Kapıdan girer girmez...

BEBEK’teki Evin Sanat Galerisi’nde iyi heykeltıraş Rahmi Aksungur’un sergisini görmeye gittim.

Haberin Devamı

İyi heykeltıraş Rahmi Aksungur’un sergilerini kaçırmamaya çalışırım. Heykelden anladığım, donanımım ölçüsünde oluşan beğenilerim onun heykellerini beğenmemi ve daima özel bir yerde konumlandırmamı sağlıyor.
Galeriden içeri girer girmez beni ünlü Gezi heykeli karşıladı. Gezi’nin zihinlere nakşolan olaylarını, sanatta kalıcılıkla unutulmaz kılındığını gösteren bir başyapıt.
TÜYAP Koleksiyonu’ndan alınıp burada sergileniyor.
Heykelin yüz ifadesi, vücut formu o günlerin sanat tarihine nasıl yansıdığının bir göstergesi. Bronz heykelin ayaklarının dibinde 11 kırmızı yaprak var, ölenlerin sayısı ve doğanın varlığı uğruna mücadelenin simgesi.
Aksungur’un doğa ile ilişkisi heykellerine yansır.
Bireyselle toplumsal arasında gidip gelen ama durağanlığı çağrıştırmayan heykelleri, heykel kavramı üzerine düşündüğünüzde size sanatsal gerekçeleri sunuyor.
Bronz ve ahşabın usta bir sanatçı elinde yaratıcılığın en üst aşamalarına vardığını onun heykellerinde bulursunuz.
Aksungur heykellerine ad koymuyor, bir harfle yetiniyor.
Heykel benim için bir çağrışımlar yaratıcısıdır; olduğu gibi, durağan haliyle yetinmemizi sağlamayan sanatçının yapıtları benim görüşümde öncülük kazanır.
İnsan heykellerindeki bildirisini keşfetmek gerekir. Onları mutlaka bir toplumsal hareket içine yerleştirebilirsiniz. Maskları özellikle görmeniz gerekiyor, heykelin bir başka alanda kazandığı boyut sizi de içine çekecek.
Doğaya bakışının beni cezbettiğini her sergisinde fark ederim.
“Güz” heykeli bu konuda örnek bir çalışma.


* * *

Haberin Devamı


SERGİ
kataloğundaki “Mekânın İçinde Zamanın Dışında” yazısında Levent Çalıkoğlu, heykel üzerine soruların yanıtını Rahmi Aksungur’un yapıtları üzerinden şu sözlerle veriyor:
“Heykelin fiziki varlığı sadece üzerinde taşıdığı hacimler kadar mıdır? Konumlandırıldığı nokta onun görsel etkisine ne ölçüde etki eder? Her zaman için onu izleyen kişilerin şimdiki zamanında anlam kazanacağına göre geçmişi ve geleceği ne ölçüde vücudunda taşıyabilir? Ölçüsü, onu kuşatan mekân tarafından yutulmayacağına dair bir garanti oluşturur mu? Etrafında varlığını olumlayan bir başka yapı veya form olmadığına göre tek başına sonsuza dek var olma gücünü nereden almaktadır? Kendi vücudu bir mekân oluşturuyorsa onu diğer hacimlerden ayıran en belirgin özelliğinin ne olması gerekir?
Bugünün heykel sanatına ilişkin pek çok kaygıya da işaret eden bu soruları ve cevaplarını sahiplenir Rahmi Aksungur. Hacimler, kendilerine ait bir mekânın içinde ama zamanın dışında olmalıdır onun için. Düşünmeye başladığı anda kendisini bir yol ayrımında bulur: Tasarladığı fikir ya mekânlar tarafından yutulacaktır ya da kendi mekânını başkalarının tecrübeleriyle belirli bir sınırda koruyarak zamana akacaktır. Kendine ait bir konum bulması kimi zaman vazgeçilmez bir gerekçe oluşturabilir, ama özünde her heykeli başka nesnelerin onu ezemeyeceği bir mesafe dayatmaktadır. Bu mekânsal auranın en ideal ölçüsünü keşfeder her seferinde Aksungur. Heykelini, görsel ve anlamsal referanslarını olumlayan bir ölçü olarak sunduğu sürece tek başına dahi olsa zaman tarafından kuşatılacağını bilir.”


* * *

Haberin Devamı


EVİN SANAT GALERİSİ’ndeki sergiyi 7 Nisan 2015 akşamına kadar gezebilirsiniz.

-----------------------------------

Evin Sanat Galerisi Tel: (0212) 265 81 58

Yazarın Tüm Yazıları