Panayot Abacı’nın ardından

Haberin Devamı

BİR sergi açılışı için gittiğim Bodrum Havaalanı’na indiğimde, telefonum çaldı. Arayan Fuat Çelebioğlu, “Panayot Abacı’yı kaybettiğimiz” haberini verdi. Ardından da Kemal Anadol aradı.
Dostların haber zinciri acılı günlerde uzar gider. Hürriyet’in sanat sayfasında yaşamının ana çizgilerini okudunuz.
Bazı insanların kısa biyografilerinin ardında, büyük hizmetleri gizlidir.
Abacı, bir aydındı, müzikten edebiyata uzayan çizgisinde bir Cumhuriyet aydınının bütün olumlu, belirleyici özelliklerini taşırdı.
Abacı’nın kuşağının bir özelliğine değinelim, ilgi alanları genişti, birbirlerinin çalışmalarından haberleri vardı. Kimi imkânlara erişemeyen insanlar için çalışır, didinir ve alanlarında “kurucu” olurlar... Abacı, kuşağının yazarlarını da tanırdı, ressamlarının yaptıklarıyla da ilgilenirdi.
Onu en son Nuri İyem ödül töreninde görmüştüm. O törene katılması da bir kuşak bağlılığının, aynı dünya görüşünü paylaşmanın göstergesiydi.
Haberde yer aldığı üzere Yaşar Kemal’den Aziz Nesin’e uzanan geniş kitap çevirileri hiç kuşkusuz sadece bir edebiyat olayı olarak görülmemelidir.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluk ilişkilerinin kurulmasında, gelişmesinde nasıl önemli bir rol oynadığı, o zamanı anımsayanlarca teslim edilecektir.
İyi bir müzikçi, iyi bir müzik değerlendiricisiydi.
Değerlendirmedeki eleştirel yargıları bir icracının doğru saptamalarını yansıtırdı. Yıllardır başında bulunduğu Filarmoni Derneği’nin Batı müziğinin yayılmasında, dinleyicilerin artmasında tarihi yerini de düşünürsek, Abacı’nın yaptıklarının önemini daha doğru biçimde ortaya koyabiliriz.
İKSV kurulmadan, İstanbul Müzik Festivali kurulmadan önce, dünyanın seçkin solistlerini, gruplarını bu dernek aracılığıyla, onun sayesinde dinleyebilirdik.
Saray Sineması’ndaki konserler benim müzik belleğimden silinmemiştir.
O derneği de bütün güçlüklere rağmen yaşattı. Galatasaray Üniversitesi’ndeki oda müziği konserlerinde iyi müzikçiler çaldı, seçkin müzikseverlerin ilgisi eksilmedi.
Müzik çalışmalarını hep izledim. Aydın Gün’ün İKSV genel müdürlüğü zamanında Filarmoni Derneği temsilcisi olarak çalıştı.


*

Haberin Devamı


ÇALIŞMA mekânlarında onu ziyaret ettim.
Gerek Cihangir’deki gerek eski Yeni Melek Sokağı’ndaki bürosunda gerek diğer yazıhanelerinde ziyaret ettim. Tek başına çalışır, onlarca kişinin üstesinden gelemeyeceği işleri başarırdı. Don Kişot olma özelliğinden vazgeçmedi.
Yarım yüzyılı aşan bir süre Orkestra dergisini yayımladı.
Türkiye’de dergiciliğin ne kadar yorucu olduğunu en iyi dergi çıkaranlar bilir.
Dağıtım en büyük sorundur.
Hele çıkardığınız bir klasik müzik dergisi ise zorluk daha da artar.
Orkestra dergisini bütün zorluklarına rağmen kesintisiz çıkarmayı sürdürdü. Bütün bu çalışmaların yanı sıra, yılda 20’nin üzerinde konser düzenliyordu.
Şimdi yapılması gereken; ‘Orkestra nasıl bir dergiydi? Türkiye’deki Batı müziğine ne ölçüde yararlı oldu?’ sorularını bazı incelemecilerin sorması ve Abacı’nın hakkını teslim edecek bir çalışmaya imza atmasıdır.
Çünkü bir müzik dergisi günlük haberlerin ötesinde, zamanın dinleyici profilini, müzik ortamını da yansıtır. Orkestra başlı başına bir inceleme konusudur...


*

Haberin Devamı


ÇALIŞMALARINI, emeklerini, çabalarını, dostluğunu hep anımsayacağız. Artık anılarda yaşayacak...

Yazarın Tüm Yazıları