Yolsuzluklar gündemdeki yerini koruyacak

2014’de hem siyaset hem de ekonomiyi ilgilendiren konuların başında; yolsuzluk soruşturmaları, maden başta olmak üzere ölümlere yol açan iş kazaları ve çevre protestoları geldi.

Haberin Devamı

Bu konuların yeni yılda da gündem oluşturacağı açık.
İş kazaları yaşandıktan sonra alınacak tedbirler sık sık gündeme geldi ve radikal kararlar alınacak beklentisi yaratıldı. Ancak olayların sıcaklığı geçtikten sonra somut bir şey yapılmadığını, mevcut sağlıksız sistemin sürdüğünü görüyoruz. Çevre protestoları konusunda da durum aynı. Etkilenecek halk ikna edilmeden, bilimsellikten uzak, “ben yaptım oldu” anlayışıyla çevreyi yok sayan projelere devam ediliyor. Artık duyarlılık arttığı için yapılan geniş katılımlı protestolar ve bunlara yapılan sert polis müdahaleleri gündemin ilk sıralarında yer buluyor.
Yolsuzluklar da gündemin ilk sıralarında kalmaya devam edecek gözüküyor. 17-25 Aralık’ta bakanlara dönük yapılan operasyonların tartışması devam ediyor. TBMM’de kurulan Komisyon 5 Ocak’ta bakanların yüce divana sevki için karar verecek. Belli ki Hükümet ve Cumhurbaşkanı, bu konuda biraz tedirgin. Bakanları yüce divana gönderseler de göndermeseler de yolsuzluğun tartışılmaya devam edeceğini görüyorlar. “Hangi seçenek Haziran’daki seçimlerde daha az oy kaybına yol açar”, belli ki bunu ölçüp, o yönde karar verecekler. Ancak ne karar verirlerse versinler, yolsuzluklar anılmaya devam edecek. Bunun yanında paralel iddiaları ve bu konudaki AKP argümanları da verecekleri karar ne olursa olsun zayıflayacak.
Muhalefet bu konuyu ne kadar işleyecek, Haziran’daki seçimlerde kime, ne faturası çıkacak belli değil ama belli olan husus; yolsuzluklar 2015 yılında da, hatta daha sonrasında da tartışılmaya devam edecek.
Yolsuzluklar şimdiye kadar seçimlerde oya yansımadı ama yansımaz da denilemiyor. AKP’nin tek başına iktidar olmasını engelleyecek unsurlardan biri haline gelirse o zaman tartışmaları daha sertleşir. İşaleminin gereksiz koalisyon korkusu da, yeni dönem ve yıla ilişkin tartışmaları çok boyutlandırır.
Tüm bu kısa vadeli siyasi sonucun ötesinde, yolsuzlukların Türkiye’nin algısını çok bozduğu açık. Zaten demokrasi ve insan haklarında geri adımlar yaşanırken, üzerine yolsuzluk algısı Türkiye’yi “muz cumhuriyeti” gibi gösteriyor. Batı karşıtı tutum da eklendiğinde, büyümek için ihtiyaç duyacağı yabancı sermayeyi Türkiye’nin çekmesi iyice zorlaşıyor. Hele ki istihdam sağlayacak büyük, kalıcı yatırımlar için gelecek yabancı sermaye giderek hayal olmaya başlıyor.

Haberin Devamı

İŞALEMİNİN BAKIŞI

Haberin Devamı

Dün Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtlarken, TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in yolsuzluklara ilişkin söyledikleri, durumun vahametini açıkça gösteriyor. Yolsuzlukların arttığını, bunu hem uluslararası endekslerde hem kendi yaptırdıkları anketlerde açıkca gördüklerini kaydeden Dinçer, “17 Aralık sürecinde yaşananlar iş dünyası açısından hiç de şaşırtıcı olmadı” diyor.
Dinçer, soruya tam olarak “yolsuzlukla mücadele iradesi güçlü değil” diyemiyor ama mevzuatla bu işin bitmeyeceğini, kamunun, sivil toplumun, özel sektörün elbirliğiyle işin üzerine gitmesi gerektiğini, kamuda şeffaflaşma olmasını istiyor. TÜSİAD Başkanı’nın söyledikleri bile, tek başına, yolsuzlukların Türkiye’nin gündemi olmaya devam edeceğini gösteriyor.
Asıl korkulması gereken; halkın yolsuzluklara karşı duyarlı davranmayıp gerekli tepkiyi yine vermemesi. Bu takdirde “milli irade” denilerek, yolsuzlukların, iş kazalarının, keyfi kararların devamı için zemin hazırlanmış olacak.
Türkiye yine raya oturur, bu sorunları da aşar ama geciktikçe fatura çok büyüyor.

Yazarın Tüm Yazıları