1 Ekim’de Robert De Niro’nun masasına kimler oturacak

Beni davet edenler, Nobu’nun iç tasarımını yapan Mimarlık Holding’in kurucu ortaklarıydı.

Holdingin “Yoo Mimarlık” adlı bir şirketi var.

Bana göre Türkiye’nin “Gizli iç tasarım hazineleri”nden biri...

Louis Vuitton, Monclair gibi dünya markalarının mekân tasarımlarını ve projelerini yapıyor.

Dünyanın her yerinde yaptıkları çok önemli işler var.

Mete Buyurgan, Alparslan Özarpat, Alptekin Yıldız ve Orçun Özkan adlı dört arkadaş tarafından kurulmuş.

İkisi ODTÜ, biri İTÜ mezunu. Dördüncüsü ise mimarlık eğitimini Almanya’da almış.

Karakter olarak çok farklı gibi duran dört ayrı insan, mimarlık gibi egoların çok kuvvetli olduğu bir alanda bence bu farklılığı zenginliğe çeviren bir şirket kurmuşlar.

Daha önce Ahmet Hakan’ın yazısında Nobu’nun sahibi Robert de Niro’nun restoranın gerçek açılışı için İstanbul’a geleceğini okumuştum.

O gece ayrıntılarını öğrendim.

Robert de Niro ekim ayında geliyormuş.

Muhtemelen 1 Ekim.

Onun için Ritz Carlton’da çok büyük bir özel süit hazırlanıyormuş.

Bu süiti de Yoo Mimarlık tasarlamış ve uygulamalarını yapıyormuş.

Süit daha sonra “Robert de Niro süiti” olarak otel müşterilerine de açılacakmış.

Tabii “Tout İstanbul”un (Fransızca İstanbul’un bütün krem tabakası diyebilirsiniz) daha şimdiden, konusu o resmi açılış...

Kimler davet edilecek...

Kimler hangi masada oturacak...

De Niro’nun masasında kimler olacak...

Herhalde sonbaharın en çok konuşulacak “pandemi sonrası hayata dönüş” gecesi o gece olacak.

KOMÜNİST DİKTATÖRÜN SONU ‘ANIT’A NİYET, AHIRA KISMET’

DÜN New York Times’ta okudum... Arnavutluk’un eski diktatörü Enver Hoca’nın son heykeli bir köyde ahırda bulunmuş.

Ahırın sahibi yaşlı kadın, onun öldüğü 1985 yılından beri heykeli o ahırda saklıyormuş.

Arnavutluk’un komünist lideri 41 yıl boyunca tam bir diktatörlükle ülkeyi yönetmişti.

Ölmeden önce kendisi için bir anıt mezar yaptırmıştı...

Oraya gömüleceğini ve ebediyen halkının gönlünde yaşayacağını sanıyordu.

O anıt mezar bugün spor salonuna çevrildi ve diktatörün son heykeli de bir ahırda samanların altına atıldı...

Eee böyledir... ‘Anıt’a niyet, ahıra kısmet...

Adını tarihe yazdırmak isteyen bir komünist için büyük bir “post-mortem sükût-u hayal” değil mi...

‘ENVER HOCA’NIN ADI X’LE YAZILIR’ DİYE SAVAŞAN BİZİM ‘HOXA’CILAR

BİR zamanlar Türkiye’de, sol bin bir fraksiyona ayrıldığında “Enver Hocacılar” da vardı... Maocuların küçük merdiven altı derneği gibiydiler.

En büyük mücadelelerini de Enver Hoca’nın adını “Hoxa” olarak x harfiyle yazdırmak için veriyorlardı.

Öyle ya dünyanın resmi olarak ilk “ateist” devletini kuran diktatörün adını Türkiye’de bir cami imamı adı gibi yazmak olur muydu...

Bizimkiler nasıl bir azimle ve tutkuyla savunurlardı bu dünyanın en geri kalmış Marksist ülkesinin müstebit liderini...

Aralarında yaşayanlar varsa, acaba yüce liderlerinin heykelini ahırda görünce ne hissetmişlerdir?

“Hayal ettiğimiz istikbal bu değildi” demiş olabilirler mi...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin