Ruşen Güneş’in ardından

Değerli sanatçı Ruşen Güneş de aramızdan ayrıldı.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) ve Londra Filarmoni Orkestrası’nın viyola sanatçısı olarak görev yapan viyola virtüözü Ruşen Güneş, (1940–2020) Londra’da 80 yaşında vefat etti. İngiltere’de yaşayan ve bir süredir kanser tedavisi gören Güneş, Londra Filarmoni ile BBC Senfoni orkestralarında viyola grup şefliği yapıyordu. Türk bestecilerin dünyaya tanıtılmasına öncülük eden sanatçıların başında geliyordu. CSO’nun ilk solo viyola sanatçısı Güneş, 1998’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca devlet sanatçılığı unvanına layık görülmüştü. 1971 yılında İngiltere’ye taşınan sanatçı, İngiliz Oda Orkestrası’nda 4 yıl solo viyola çaldı, 1979–1987 yılları arasında Londra Filarmoni Orkestrası’nda, 1988-2000 yılları arasında da BBCSO’da sanatını sürdürdü.

Haberin Devamı

Ruşen Güneş’in ardından

Başta Adnan Saygun’un viyola konçertosu olmak üzere Türk bestecilerin eserlerini seslendirmişti. 2014 yılında da Sevda-Cenap And Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası’nı kazanmıştı. Orhan Ahıskalı da sanatçıyla ilgili ‘Viyola Düştü Yola’ adlı bir kitap hazırlamıştı. Albümün başında Şefik Kahramankaptan’ın bir sunumu yer alıyor. Güneş, Orhan Veli’nin şiirleri üzerine besteleriyle özel dinletiler de düzenliyor. Usta bir icracının bir enstrümana müstakil iyi besteleri çalması, müzikseverler için önemli bir çalışma. Ayrıca her zaman dediğim gibi, iyi bir Türk solisti mutlaka kendi ülkesinin bestelerini de çalmalı. Tek bir enstrümanın tınısı, bir dinleyici olarak beni bütün günlük telaşlardan arındırıyor. Bestecinin bir başka yönünü de tanıyorsunuz...

MİLLİ KÜTÜPHANE KORUNACAK

BEŞTEPE’de kütüphane açıldığında birçok okurum bana şu soruyu yönetmişti: Milli Kütüphane ne olacak?

Milli Kütüphane’den hepimizin çalışma, araştırma süreçlerinde yararlanmışızdır.

Ben İstanbul’da yaşamama rağmen arşivi benim için bir kaynak niteliği taşımıştır.

Sık sık andığım gibi, hâlâ onun üyesiyim.

Arkadaşımız Umut Erdem’in yazısı beni okur sorularına ayrı ayrı yanıt vermekten kurtardı. Çünkü bütün okurlarımın kaygısına ben de katılıyordum.

Haberin Devamı

Verilen ilk bilgilere göre, 3 milyon eseri envanterinde bulunduran 73 yıllık kurumun raf uzunluğu 70 kilometreden 170 kilometreye çıkarılacak.

Yazıdaki konu başlıklarından bir seçme sunuyorum:

Bakan Ersoy, Milli Kütüphane ile ilgili merak edilen sorulara verdiği yanıtta özetle şunları kaydetti:

“Millî Kütüphane, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum adımları kapsamında Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak yeniden yapılandırılmıştır.

BAĞIŞ KABUL EDECEK

Şahıslar ve kurumlar tarafından bağış kabul edebilecek, TRT tarafından yayımlanan eserlerden tarihi ve kültürel değeri haiz olanların birer nüshasının Millî Kütüphane’de saklanacak, bünyesinde çalışma yapacak bir bibliyografya merkezi kurulacaktır.

Haberin Devamı

NELER YAPACAK?

Millî Kütüphane’nin materyal sağlama, kataloglama sınıflama, bibliyografya hazırlama, koleksiyon koruma gibi teknik şubelerinin yanı sıra kitap koleksiyonu, süreli yayınlar koleksiyonu, kitap dışı materyaller koleksiyonu, yazma ve nadir eserler koleksiyonu ile dijital koleksiyon hizmetleri gibi tüm hizmet birimleri aynen korunmuştur.

Planlaması yapılan ek depo yapımında nihai aşamaya yaklaşılmış durumdadır. Yeni depo bölümünün kullanıma açılmasıyla birlikte, her birinden yalnızca bir adet bulunan kitap ve eserlerin kullanım ömürleri uzayacak ve raf uzunluğu mevcut 70 kilometreden 170 kilometreye çıkacaktır.

HER KÜTÜPHANENİN KOLEKSİYONU AYRI OLACAK

Haberin Devamı

Millî Kütüphane ile Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi birer derleme kütüphanesidir ve arşivleri büyük oranda örtüşmektedir. Bu gerçekten hareketle aynı materyalleri hizmete sunan iki önemli kütüphanenin bir diğerinin sahip olduğu koleksiyonu herhangi bir yolla edinmek istemesi için izahı sarih bir gerekçe ve materyal taşınmasına yönelik gündemleri bulunmamaktadır.”

*

KÜTÜPHANE konusunu zaman zaman gündeme getireceğiz?

 

Yazarın Tüm Yazıları