi göreceksiniz...

 

Haberin Devamı

GENELKURMAY AÇIKLAYINCA İŞİN DOĞRUSUNU ÖĞRENDİK
GENELKURMAY dünkü yazımdan sonra bir açıklama yaptı.

İdlib’de bir gözlem merkezi kurulmuş.

İyi de oldu açıklandı.

Çünkü onlar susunca yandaş medya açmıştı ağzını.

Neler okuduk neler...

Türk Silahlı Kuvvetleri oradaki üsleri işgal ediyordu... Havaalanlarını ele geçiriyordu...

Şu kadar asker, şu kadar tank içerideydi...

Şimdi işin doğrusun öğrendik.

Türk Silahlı Kuvvetleri orada gözlemci sıfatıyla bulunuyor ve bir gözlem merkezi oluşturmuş.

 

NAGEHAN ALÇI BUGÜN DE AYNI ŞEYİ DÜŞÜNÜYOR MU
NAGEHAN Alçı’nın geçenlerde çıkan “Darbenin Ayak Sesleri” adlı kitabında çok ilginç bir bölüm var.

Laik kesimdeki Tayyip Erdoğan karşıtlığını anlatırken şöyle bir tespit yapıyor:

“Tabii böyle olmasında Başbakan’ın tavırlarının da önemli payı var. Tayyip Erdoğan şayet laik kesime bu kadar sert ve uzak bir dil kullanmasa, onları düşmanlaştırmasa...” “Her şey farklı olabilirdi...”

Kitabına aldığı bu yazıyı yazdığı sıralarda Erdoğan henüz başbakandı...

Kitabın adı “Darbenin Ayak Sesleri”...

Acaba Erdoğan o günlerde FETÖ ile bu kadar içlidışlı olmasa, ona “ne istediyse vermemiş” olsaydı, bu ülkenin laik insanlarını bu kadar ötekileştirmese, dışlamasaydı...

Haberin Devamı

Acaba kitabın adındaki o darbeye giden adımlar da hiç atılmamış olmaz mıydı...

Kitapta, “zamanın ruhunun” ne kadar kısa sürede başka bir zamanın ruhu haline dönüştüğünü hayretle okuyorsunuz.

 

BİZİM TERÖR ÖRGÜTÜ DİYE GÖRDÜĞÜMÜZ FOTOĞRAFTA BAŞKASI AYNI ŞEYİ Mİ GÖRÜR
BEŞ sıra eli silahlı kadın... Arkalarında dev bir Öcalan panosu...

Dün Hürriyet de dahil gazetelerde gördüğümüz fotoğrafta herhalde siz de benim gördüğümü görüyorsunuz.

ABD’nin yardım ettiği eli silahlı YPG’liler aslında kanlı PKK terör örgütünden başka bir şey değil...

Siz de benim gördüğümü görüyor ve saydırıyorsunuz, hem PKK’ya hem de onu kullanan ABD’ye...

Ama bir de şunu düşünün... Dünyanın başka bir yerindeki bir insan o fotoğrafta ne görüyordur...

Haberin Devamı

Mesela şöyle bir şey olabilir mi? “Kafa kesen, acımasız, cani IŞİD örgütüne karşı savaşan ve onu yenen, başı açık, modern, laik Kürt kadınları...”

Bakın bir iletişimci olarak söylüyorum... Uluslararası planda bu propagandayı yenmek kolay değil...

Bilelim ki bu propagandayı geçersiz kılmak için başka bir üslup, başka bir mücadele biçimi, başka bir anlayış, başka bir zekâ gerekiyor...

 

CHP AVRUPA’NIN EN BÜYÜKLERİNDEN BİRİ
- Geçen hafta yapılan seçimlerde Avusturya Sosyal Demokrat Partisi oyların yüzde 26’sını aldı.

- İspanya İşçi Partisi’nin son seçimdeki oyları yüzde 22.

- Portekiz Sosyalist Partisi’nin oyları yüzde 32.

- Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin son seçimdeki oyu yüzde 20.

Haberin Devamı

- Fransa’da Sosyalist Parti’nin başkanlık seçimindeki oyları yüzde 17’lere indi.

Yani CHP bugün hem Avrupa’nın, hem Sosyalist Enternasyonal’in en yüksek oy almış sosyal demokrat partilerinden biri.

Üstelik son zamanlardaki anketler şunu gösteriyor. Sadakati yüksek bir oy potansiyeline sahip.

Türkiye genelinde ‘Adalet Yürüyüşü’ne destek yüzde 50’lerin üzerinde.

AKP içinde bile yüzde 40’lar civarında.

Yani CHP’lilerin “O gitsin, şu gelsin” gibi kısır bir eleştiri anlayışından çıkıp Kılıçdaroğlu’nun partiyi daha geniş bir merkez eksenine oturtma çabasına destek vermesi çok daha olumlu bir yaklaşım olacak.

 

Bir gün gelecek bu manşetler hepinizin ayağına takılacakİNSAN 14 YAŞINDA CEMAL SÜREYA KADAR YAŞAR MI
YAZARI hakkında kitabın ne kapağında ne içinde hiçbir bilgi yok.

Fotoğrafı da yok...

Haberin Devamı

Sanki kim olduğunu, kimin nesi olduğunu saklamak istiyor gibi bir hali var.

Fotoğrafını ben yan tarafa koyuyorum.

Annesinin, babasının adını yazmıyorum, çünkü onların şöhreti, onu gölgelesin istemiyorum.

Adı Kaan Sabancı... 2003 doğumlu...

Yani 14 yaşında...

Bu hafta, “Alegorik Şiirler” adlı kitabı çıktı.

Şiirlerine bakıyorum, Cemal Süreya’nın 30 yaşında yazdığı şiirlerin tadı var...

Daha o yaşta, “Ölmüştün gelme...” dizesini yazacak kadar büyümüş. “Nasıl unuturum seni, gülüşün aynama yapışmışken” dizesini yazacak kadar yaşamış...

“Mevsimlerimin hepsi sonbahardı, gidiş sevdası yüzünden” diyecek kadar çok gitmiş, çok da gelmiş...

Okudukça şunu düşünüyorum.

Bir çocuk benim 70 yılda biriktirdiğim duyguyu, tutkuyu, tecrübeyi nasıl olur da 14 yılda biriktirebilir... Onlar mı çok erken büyüyor, biz mi çok geç kaldık her şeye...

Şiir seviyorsanız kitabı okuyun...

Siz de soracaksınız aynı soruyu...

 

Bir gün gelecek bu manşetler hepinizin ayağına takılacak13 YAŞINDA KUARTET KURUP CAZ FESTİVALİNDE ÇALMAK
BİR çocuk daha...

Akbank Caz Festivali kataloğunda gördüm.

Hakan Başar...

9 Kasım’da Saint Benoit Lisesi’nde konseri var... Hem de kendi adını taşıyan Hakan Başar Quartet’le...

2004 doğumlu... Yani 13 yaşında...

Ron Carter, Chick Corea, Eddie Gomez gibi devlerle ders yapmış.

13 yaşında kendi adını taşıyan bir kuarteti var.

Garanti Caz Festivali gibi dünyanın en prestijli festivallerinden birinde çalacak.

Yazarın Tüm Yazıları