Beyazperdeden yansıyan yoksulluk

BU yıl 6’ncısı gerçekleştirilen Suç ve Ceza Film Festivali, 29 Eylül akşamı saat 19.00’da Cemal Reşit Rey’de yapılacak açılış töreni ile başlayacak.

Haberin Devamı


Açılış konuşmasını İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Âdem Sözüer yapacak.

 

Konuşmanın ardından onur ödülleri verilecek.


Gecenin sunucuları Pınar Altuğ ve Yekta Kopan.

 

6 Ekim tarihine kadar devam edecek festivalin açılış filmi; Rosa Anne.

 

Festivale karar verildiği zaman yapılan tartışmada aşağıdaki sorunun yanıtı arandı:

 

“Hangi konunun hem filmlerle hem de akademik boyutuyla ele alınması uygun olur?”

 

Her yıl bir temanın belirlenmesine de böyle karar verildi.

 

Haberin Devamı

Birinci yılın konusu: “Darbeler ve Geçmişle Yüzleşme”

 

İkinci yılın konusu: “Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılık”

 

Üçüncü yılın konusu: “Çocuk Adaleti”

 

Dördüncü yılın konusu: “Göç”

 

Beşinci yılın konusu: “Ayrımcılık”

 

Altıncı yılın konusu: “Yoksulluk” olarak belirlendi.

 

Her yıl bir uzun metrajlı filme, bir de kısa filme Altın Terazi Ödülü veriliyor.

 

Bu yıl Sinema Onur Ödülü, İranlı yönetmen Rakhshan Banietemad’a verilecek.

 

Rakhshan Banietemad’a ödül verilmesinin gerekçisi; yoksulluk konulu ve bir çok festivalde ödül alan filmleriyle tüm dünyanın ilgisini konuya çekmesi ve ayrıca özellikle yoksul ülkelerde gençleri sinema alanında eğitmek üzere yaptığı çalışmalar olarak gösteriliyor.

 

Akademik Onur Ödülü ise Prof. Dr. Fikret Şenses’e sunulacak.

 

Haberin Devamı

Onun gerekçesi ise, yaptığı bilimsel çalışmalar ve araştırma sonuçlarının uygulanması için gösterdiği çabalar.

 

* * * 

 

FİLM Festivali ve Akademik Program Koordinatörü Prof. Dr. Bengi Semerci, festivalin sinema sanatına ve topluma etkilerini şöyle özetliyor: “Festival her yıl dünyadaki sorunların beyaz perdedeki yansımaları ışığında program hazırlamayı ve çözüm aramayı sürdürüyor. Çünkü sinemanın toplumun bir aynası olduğuna inanıyoruz. Her ne kadar sinema için hayal dünyası dense de, yaşamda ne varsa sinemaya o yansıyor. İçinde bir miktar hayal gücü tabii ki var ama zaten adalet için, gerçeğe ulaşmak için de bir miktar hayal gücü gerekiyor. Tartışmaların filmlerle yapılması fikri yine kısıtlı bir çevreye ulaşmak demekti. Oysa bir film festivali demek topluma ulaşmak demekti. Bunu yaparken filmleri özenli seçmek, sadece temayı değil, filmlerin sanatsal değerlerini de dikkate almak önemsediğimiz ilkelerin başında geliyor. Akademik bir programla, değerli ve özenli seçilmiş sanatı bir araya getirmek ve etkileşimlerini sağlamak her iki değerin bakış açısını genişletiyor. Bunu geçtiğimiz 5 yıl içinde yakından izledik. Önemli toplumsal konuların teorisyenleri ve uygulayıcılarının iş birliği ve hepsinin tüm toplumla paylaşılma çabası işe yarıyor. Öğrencilerin bakış açılarını değiştiriyor. Katılan sinema çalışanlarına farklı boyutlar getiriyor. Hem akademik hem de sinema katılımının değişik ülke ve kültürlerden olması bu katkıyı arttırıyor. Ayrıca festival nedeni ile yazılı ve görsel basında konu tartışmaya açılmış oluyor. Bu işbirliği sinemayı sadece bir eğlence olarak algılanmaktan başka bir boyuta taşıyor. Daha çok kişinin katılımı, daha çok filmin çekilirken ne tür etkileri olduğunun düşünülmesi, sinemayı ve akademiyi tüm toplumun paylaştığı süreçler haline getirme çabasının bir parçası olabilmek festivalin amaçlarından. Festivalin mottosu olan ‘Herkes İçin Adalet’ sanatı da kapsıyor.”

 

* * * 

 

Haberin Devamı

HİÇ kuşkusuz bu festival güncel konulara hukukun ışığını yansıtacak.

Yazarın Tüm Yazıları