Dünya Bankası ve reytingcilerin 2018 uyarıları

HAFTA sonunda Dünya Bankası ve reyting kuruluşlarından Türkiye’nin ekonomik performansına ilişkin açıklamalar geldi. Bu açıklamaları “uluslararası ekonomi çevrelerinden gelen 2018 yılına ilişkin ilk ekonomik uyarılar” diye okursak, sanıyorum hata yapmış olmayız.

Haberin Devamı

Özetleyecek olursak; dünya ekonomisinde bir canlanma yaşandığı, Türkiye’nin 2017 yılında bu yaşanan canlılığın da ötesinde çok yüksek büyüme rakamına ulaştığı hatırlatılıyor. Küresel ekonomide canlılığın süreceği ama Türkiye’deki büyüme oranlarının, çeşitli nedenlerle, düşeceğinin altı çiziliyor.

Bu yılki büyümede KGF kredileriyle iç talebin canlandırılmasının büyük rol oynadığı, ancak parasal ve mali imkanların artık büyümeyi destekleyecek noktada olamayacağı belirtiliyor.

Bununla birlikte artan iç talep ve yükselen petrol fiyatlarının da etkisiyle enflasyonda önemli sapmalar görüldüğü, enflasyonun 2018 yılının en önemli risklerinden birini oluşturduğu özellikle belirtiliyor. Dış kırılganlıkların varlığına dikkat çekilirken, bu kırılganlıklar giderilmediği, kurumsal değişik sağlanmadığı ve önemli yapısal tedbirler uygulamaya konmadığı takdirde Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerin olumluya dönmeyeceği de özellikle belirtiliyor. Bu kapsamda Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke puanının altına inen reyting puanının artmasına pek ihtimal verilmezken, mevcut negatif görünüm, reyting puanlarında düşme tehlikesi bulunduğuna işaret ediyor.

Haberin Devamı

Yılbaşından hemen önce başlayan bu uyarılar, 2018 yılının ilk aylarından başlayarak tümünde devam edecek gözüküyor. İç politika ve dış ilişkilerde beklenen kötü haberler gelmese bile,  sadece ekonomik tablolar üzerinden uluslararası finans çevrelerinden gelecek uyarılara artık alışmamız gerekecek.

Mevcut uyarıların hem üslup olarak yumuşak olduğunu, hem de süreç olarak piyasaya etki edecek uyarılar olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak yeni yılda gelecek uyarılar ile dozu ve zamanlamaları, piyasaları derinden etkileyebilecek potansiyele sahip olma ihtimalini beraberinde taşıyacak.

ENFLASYON BÜYÜK RİSK

Uyarı olarak gördüğümüz bu açıklamalardan bir bölümünü verelim... Pek sık demeç vermeyen Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt, “Türkiye’de dış kırılganlıklar, yurt içinde enflasyonist baskılar, mali alana ilişkin son zamanlarda görülen aşınma, ekonomiyi destekleyecek mali ve para politika alanlarının sınırlı olması göz önüne alındığında, bu yıl yüksek büyümenin ardından gelecek yıl büyümenin yavaşlaması öngörülüyor” demiş. Türkiye’de mevcut makroekonomik ortam ve enerji fiyatlarındaki artış, ABD ve Avrupa’da parasal sıkılaştırma gibi öngörülen dış koşulların parasal ve mali disiplin gerektirdiğini vurgulayan Zutt, bunun yatırımcı güveni sağlamak için önemli olan düşük enflasyon ve istikrarlı kura yönelik beklentilere dayanak olacağını belirtmiş.

Haberin Devamı

Zutt, orta vadede daha sürdürülebilir bir büyüme için “sağlam makroekonomik politikalara daha geniş yapısal reformlara” ihtiyaç olduğunun da altını çizmiş.

Dün bu sayfalarda Şebnem Turhan’ın sözlerini aktardığı Moody’s Kıdemli Başkan Yardımcısı Kristin Lindow ise kendi notlarının negatifte bulunduğunu, not artımının pek olasılık dahilinde olmadığını ifade etmiş. Lindow, kurumsal ortamın düzenlenip rekabetçiliğin artırılması ve kırılganlıklarda yapısal bir değişim halinde not artırımının düşünülebileceğini de sözlerine eklemiş.

Son KHK’ları, dış ilişkilerdeki tehlikeleri göz önünde bulundurduğumuzda, sizce 2019’da iki seçime giden Türkiye, kırılganlıkları azaltıp kurumsallaşmayı sağlayacak, mali ve parasal disiplini koruyacak iradeye sahip olabilir mi?

Yazarın Tüm Yazıları