Avrupa, kendi otomobil markalarını korur mu?

DAHA önce defalarca yazdım, özellikle ABD’deki dizel skandalı sonrası yeni teknolojilerden ve düzenlemelerden kaynaklanan aksamalarla karşı karşıya olan Avrupa otomotiv endüstrisi, Ar-Ge’ye büyük bir kısmı yakıt verimliği teknolojisi olmak üzere yılda 45 milyar Euro civarında yatırım yapıyor.

Haberin Devamı

Bu yatırımlar ağırlıkta olarak Avrupa Birliği’nin (AB) yeni otomobiller için zorunlu emisyon azaltma hedeflerini karşılama ihtiyacını yansıtıyor. Bilmeyenler için AB,  2021 yılına kadar yeni araçların emisyon oranlarının kilometre başına 95 gramın altında olması zorunluluğunu getiriyor. Yaşanan dizel skandalı sonrası sadece araçlardaki karbondioksiti (CO2) değil, dizel otomobiller tarafından yayılan zehirli nitrojen oksidi (NOx) de azaltmak için de kurallar gündemde. Ancak bugün Avrupa’da 12 büyük otomotiv grubundan 8’inin 2021 yılında yürürlüğe girecek hedefleri yakalayamayacağı ve bu yüzden milyarlarca Euro’luk para cezasıyla karşı karşıya kalacağı söyleniyor. İşte bu noktada herkes 2021 yılında devreye girecek yeni emisyon kanunlarını bekleyip buna göre hazırlıklarını yaparken, Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt ise bu sürenin esnetilebileceğini şöyle anlatıyor: “Avrupa’da aslında tüm bu regülasyonlar sadece çevre amaçlı değil. Avrupa kendi sanayisini korumak istiyor. Bu Euro normlarını niye koydu?  Hintliler, Çinliler, Koreliler kolayca gelip kendi pazarlarında cirit atmasınlar diye.  Ama şimdi kendini korumak için bu kuralları koyarken, birden ‘ya bizim çocuklar yetişemediler’ deyip birkaç sene esnetirse bu kuralları, o zaman senaryo daha başka olur. Ama esnetmezse 10 yıl sonra dünya trendlerinde dizelin yüzde 20’nin de altına düşeceğine inanıyorum.” Yani AB, kendi markalarını korumak adına 2021 hedeflerini esnetirse, işte o zaman rekabet çok farklı bir hal alır. Çünkü konvansiyonel motorlar yerine düşük emisyonlu alternatif teknolojilere yatırım yapanlar önemli bir gol yemiş olacaktır.

Haberin Devamı

FRANKFURT’U PAS GEÇTİLER

SON dönemde özellikle kendine ait otomotiv markalarına sahip ülkelerde düzenlenen uluslararası fuarlara katılım konusunda ciddi sıkıntı var. Bazı markalar ev sahibi yani o ülkenin milli markalarının gölgesinde kalmak istemediğinden bazıları ise artık fuarlara yapılan yatırıma inanmadığı için bu vitrinde yer almak istemiyor. Geçtiğimiz yıl Fransız markaların gövde gösterisi yaptığı Paris fuarına Ford, Mazda, Aston Martin, Bentley, Rolls-Royce, Lamborghini ve Volvo katılmadı. Bu markaların bazıları fuara katılmama nedeni olarak ‘yeni modellerin piyasaya çıkış tarihlerinin fuar tarihiyle uyuşmaması’ olarak açıklasa da kulislerde yüksek maliyetler nedeniyle katılım olmadığı da konuşuldu.

Haberin Devamı

Paris fuarıyla birlikte 2 yılda bir dönüşümlü olarak düzenlenen Frankfurt otomobil fuarına katılımda da bu yıl benzer sıkıntı yaşanıyor. Eylül ayında Alman markaların gövde gösterisi yapacağı fuara, Fiat, Alfa Romeo, Lancia, Peugeot, Citroen, DS, Infiniti, Mitsubishi, Nissan, Isuzu, Volvo ve Abarth katılmayacağını açıkladı. Son dakikaya kadar bir değişiklik olmazsa fuar Volkswagen Grubu, Mercedes ve BMW’nin şovuna dönüşecek. Bu milliyetçi yaklaşım fuarların geleceğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Böyle giderse Avrupa’da Cenevre’nin dışında tüm markaları bir arada görebileceğimiz hiç bir fuar kalmayacak. Kendine ait markası olmayan Türkiye, bu alanda iyi bir alternatif olabilirdi ama son İstanbul Autoshow’a katılımda yaşanan kayıplarla bu hayal de  ortadan kalktı gibi.

Yazarın Tüm Yazıları