Yerel seçimler çekişmeli geçecek

Referandumda Ege’nin sonuçları 2019 yerel seçimleri için de bir ipucu taşıyor.

Haberin Devamı

Balıkesir ve Uşak’ta bir önceki seçimin galibi MHP’ydi.

Şimdi bu başkanlıklar AK Parti’ye geçmiş durumda...
Manisa’da ise MHP’li Cengiz Ergün başkanlığı iki dönemdir sürdürüyor.
16 Nisan’da Ege’nin tamamı hayır dedi.
Denizli’de uzun süredir AK Partili başkanlar görevde; burada da hayır bloğunun önde olduğu görülüyor.
İki yılda Türkiye’de çok şey değişir elbette...
Siyaset için bu uzun bir süre sayılabilir.
Ancak taban hareketleri bugünden yarına değişmiyor.
Aslında Türk seçmeni tercihini kolay kolay değiştirmiyor.
O yüzden 2019’da sürpriz sonuçlar çıkabileceği şimdiden görülüyor.
Partiler bu sonuçları analiz edip değerlendirecektir.
Nerelerde eksikleri olduğunu ortaya çıkarıp yola öyle devam edeceklerdir.
Belki de en büyük özeleştiriyi MHP örgütleri yapacaktır.
Çünkü oranlar gösteriyor ki; Ege’de MHP tabanın yarısından fazlası hayır tercihini kullanmıştır.
İzmir’de büyükşehir seçimlerinde bu taban kayması zaten biliniyordu.
Bu hareketlilik referandumda Ege’ye yayılmış gözüküyor.
Balıkesir, Denizli ve Uşak’ta da AK Parti oylarında küçük bir düşüş gözleniyor.
Öyle anlaşılıyor ki; yerel seçimler 2019’da epey çekişmeli geçecek.


İzmir özeline gelince

Referandum sonuçlarında en fazla merak edilen kentlerin başında İzmir geliyordu. Başbakan Binali Yıldırım gerçekten de İzmir’de çok çalıştı. Defalarca İzmir’e geldi, özellikle son hafta neredeyse kamp kurdu, semt semt dolaştı.
Sonucun Yıldırım’ı memnun ettiğini zannetmiyorum.
Çıkan tablo 7 Haziran seçimlerine benzer bir tabloyu gösteriyor.
AK Parti yüzde 26’da, MHP 13’lerde kalmıştı.
MHP tabanının yarısının ya sandığa gitmediği ya da tercihini hayırdan yana kullandığı söyleniyor.
Ben Başbakan Yıldırım’ın ve kurmay ekibinin İzmir özelinde yeniden bir çalışma yapacağını düşünüyorum.


Siyasetin dili sert

Meydanlardaki dilin sert olmasını anlıyorum.
Bir buçuk yılda dört seçim, bir referandum yapınca siyasetin tansiyonunu düşürmek mümkün olmadı.
Ama siyasetçiler şunu çok iyi biliyor.
Üslup, kullanılan ton yumuşamadıkça toplumun gerginliği de düşmeyecek.
Bunu fark etmek için illa da sosyolog, psikolog olmaya gerek yok.
Günlük hayatınızın herhangi bir bölümünde etrafınıza bakın, yaşadıklarınızı düşünün, anlatılanları dinleyin, okuduklarınıza bir bakın, gözlemlerinizi gözden geçirin.
Sürekli bir hesaplaşma, haddini bildirme, intikam alma hali gözlemlemiyor musunuz?
İnsanların hoşgörüsünde bir azalma hissetmiyor musunuz?
Şahsen ben bunları görüyorum.
Hemen parlayan, hemen bağıran çağıran, hemen nutuk atan, hemen tepki veren insanların sayısı artmadı mı?
Hep söylüyorum.
Hayatta siyasetten başka şeyler de var.
Bir şey daha söylüyorum.
Hepimizin biraz sakinliğe, dinginliğe ihtiyacı var.
O yüzden taraf değil objektif, acıtan değil yumuşatan, yerin dibine sokan değil alkışlayan, takdir eden bir üslup özlüyorum.
Zor değil...
Ama yapmamız lazım.


Avrupa da sıkıntılı

Bir olumsuz şey; bütün dünyada seçimlerin olması.
Bu hafta sonu Fransa’da başkanlık seçimleri yapılacak.
Haziran’da İngiltere sandık başına gidecek gibi gözüküyor.
Almanya sonbaharda seçim yapacak.
Ve birçok Avrupa ülkesi kendi gerçeklerini sorguluyor.
Böyle bir ortamda ve ruh halinde dünya...
Ve ne yazık ki; Avrupalı siyasetçilerin de kullandığı dilin geçmişle alakası yok.
Sadece bu yıl değil; birkaç yıl zor geçecek.

Yazarın Tüm Yazıları