33 bin kişilik bu harika fotoğraf görülmez mi

HÜRRİYET dahil, bütün gazetelere sormak istiyorum.

Haberin Devamı

Şu harika fotoğraf Kadınlar Günü’nde manşetlere çıkmaya değer tarihi bir kare değil midir?

33 bin kişilik bu harika fotoğraf görülmez mi

* * *

Bu ülkede...

Türkiye’de cumartesi akşamı tarihi bir olaya tanık olduk.

Beşiktaş Vodafone Arena’da bir rekor kırıldı.

Türkiye’nin en büyük futbol kulüplerinden Beşiktaş ile İspanya’nın en büyük kulüplerinden Atletico Madrid futbol takımları karşı karşıya geldi.

Seyirci rekoru kırıldı.

Tam 33 bin kişi bu maçı izledi.

* * *

Ve bu maçın tarihi bir özelliği vardı.

Bu rekor seyirciyi stada toplayan maç kadın futbol takımları arasındaydı.

* * *

*Önce Beşiktaş’ı kutlarım.

Türkiye’nin ilk ve tek büyük kadın futbol takımını kurdu.

Haberin Devamı

*Ayrıca Vodafone’u da bu olağanüstü fikir, organizasyon ve sonuç için kutlarım.

Bence bu yılın en yaratıcı Dünya Kadınlar Günü kutlamasıydı.

* * *

Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi Mesut Urgancılar’la konuştum.

Seyircinin yarıya yakını kadınmış.

Gelen seyircinin sosyolojisi de ilginçmiş.

Stadın önünde bekleyen otobüslere bakıldığında İstanbul’a yakın şehirlerden ve İstanbul varoşlarından epey gelen olmuş.

* * *

Ve ne yazık ki ertesi gün bütün spor sayfalarında bol bol erkek kramponu gördük.

Ama bu kareleri hiç görmedik.

* * *

Peki kimdir bu kadınlar?

Ben size tanıtayım...

AKŞAMLARI ANTRENMAN YAPABİLEN BİR TAKIM

BU gördüğünüz futbol takımı, “Beşiktaş Kadın Futbol Takımı”...

Bu takımın futbolcularını, erkek futbolculardan ayıran iki özellikleri var.

BİR: Erkek futbolcular fultime futbolcu ve oynamak için para alıyorlar.

Kadın futbolcular ise partime futbolcu ve oynamak için başka bir işte çalışmak zorundalar.

İKİ: Erkek futbolcuların ana işi futbol olduğu için gündüz antrenman yapıyor.

Kadın futbolcuların ana işi farklı olduğu için ancak mesai saatleri dışında antrenman yapabiliyor.

KİMDİR BUNLAR: PAZARTESİ SALI ELBİSTAN, ÇARŞAMBA İSTANBUL, PAZAR AKŞAMI YİNE ELBİSTAN

Esra Erol (stoper): Futbola mahalle arasında erkeklerle oynayarak başladı. 13 yaşında Dostlukspor Kadın Futbol Takımı’na girdi. 70’in üstünde milli oldu.

  • Ana işi: Avcılar Belediyesi’nde spor eğitmeni. Antrenörlük UEFA B diploması var.

* * *

Haberin Devamı

Çiğdem Belci (stoper): 1987 Mersin doğumlu. Futbola 8 yaşında erkeklerle başladı.

  • Asıl işi: Beden eğitimi öğretmeni. Antrenörlük UEFA B diploması var.

* * *

Sevgi Çınar: 1994 Adana doğumlu. Futbola o da erkeklerle başladı. 7 yıldır aralıksız olarak Şampiyonlar Ligi’ne gidiyor.

  • Asıl işi: Elbistan’da öğretmen. Her hafta pazartesi ve salı günleri Elbistan’da öğretmenlik yapıp çarşamba günleri İstanbul’da antrenmana çıkıyor. Pazar günleri maç sonrası yine Elbistan’a dönüyor.

* * *

Arzu Karabulut: 1991’de Köln’de doğdu. Dört yaşında anaokuluna futbol
topu ile gitmeyi başladı. Üç abisi de futbolcu. SC Fortuna Köln ve Bayer Leverkusen takımlarında oynadıktan sonra Beşiktaş’a transfer oldu.

  • Asıl işi: Kulübün profesyonel oyuncusu.

* * *

Didem Karagenç: (solbek) 1993 Ankara doğumlu. Annesi de futbolcu olmak istermiş ama dedesi izin vermemiş. Onun hayalini Didem gerçekleştirmiş.

  • Asıl işi: Bahçeşehir Üniversitesi’nde burslu okuyor. Türkiye Futbol Federasyonu’nda teknik insanlara “sporcu izleme” ve “performans uzmanlığı” eğitimi veriyor.

