Eto’o değil İngiltere bitmiş

ÖNCELİKLE benim gibi futbolla ilgilenmeyen bir insanın, futboldan ilham alan bir başlık kullanmasının sebebini izah etmem gerekir ki, yazıya devam edebileyim...

Haberin Devamı

Eto’o ile ilgili detayı bana futbolu bilen, Türkiye liglerini ve dünya futbolunu takip eden bir arkadaşım anlattı. Her transfer sezonunda Türk spor medyası Eto’o’nun bir Türk kulübüyle anlaştığını iddia ederek ‘Eto’o bitmiş’ manşetini atıyorlarmış. Bu transferin hiçbir zaman olmadığını ben bile biliyorum. Ancak bilmediğim bir şey var ki, o da form düşüklüğü yaşadığı vakitlerde aynı başlığın yeniden kullanıldığı. İnternette bana izlettikleri videonun haricinde, Eto’o bitmiş klişesi, sporcunun eski parlak günlerinden uzak olduğunu da ima ediyor haliyle...
Doğrusu benim İngiltere’de düştüğüm durumu, yaşadığım hayal kırıklıklarımı bundan iyi anlatacak satırlar üretemediğim için, buna yer verdim.
İngiltere’ye yaptığım her ziyarette, mecburen bir mukayese duygusuna girer ve Londra’da CD, DVD, LP satılan görkemli müzik mağazalarını, kitabevlerini her gittiğimde övgüyle anlatırdım. Sözünü ettiğim mukayese yüzünden hayıflanır, bir bestecinin beş icrasından seçme zorluğu yaşardım, dünya müziklerinin çeşitliliği karşısında ses belleğimde titreşimler oluşurdu.
Ancak son ziyaretimde gördüm ki, iki görkemli müzik mağazasının da yerinde yeller esiyor. Elbette birçok dinleyici internetten indirdiği için, mağazaların başına gelecek budur.
Takip ettiğim ünlü klasik müzik dergileri bile download listeleri veriyor... Durum bu hale gelmişken, yaşananlara katlanmak mı gerekir?
Ancak uzman (specialist) bir dükkân bulduk. Küçük bir mağaza, ama CD listesi oldukça zengindi. Sahibine baktığınızda, bu adam böyle bir dükkân işletir diyebilirsiniz. O küçücük yerde sürekli klasik müzik çalıyor, alt katta da LP’ler var. Aradıklarımı orada buldum. İki rehberim Tülay Kalyon ile Burak Baytu olmasaydı, bu uzman müzik mağazasını bulamazdım.

* * *

Haberin Devamı


GİTTİĞİM ülkelerde kırtasiyenin yanı sıra, bir de papyon almak isterim.
Ne yazık ki çok tanınmış bir kravat/papyon zinciri de dükkânlarını kapatmış.
Oysa güzel, şık, göz alıcı papyonları her zaman bulmak mümkündü.
Diyeceksiniz ki, insanların çoğu kravat bile takmıyor, nerede papyon taksınlar.
Kravat ya da papyon, hem kıyafeti tamamlıyor hem de takana bir ciddiyet veriyor. Zaman zaman çok yakın bir arkadaşım, beni sarakaya alır: “Bir gün gelecek dolmakalem sorduğunda, bize bir örnek gösterir misiniz diyecekler,” diyor. Benim eski kafalı olduğumu iddia ederek. Çok şükür ki durum şimdilik bu boyutta değil. Ancak İngiltere’de bile papyoncuların kapandığını gördükten sonra, en azından papyon için, acaba cebimde bir fotoğrafını taşısam mı diye düşünmüyor değilim.
Gelenekleriyle iftihar eden, bu miraslarına bağlılıklarıyla bilinen İngiltere’de bile kitap mağazaları, müzik mağazaları kepenk indiriyorken, Türkiye’nin kültür başkenti İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde kitapçıların kapanmasına şaşırmamak gerekiyor. Eskiden İstiklal Caddesi üzerinde ne kitapçılar vardı: Hachette, French American, Sander ve niceleri... Bize bunlar bile yetmeyip daha fazlasını isterken, son yıllarda yaşayanlar da art arda kapandılar!


* * *

Haberin Devamı


BİFO KONSERİNDEN sonra, Osman Ulagay, yeni Foyle Kitapçısı’nı görmemi tavsiye etti. Ona teşekkür borçluyum, beş katlı kitabevi, hiç kuşkusuz bir okuma cenneti. Dört kat kitap, nota ve beşinci kat da kafe. Alıp kitabınızı okuyabilirsiniz. Virginia Woolf’un fotoğraflarından, kişisel eşyalarından oluşan bir sergi açılmış, bunun doğrultusunda kitaplarının yeni baskıları, hakkında incelemeler dikkatimi çekecek sayıdaydı.


* * *


SANIRIM önemli olan şu: Azınlıkta kalanların kültürel hakları, zevkleri de gözetilmeli.

Yazarın Tüm Yazıları