Yaşadığımız dalga öncekilerden farklı

CİDDİ bir ekonomik dalganın içinde olduğumuz artık açık. Bakanlar Türkiye’nin daha önce de dış şoklar ve yarattığı dalgaları yaşadığını, bunlardan başarıyla çıktığını belirtip, mevcut dalgadan çıkış için umut vermeye çalışıyorlar.

Haberin Devamı

Bununla birlikte bankacılar sürekli demeçler verip “Türkiye’nin bu dalgadan da yakında çıkacağını” belirtiyorlar. Aslında teknik olarak göstergelerin böyle bir dalgaya dayanak oluşturmadığını söylüyorlar.

Piyasa uzmanlarını dinlediğinizde,“Para kazanmak için olumlu görünme ihtiyaçları”nın öne çıktığını, iyimser tahmin ve yorumlara öncelik verdiklerini görüyorsunuz. “Ama bak şurası şöyle” dediğinizde ise yine “Orası öyle ama düzelebilir, bu koşullarda da para kazanmak mümkün” diyerek, öneri getiriyorlar.

Herkes işini yapıyor; piyasa uzmanları para kazanmak için, hükümet üyeleri oy almak için umut satmaya çalışıyorlar. Bu her zaman böyle oldu ama bu kez inandırıcı olmakta zorlanıyorlar.

Zaten hem politikacılara hem bankacılara, sohbetlerde samimi düşüncelerini sorduğunuzda,  işlerin iyi gitmediğini, bu kez yaşanan şokun farklı olduğunu, temel problemlerin ortaya çıktığını ve bunları çözecek iradenin gözükmediğini söylüyorlar. Resmi söylemleri dışında, hem kişisel hem kurumsal olarak ileriye dönük pek umutları bulunmadığını açıkca görüyorsunuz.

Haberin Devamı

Bence yaşanan ekonomik dalgayı öncekilerden farklı kılan en önemli özelliklerden biri bu. Tabi ki ekonomi eski dalgaların yaşandığı dönemlere kıyasla daha kırılgan, enflasyon başta olmak üzere kötüleşme devam ediyor, mali disiplin çıpasının yakında sürümeye başlayacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yani teknik olarak bakıldığında da eski dalgaların yaşandığı dönemlere göre ekonomi daha kırılgan konumda.

Aslında ekonomide sürekli biriktirilen teknik sorunların birikip tüm dengeleri bozacak büyüklüğe ulaşmaya başladığını görüyorsunuz. Örneğin faizde yıllardır Merkez Bankası’na yapılan baskılar sonucu gidilen oyalama taktiklerinin sonuna gelinmiş görünüyor. Hükümet istemiyor diye gösterge faizi değiştirdiniz, yetmedi yavaş yavaş fonlama faizini yukarı çıkardınız, son olarak artık en üst faiz oranından tümüyle fonlayarak faiz artışının da sonuna geldiniz.

RADİKAL ADIMLAR ŞART AMA…

Merkez Bankası’nın en üst faizi de artırmak zorunda kalacağı, piyasaların buna zorladığı açık. Şimdi yıllık enflasyon 11.9’a çıkmış, Kasım rakamlarıyla birlikte belki üst faiz oranı 12.25’i geçecek, siz hala “faiz artırmıyorum” diyebilir misiniz? Her geçen gün faiz artış ihtiyacı ve oranının büyüdüğü görülmüyor mu?

Haberin Devamı

Ancak dediğim gibi; tüm teknik gerekçelerin ötesinde yaşanan iklim, bu dalganın eskilerine kıyasla çok daha büyük ve güçlü olduğunu ve daha radikal tedbirler gerektirdiğini ortaya koyuyor. Bakanlar ne kadar ortalığı yatıştırmaya çalışırlarsa çalışsınlar, ekonominin kötü yönetildiği, siyasi iklimin keskinleştiği, bürokrasinin çok yetersiz olduğu, uzun zamandır hiç bir iş yapılamadığı, Batı ile iplerin koptuğu, Türkiye’nin dünyadan soyutlandığı, işlerin düzeleceğine ilişkin umutların giderek kaybolduğu, samimi konuşan herkesin dile getirdiği ortak kaygılar. Bence bunları söyleyen bakanlar da, aynı kaygıları duyuyorlardır...

Son günlerde artan kurlar tüm vatandaşların ortak şikayeti. Bu trend devam ederse, ciddi bir kazaya yol açma ihtimalinin büyük olduğunu herkes görüyor. Gelen kazayı önlemek için, faiz artışı, batı ile uzlaşma, siyasi tansiyonun düşürülmesi gibi radikal siyasi adımlara ihtiyaç var. Kötümserliğin en önemli nedenlerinden biri; gereken adımların atılacağına ilişkin güvenin kaybolması.

Yazarın Tüm Yazıları