Sürekli teşvik açıklanıyor ama...

Başbakan Binali Yıldırım’ın bu hafta içinde ‘Cazibe Merkezleri’ programını, yani yeni teşvikleri açıklayacağını öğrendik. Kapsamını bilmiyoruz ama böylesine bir dönemde bu tür teşviklerden fazla bir sonuç alınması beklenmemeli.

Haberin Devamı

Son iki yıla bir bakın; AKP tek başına iktidar olamadığı seçimlerden sonra sürekli olarak yeni teşvikler açıkladı. Referandum öncesi bu teşviklerin dozu iyice arttı. Bunlardan hangileri sonuç verdi diye bakacak olursanız; kaba bir tanımla, sadece “milletin cebine para koyduğunuz teşvik tedbirleri” sonuç verdi ama uzun vadeli yatırıma dönük teşviklerden pek sonuç alınamadı diyebiliriz.

Yine referandum öncesi sonuç alınan, iki gruba da girmeyen, istihdam teşviğini de sayabiliriz. Bunun sonuç vermesinin nedeni ise siyasi otoritenin “Tek tek kimin şirketinin ne kadar işçi aldığına bakacağım” sözleri oldu. Yani buna ekonomik teşvik demek pek doğru olmayabilir.

Bence son dönemde en etkili olan teşvik ise Kredi Garanti Fonu (KGF) kaynaklı kredilere Hazine garantisi verilmesi ve limitlerin büyük ölçüde artırılması idi. Son dönemde canlanan büyümede bu kredilerdeki büyük artışın en etkili araç olduğu kesin. Bunun yanında geç kalmasına rağmen Merkez Bankası’nın kurlarda aşrı hareketleri önlemesi, bunun için piyasaya verdiği paranın faizini yükseltmesi, adına teşvik denmese de, etkili oldu.

Haberin Devamı

Referandum öncesi KGF kredilerinin patlaması, hükümet üyelerinin de itiraf ettiği gibi; çok sıkışan hatta iflasların eşiğine gelen küçük ve orta boy işletmelere, taze para verilerek yüzdürülmeleri sağlandı. Bunun piyasaya etkisi olumlu oldu ama özellikle gelecek yıldan itibaren, geri dönüş sorununun boyutunu hep birlikte göreceğiz. Hazine’ye çıkaracağı maddi faturanın yanında, beklentiler kanalıyla da olumsuz etkiyi katlama ihtimali bulunuyor.

Kalkınma Bakanı Lütfü Elvan Başbakan Yıldırım’ın açıklayacağı cazibe merkezleri programı ile önceden açıklanan proje bazlı teşvik sistemi ve istihdam teşviklerinin birlikte düşünülmesi gerektiğini, tüm bunların yatırım için uygun ortamı yarattığını düşündüklerini kaydetmiş.

YATIRIMCI ÖNÜNÜ GÖRMEDİKTEN SONRA

Hükümet böyle düşünüyor olabilir ama uygulamada durum farklı. Yoksa cazibe merkezleri teşviki olmasa bile, son 2 yılda açıklanan teşviklerin, normal zamanda olsa, çok daha fazla olumlu etki yapması beklenirdi. O nedenle cazibe merkezleri açıklamasından, tek başına fazla bir şey beklenmemeli.

Haberin Devamı

Normal zamanda olsa diyoruz; çünkü Türkiye siyaseti ve ekonomisi normal bir zamanda değil. Ekonomik olarak son yıllarda büyük hatalar yapıldı ama yeni küresel iklim artık bu hataların telafi edilmesine pek imkan vermeyecek.

Normal zamanda değiliz; zaten adı üstünde olağanüstü hal döneminden geçiyoruz. İşin tuhaf tarafı bu olağanüstü halin ne zaman biteceği de şüpheli.

Olağanüstü halin olumsuz etkisi bir hayli fazla. Birincisi; yerli ya da yabancı yatırımcılar ne zaman normale dönüleceğini bilmedikleri için, önlerini göremez oluyorlar. Yani paralarını görmedikleri bir ufka göre riske atmak istemiyorlar.

Olağanüstü halin önemli bir sakıncası da normal hukuk kurallarının işlememesi. “Yabancı bunu niye kendine dert ediyor” denilebilir ama siz olsanız kuralları sürekli değişebilecek, siyaseti bu kadar gergin olan ülkeye milyarlarca dolarınızı yatırır mısınız? Birkaç aylığına yüksek kar için fon getirirsiniz ama yatırım uzun vadeli bir iş. Üstüne üstlük sürekli size çatan bir ülkeye yatırım yapacak Batı sermayesi iseniz…

Haberin Devamı

Özetle; teşvikten önce artık Türkiye’nin her açıdan normalleşmesi gerekiyor ki; doğru dürüst yatırım yapılabilsin.

Yazarın Tüm Yazıları