Ferdi Özbeğen’in hayatı

Biyografi türünü severim. Çünkü bir kişiyi görünenin ötesinde tanıtır bize.

Haberin Devamı

Ferdi Özbeğen’in long play’inin (uzunçalar) kısa sürede çok sattığını, o yılların yeniden yaşandığını gazetelerde okudunuz.

Peki Ferdi Özbeğen kimdir? Ali Rıza Türker’in hazırladığı ‘Şöhret Dediğin–Ferdi Özbeğen’* kitabında bu sorunun ayrıntılı yanıtını bulacaksınız.

Ben de yeni uzunçalarını yazmıştım.

Bir okur mektubunu da bu vesileyle yayınlıyorum.

Bu alandaki birçok kişiden önce ilk piyanist şantör Şefik Uyguner’i hatırlattı. Onu da rahmetle anıyoruz.

Kitabı yazış nedenini Önsöz’de açıklıyor: “Akıllara, ‘Yazmak için neden Ferdi Özbeğen’in hayatı seçildi?’ diye bir soru gelebilir.

Hemen belirteyim. 30 yıllık dostluğumuzda, özellikle faal gazetecilik yıllarımda Ferdi Özbeğen’le çok geniş sohbetlerimiz oldu.

Müzisyenlikteki becerisi bir yana; üslubu, çevresindeki kişilerle ilgili yaptığı karakter çözümlemeleri, siyasi yorumları ve günlük olaylar karşısındaki mizahi yaklaşımlar Ferdi Özbeğen’in ilginç özellikleriydi.

Haberin Devamı

Kendine özgü cümle kurgusuyla anlattığı yaşamöyküsü, belki de müzik hayatına ‘belgesel’ olabilecek bir sinema denemesiydi.”

Çocukluğunda evden her kaçışta gittiği yer müzik aletleri ve piyano satan mağazadır.

Yaşamını belki bu tanıtımla özetleyebiliriz: “Hariciye görevlisi olmak isteyen bu İzmirli genç, babasının ölümü üzerine kendini pavyonlarda müzik yaparken bulur. Ancak bu şehir ona dar gelir ve İstanbul macerasına atılır. Muazzam hevesi müthiş bir gayrete, mücadeleye dönüşür ve bugün hasretle andığımız Ferdi Özbeğen yıldızlaşır.”

Kitapta Mine Mucur’un yazısını okuyun, müzik dünyasındaki gerçeklere değiniyor.

Türker’in çalışmasını okurken romancı arkadaşım Mehmet Selâhattin’in bir görüşü belleğime düştü: “Bu nasıl zirveye çıktı diye sorma, zirveye çıkış yolunun sırrını çözmeye çalış.”

Dinlediğiniz bir sanatçının yaşamını okuyun, yakından tanıyın.

............................

(*) h20 Kitap

SÖZCÜKLER’DE DİKKAT ÇEKEN ÜÇ YAZI

SÖZCÜKLER’İN (Mart–Nisan 2021) sayısında üç yazıyı okumanızı salık veririm:

Nâzım Hikmet Azerbaycan’da / Hasan Özkılıç.

Türkçe Edebiyat Tartışması mı? / Tahir Abacı.

Haberin Devamı

Maya Angelou ile Konuşma / George Plimpton.

Cevat Çapan’ın iki şiirini de okursunuz: ‘Boğulmadan Yanmadan’ ve ‘Ünsal Oskay’la Bir Uzay Yolculuğu’.

ÖNEMLİ BİR TARİH DÜZELTMESİ

DÜNKÜ yazımda çıkan Antonio Pirolli’nin yöneteceği TRT Filarmoni Orkestrası’nın konserini yanlışlıkla perşembe diye yazmıştım.

Oysa konser bu akşam saat 20.00’de TRT 2’de verilecek. Özür dilerim.

MİLLİYET SANAT’TA EVİN SANAT GALERİSİ

MİLLİYET Sanat dergisinin mart sayısının ilk yazısı Cem Erciyes’in. Evin Sanat Galerisi’nin 25’inci yılı üzerine bir yazı: ‘Figür resmin çeyrek asırlık yuvası: Evin Sanat’.

“Evin Sanat Galerisi bu ay açılacak yeni sergisiyle 25. yılını kutluyor.

Çeyrek asırlık dönem içinde Türk resminin önemli pek çok ressamını temsil eden, onları izleyiciyle buluşturan, yeni sanatçı, izleyici ve koleksiyoncu kuşaklarının oluşmasına katkıda bulunan özel bir galeridir.”

Haberin Devamı

Galerinin kreatif direktörlüğünü üstlenen Osman Nuru İyem, işi için bakın ne diyor: “Annemden öğrendiğim en önemli şey şu: Bu işler sadece para kazanma gayesi ile yapılmaz.”

Gizem Çetimen, ‘Kadınların gücü adına!’ başlıklı yazıda kimlerin düşüncelerini yansıtıyor:

Esmahan Aykol

Elçin Poyrazlar

Müge İplikçi

Altay Öktem

Aslı Tohumcu

Işın Beril Tetik

Emrah Polat

Barış Müstecaplıoğlu, yeni romanı ‘Ahtapotun Rüyası’ kitabıyla ilgili Gizem Çetimen’in sorularını yanıtlıyor.

Yazarın Tüm Yazıları