İstikrar için ‘zirve’nin yanına güven gerekiyor

EKONOMİ yönetimi açısından olağanüstü günler yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Nedeni kurlardaki aşırı artış nedeniyle ekonomik istikrarın bozulma tehlikesi. Politikacıların sık sık, olmayacak deyip, “kriz” lafından söz etmeleri bile, kritik ve olağanüstü günlerden geçtiğimizin bir kanıtı.
FED’in kararlarına bağlı küresel finans sisteminde dalgalanma yaşanırken, diğer benzer ülkelerde olduğu gibi, TL’nin değeri de düşüyor. İşi kritik hale getiren ise, TL’nin değer kaybının çok yüksek ve hızlı olması. Bunun nedeni de açık; yönetimde parasal politikalar konusunda çıkan derin görüş ayrılığı ve çatışma ile ve Merkez Bankası’nın gerekli kararları almaktan alıkonması...
İşte bu nedenle Ankara’da toplantı üzerine toplantı yapılıyor. Pazar ve pazartesi günleri Başbakan, ekonomiyle ilgili bakanlar, bürokratlar bir araya gelip, 8-9 saat süren toplantılar yaptılar. Dün de Cumhurbaşkanı Saray’da bir zirve yaptı.
Saray’daki Ekonomi Zirvesi’nden beklediğimiz gibi piyasaların fikrini değiştirecek somut bir açıklama yapılmadı. Sadece Başçı sunduğu brifingi Merkez Bankası’nın internet sitesine koydu.
Bu zirvelere rağmen dolar kurunda ise önemli bir değişiklik olmadı.

Haberin Devamı

ÇIKIŞI DÜŞÜNEN YOK

Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki; FED’den gelecek haberler belirleyici olacak. Bir bankacı, şu anda yurtdışındaki yatırımcıların doların değer kazancı ile uğraştıklarını, çok temel sorun olduğu için hiçbir yatırımcının başka bir ülkede yatırımı düşünecek durumda olmadığını söyledi. Kısa sürede pozisyonu olan yabancı yatırımcıların bekleyeceğini, yani giriş ya da çıkışta önemli bir hareket beklemediklerini ifade etti.
Dolayısıyla FED’in kararlarına bağlı bir piyasa hareketini zaten göreceğiz. Bunun yanında içeride piyasaları istikrara kavuşturarak TL’nin değer kaybını azaltacak bir önlem olabilir mi diye sorguladığımızda, önemli bir çözüm yolu gözükmüyor. Buna karşılık TL’nin yine diğerlerinden fazla değer kaybına uğramasını önlemek mümkün ama bunun için hatalardan dönmek gerekiyor.
Yani Başbakanlıktan zirve sonrası yapılan açıklamada, dalga geçer gibi “Merkez’in araç bağımsızlığı var” demekle, güven veremezsiniz. Yine sözedilen yeni ekonomik paket, sakın seçim için mali disiplini bozacak bir paket olmasın.
Zirvelerle ekonomik istikrarın yeniden kazanılamayacağı açık. İstikrar kaybolan güvenin yeniden oluşturulması ile gelebilir ama bu anlayışla çok zor.

Haberin Devamı

KAMU BANKALARI ÖNERİSİ

Zirvelere ilkesel bazda baktığımızda, aslında yatırımcıyı korkutması lazım. Çünkü 17 Mart’ta yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı öncesi bu kadar zirve yapılınca, “faiz kararını politikacıların verdiği” anlamı çıkıyor. Bankacılar “orasını geçtik artık” diyorlar ama bu görünüm bile çok tehlikeli.
Yanısıra anlayış değişmediği için, istikrarı tehdit edecek yeni yeni bombalar da gündeme geliyor. Bence dünkü en önemli ekonomi haberi Hürriyet’te Nuray Babacan’ın Saray’daki Bakanlar Kurulu’nun perde arkasına ilişkin haberi idi. Haberden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Merkez faiz indirmemesine razı görünüp, “O zaman kamu bankaları faiz indirsin” dediğini öğreniyoruz. Erdoğan’a birilerinin Halk Bankası’nın yüzde 25’inin halka açık olduğunu, hisselerde yabancı ağırlığı bulunduğunu, zaten kamu bankalarının batan yandaş şirket kredileri nedeniyle sıkıntı çektiğini, bankaların kar etmemesinin ne anlama geldiğini, sübvansiyonlu kredilerin ve kamu bankalarını siyasi olarak kullanmanın geçmişte yaşanan krizlerde nasıl önemli rol oynadığını anlatmalı.
Özetle; kısa sürede FED’e bağlı doların TL karşılığı dalgalanmaya devam eder, ama bu anlayışla, TL’nin toparlanması, ekonominin istikrarı artık bir hayli zor.

Yazarın Tüm Yazıları