Hangi Pranga?...

İTİRAF ediyorum: Lise bitene dek tarih derslerini hep ‘angarya’ gördüm. Zorunlu inkılap tarihi dersine üniversitede de ısınamadım. Varsa yoksa fizik, kimya, biyoloji, matematik...

Haberin Devamı

Ancak üniversite yıllarında, içinde bulunduğum siyasi ortamlarda yapılan atıflar, alıntılar sayesinde popüler tarih takipçisi oldum. İyi notlar almak için değil, öğrenmek için tarih okumak başka bir keyif.

Aynı olayı farklı pencerelerden görmek, onlar üzerinden aklının ve vicdanının kabul edeceği bir gerçeğe ulaşmaya çalışmak zevk aldığım uğraşlardan biridir. ‘Ermeni meselesi’ni hem Yusuf Halaçoğlu ve Mehmet Perinçek’ten hem Taner Akçam’dan okumak gibi...

Fazla uzatmadan, niye böyle bir giriş yaptığıma geçeyim.

İkinci itirafım: Genelde Ankara haberlerini atlamam ama AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun 21 Ocak’ta Anayasa teklifi TBMM’de kabul edildiğinde söylediklerini atlamışım. Ta ki Taşkesenlioğlu’nun sözlerinin çarpıtıldığını söylediği bir haberi okuyuncaya dek.

Haberin Devamı

Haberde Taşkesenlioğlu birilerine “Meclis’te yeterli desteği bulamayan demokrasi karşıtı zihniyetler, yeni anayasaya ilişkin karalama kampanyası başlattı” sözleriyle tepki gösteriyordu. Merak ettim, “Ne demiş, nasıl çarpıtılmış”...

Videosunu buldum ve dinledim. Aynen şöyle demiş:

“(Türkiye) İstiklaline, istikbaline, istikrarına vurulan zincirlerden referandum sonucunda kurtulmuş olacaktır. 100 yıldan fazladır bu topraklarda vurulan prangaları kurtarmaya Rabbil âlemin bizi nasiplendirdi.”

Bu sözleri dinleyince aklıma ilk gelen, Ocak 2015’te AK Parti Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu’nun “... 600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” mesajı oldu. 90 yıl geriye sardığımızda Babuşçu’nun ‘reklam arasını’ Cumhuriyet’in kuruluşunda başlattığını görmüştük. AK Parti de bunu görmüş olacak ki Babuşçu bir daha aday olamadı.

TBMM’de Anayasa teklifinin görüşüldüğü tarih 2016 sonu ve 2017 başıydı. 100 yıl geriye bakıp Taşkesenlioğlu’nun hangi prangaları kastettiğini anlamaya çalıştım:

16 Mayıs 1916: Rusya’nın onayıyla İngiliz ve Fransızlar Sykes-Picot Anlaşması’nı imzalanmış, Osmanlı’nın mirası cetvelle pay edilmiş. Anadolu’nun doğusu ve güneydoğusu Ruslara ve Fransızlara verilmiş.

27 Haziran 1916: Hicaz bağımsızlığını ilan edip Osmanlı’dan ayrılmış.

Haberin Devamı

3-5 Ağustos 1916: Romina kasabasındaki savaşta İngilizler Osmanlı’ya saldırmış ve Osmanlı’nın Süveyş Kanalı’nı bırakıp Gazze’ye kadar çekileceği bir dönem başlamış.

7 Eylül 1916: İngiliz uçakları Haydarpaşa Garı’nı bombalamış.

11 Aralık 1916: Atatürk’ün okuduğu şehir olan Manastır, İtilaf Devletleri’nin eline geçmiş.

11 Mart 1917: İngilizler Bağdat’ı ele geçirmiş.

18 Nisan 1917: İngilizlerin desteklediği Araplar Mekke’yi almış.

2 Temmuz 1917: Yunanistan Krallığı Osmanlı’ya savaş ilan etmiş.

6 Temmuz 1917: Lawrence liderliğindeki Araplar Akabe’yi Osmanlı’dan almış.

9 Aralık 1917: Kudüs Osmanlı’nın elinden çıkmış.

Bu liste böyle uzayıp gider.

Taşkesenlioğlu, 100 yıl önceki bu çöküş günlerini kastediyorsa; bize sadece ‘başkanlığa geçilince buraları geri alıp eski sınırlarımızı canlandırmak istediğini’ düşünmek ve kendisinin bu büyük hayaline saygı duymak düşer.

Haberin Devamı

Prangadan kastı, çöküşün ardından Rusların Kars, Erzurum, Bitlis, Muş, Van ve Hakkâri’ye; Fransızların Maraş, Urfa ve Hatay’a; İtalyanların Antalya’dan İzmir’e kadar bütün Akdeniz’e; daha sonra Yunanistan’ın İzmir’e taktığı prangaları çıkaran yiğitlerin kurduğu Cumhuriyet ise yazık, çok yazık!

Yazarın Tüm Yazıları