Türkiye’yi bilerek dolaşmak

Francis Russell’ın ‘Türkiye’de Görülecek 123 Yer - Özel Bir Büyük Tur’ kitabı, gezmeden de okunacakbir kitap. Russell, gezdiği yerlerin ruhunu da veriyor.

Haberin Devamı

Türkiye’yi ya da başka bir ülkeyi gezecekseniz, mutlaka iyi bir rehber kitap size eşlik etmeli.

Gideceğiniz yerin tarihi, coğrafyası ve mimarisi hakkında bir düşünce sahibi olmak ancak böyle bir rehber kitapla mümkündür.

Francis Russell’ın ‘Türkiye’de Görülecek 123 Yer - Özel Bir Büyük Tur’ (Çeviren: Nurettin Elhüseyni) kitabı bu kapsamda bir çalışma.

Kitabın ithafından başlayalım:

“Türkiye sevgimi zamanla paylaşan annem Anne Russell’ın (1923-2015) anısına.”

Yazar Giriş’te, gezileri sırasında Türkiye’ye gelmeye nasıl karar verdiğini anlatıyor:

“Benim Türkiye’ye ilgim Freya Stark’ın geç dönem kitaplarıyla başladı.

Ama başka öncelikler ve Türkiye’nin zamana ihtiyacı olduğu yolundaki pek yanlış sayılmayacak bir sanı yüzünden, oraya gitmeye yıllarca hiç yeltenmedim.

Haberin Devamı

Türkiye amansız bir ülkedir. Kışlar doğuda kar yağışıyla soğuk, yazlar ise özellikle Anadolu içlerinde İngiliz ölçülerine göre sıcak geçer.”

Kitabı okurken, gezdiğiniz bazı kentlere, yörelere rastlayacaksınız ama birden buraları ayrıntılı bir bilgiyle gezmediğinizi, görmediğinizi fark edeceksiniz.

Ayrıca kasabaların ve köylerin büyük kentleri nasıl şekillendirdiğini fark edeceksiniz.

Bu tür kitapların benim için taşıdığı öneme başkaları katılmayabilir. Ben bu kitapları birer gezi rehberi gibi görmem, oralara gitmesem de bir kuşatıcı kitap zevki alırım. Çünkü içinde tarihi vardır, coğrafya bilgisi vardır.

Kitaptaki ilk yer İstanbul.

İstanbul’u bildiğim halde gene de zevkle okudum.

Çünkü binaları, camileri, kiliseleri yazarken, onların siyasal dönemle bağlantılarına da değinmiş.

Batılılaşmaya sıra geldiğinde, bizim onlara bakışımızdan çok, onların bize nasıl baktığını işlemiş.

Sanırım bu bilgilerin ardında bir oryantalizm yorumu sezilebiliyor.

Russell’ın her metrekareyi gezmesi, oradan insani tespitler yapması, dünle bugünü insan unsuru bağlamında anlatması, kitabın üslubuna bir öykü lezzeti katıyor.

Çoban Köprüsü’nün ilk paragrafı, üslubuna bir örnek gösterilebilir:

“Güzel köprülere Anadolu’da çokça rastlanır ama çok azı insanda Çoban Köprüsü’nden daha fazla hayranlık uyandırır.”

Haberin Devamı

Birkaç kez gittiğim Diyarbakır’ı nesnel/öznel bir tadda yazmış:

“Bizans kaynaklarında Amuda adıyla geçen Diyarbakır, hiç tartışmasız Türkiye’nin doğudaki en görkemli kentidir.

Çarpıcı siyah bazalt sur kuşağı, olağanüstü ilginç camileri ile kiliseleri ve sur içinde geniş bir alanı kaplayan geleneksel konutları aynı ölçüde anılmaya değerdir.”

Bu tür kitaplar kuru üslupla yazıldıklarında, oranın ruhunu veremezler.

Russell, gezdiği yerlerin ruhunu da veriyor.

Gezmeden de okunacak bir kitap.

Türkiye’yi bilerek dolaşmakTürkiye’de Görülecek 123 Yer - Özel Bir Büyük Tur Yapı Kredi Yayınları 308 sayfa

 

 

Yazarın Tüm Yazıları