‘Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu’

Turan Akıncı’nın ‘Beyoğlu - Yapılar, Mekânlar, İnsanlar (1831 - 1923)’ kitabını okurken tarihi süreç içinde birçok yer ve mekân anı yumağımda canlandı.

Haberin Devamı

Beyoğlu hakkında okuduğum her kitap bana Salâh Birsel’in başlıkta kullandığım kitabının adını çağrıştırıyor.
Turan Akıncı’nın ‘Beyoğlu - Yapılar, Mekânlar, İnsanlar (1831 - 1923)’ kitabını okurken tarihi süreç içinde birçok yer ve mekân, anı yumağımda canlandı. Çocukluğumdan bugüne, kozmopolit Beyoğlu’nu yaşadığım, sevdiğim için olumsuz değişimleri kabullenemiyorum, hatta yadırgıyorum. Her yer gibi Beyoğlu da değişecekti ama böyle bir değişimi rüyada görsem, kâbus diye yatağımdan fırlardım. Akıncı’nın yazdığı mekânların birçoğuna ben de yetiştim, oralarda yemek yedim, pastanelerinde oturdum.
Elbet Beyoğlu tarihinin birçok sayfasını yabancılar oluşturdu. Orada yaşayanlar da bu havayı teneffüs ederlerdi. İstiklal Caddesi, bir tenezzüh yeriydi; kitapçılarıyla, sinemalarıyla, pastaneleriyle, mefruşat dükkânlarıyla, Çiçek Pazarı’yla...
Her kitabın bence bir okuma yöntemi vardır. Akıncı’nın kitabı için bir okuma önerisinde bulunacağım. Beyoğlu’nun Cumhuriyet’e kadar olan tarihini bu kitaptan çıkarmaya çabalayın. Çünkü her şeyi belirleyen yaşama biçiminin gizlerini bu kitapta bulacaksınız.
Batı etkisinde İstanbul’u öğrenmek, Batı etkisinde Türkiye’yi öğrenmekle eşanlamlıdır. Şimdi buradaki mekânları, sokakları gezerek bir tarih turizmi yaratabilirsiniz kendiniz için. Geniş anlamda bir İstanbul rehberi de sayabilirsiniz. Ben kendi yaşamıma tarih düştüm bazı sayfalarda. Bireysel bir tarih değil bu, o zaman birlikte olduğum dostlarım, arkadaşlarım, yiyecek aldığım yerler, kitaplar, buluştuğum dostlar, tanıştığım yeni çehrelerle sohbetler. Dünün mekânları bugün nasıl? Onları düşünmek de geriye doğrudan yapılan bir yolculuk. Kitabın anabaşlıklarını okuduğunuzda, sanırım özellikle İstanbul’da yaşayan geniş bir kitle bu kitabı okuma gereği duyacaktır.
Sefaret Sarayları: Ayaspaşa, İnönü Caddesi’ndeki Alman Sefaret Sarayı’nda birçok etkinliğe katıldım. Uzun süre Ayaspaşa’daki Sarayarkası Sokağı’ndaki çalışma odam sarayın bahçesine bakardı.
Pasajlar: Elhamra Pasajı’nda birçok operet seyrettim. Çiçek Pasajı hâlâ yaşıyor, Hazzopulo Pasajı da öyle. Karlman Pasajı’na da yetiştim.
Oteller: Eski Park Otel’in balkonunda akşamüstleri dostlarımla buluşurdum. Celâl Sılay’ı unutmayalım. Kanepesi, kekikli zeytini meşhurdu. Tokatlıyan Oteli’nin adı yanlış anımsamıyorsam Konak olmuştu, arka bölümündeki çaylara giderdim.
Yeme - İçme Mekânları: Lebon Pastanesi, Baylan Pastanesi. Bizim kuşağın toplandığı pastane... Eftelofos Kahvesi’nden kaç kişi Taksim Meydanı’na bakmıştır.
Opera ve Tiyatrolar: Dram ve Komedi Tiyatrosu... Ses Opereti...
Sinemalar: İstiklal Caddesi’nde köşedeki Letoile - Yıldız Sineması... Majik Sineması’nı hatırlamıyorum ama bir kantosu vardı: “Majik Sineması’nda görmüşler seni.”
Saray’da hem filmler seyrederdik hem konserler dinlerdik.
Dünden bugüne İstanbul’un bilinmesi gereken tarihini öğrenmek isteyenler için başucu kitabı.

Haberin Devamı

‘Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu’

Yazarın Tüm Yazıları