* * *

Yağmur Uraz (forvet): 1990 Ankara doğumlu. Futbola 12 yaşında mahallede erkeklerle başladı. 16 yaşında milli takıma çağrıldı.

  • Asıl işi: Beden öğretmeni. UEFA B diploması var.

* * *

Haberin Devamı

Jessica Çarmıklı: Amerikalı futbolcu. Çarmıklı Ailesi’nin gelini. İki çocuk annesi. Çocuğu 3 aylıkken sahalara döndü.

* * *

Başak Gündoğdu (sol kanat): Bir prodüksiyon şirketinin ortağı. Ünlü starların video kliplerini çekiyor.

* * *

Fatma Şahin (kaleci): Beden eğitimi öğretmeni. UEFA A kaleci antrenörü lisansı var.

İLGİNÇ TARTIŞMA: BAŞKANLIK VE PARTİ ŞAPKASI FARKLI MIDIR

ANKARA 46’ncı Asliye Ceza Mahkemesi geçen hafta çok ilginç bir karar aldı.Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre mahkeme Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılanan bir sanığa ceza verdi ama bu ceza ilginçti.

* * *

Hâkim sanığa cezayı Türk Ceza Yasası’nın 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan değil, 125. maddedeki “Hakaret” suçundan verdi.

Gerekçesine de şunu yazdı:

Haberin Devamı

“16 Nisan 2017’deki referandumdan sonra Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı hukuken ortadan kalkmıştır.

Sanık, Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla yaptığı icraatlarından dolayı değil, siyasi bir kişilik, parti başkanı olarak gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle hakaret suçunu işlemiştir.”

* * *

Cumhurbaşkanlığı makamı TCK’nın 299’uncu maddesi ile özel bir korumaya alındı. Ama bir parti genel başkanı için bu tür bir özel korunma yok.

Bu durumda, mesela Cumhurbaşkanı’nın AKP kurullarında, partinin grup toplantısında veya mitinglerinde yaptığı konuşmalara verilen cevaplar hangi madde üzerinden değerlendirilecektir.

Mesela CHP’li Engin Özkoç’un dokunulmazlığını kaldırmaya yönelik sözleri, Cumhurbaşkanı’nın AKP Parti kurulları önünde yaptığı bir konuşmaya cevaptı.

Haberin Devamı

Bu durumda dava hangi madde üzerinden açılacaktır?

* * *

Bence mahkemenin bu kararı çok ilginç bir tartışmayı başlattı.

Partili Cumhurbaşkanı’nın parti ve Cumhurbaşkanlığı şapkaları birbirinden ayrılacak mı?

Mahkeme kararlarında bunu göreceğiz.

33 bin kişilik bu harika fotoğraf görülmez mi

BIYIKSIZ BABACAN’IN PARTİSİNDE KAÇ BIYIKLI...

FOTOĞRAFLAR üzerinden yaptığım hesaplama şöyle:

KADIN: Yüzde 33 (27 kişi)

GENÇ: Yüzde 17 (16 kişi)

BIYIKLI (VE SAKALLI) ERKEK: Yüzde 34.5 (31 kişi)

BIYIKSIZ ERKEK: Yüzde 35.5 (32 kişi)

KİTAP VE SERGİ: İŞGAL ALTINDAKİ BEYOĞLU BAKIN NASIL BİR YERMİŞ

Hafta sonu, son zamanlardaki en ilginç kitaplardan birini okudum.

Ukraynalı ressam Alexis Gritchenko’nun 1919-21 yılları arasında İstanbul’da geçirdiği günleri anlatan kitabı*, işgal altındaki İstanbul’u anlatıyor.

Mesela ben o yıllarda bugünkü Pera, yani Beyoğlu’nu şehrin en şık ve en Batılı yeri olarak biliyordum.

Ama bakın onun gözünde nasıl bir yermiş:

“Pera’da suratsız reziller, vurguncular, dalavereciler, pezevenkler. Sığlık, yalan, açgözlülük. Tünel’in önünde kesemi aşırdılar. Arkadaşlarımdan birinin içinde 30 lira olan cüzdanı çalındı.”

Ama Allah’tan o günlerde bir Türk kadını ondan 3 suluboya tablo almış. Bunun karşılığında ise 10 lira kazanmış.

“Tatavla’da (Kurtuluş) oturan Avrupai bir Türk ailesiydi” diyor.

.........................

(*) Bu kitap Meşher’de açılan “İstanbul Ziyaretinin 100’üncü Yılında Alexis Gritchenko’nun İstanbul Eserleri Sergisi” dolayısıyla YKY tarafından yayınlandı. Çev: Ali Berktay. (Sergi 10 Mayıs’a kadar açık.)

Yazarın Tüm Yazıları