Yapmayın, kıymayın Bozcaada’ya da

Haberin Devamı

Yurtdışına çıktığımda tek birşeyi kıskanıyorum.
O da mimari...
Kentlerin kimliği, düzeni, korunmuş olması; bir estetik kaygının her detayda fark edilmesi beni çok etkiliyor.
Şehirlerin giydirilmesine, evdeki özenin sokaklara taşınmasına ve herkesin buna saygı göstermesine, korumasına, geliştirmesine, özendirici olmasına bayılıyorum.
Ve her seferinde aynı şeyi soruyorum.
Bizde niye böyle; neden kentlerimiz bir yağma görüntüsünden kurtulamıyor?
Neden estetik kaygılar bu kadar öne çıkmıyor?
Neden kulağa hoş gelen “kentsel dönüşüm” sözünü bile doğru düzgün yapamıyoruz?
Niye herkes kendi zevkine göre bir bina yapıyor da; kentin estetik anayasasını yazmıyoruz?
Eminim çoğunuz; benim gibi düşünüyorsunuz.
İstanbul zaten çoktan kaybedilmiş durumda. Ankara öyle, “Güzel İzmir” sözü çoktan şarkılarda, şiirlerde kalmış gibi gözüküyor.
Büyük şehirlerimizin yarısı kaçak, ruhsatsız binalarla dolu; nefes alacak küçük bir alan bile bırakmıyoruz, Türkiye’nin en değerli ve denize sıfır olan yerleri bile “Çin seddi” gibi inşa edilmiş durumda.

Haberin Devamı


***


İzmir’in Kordon’unu beğeniyor musunuz; bence şu “kentsel dönüşüm” eş zamanlı buralara da girse...
İzmir’in imbatını İzmirliler, İstanbul’un lodosunu İstanbullular hissetmiyor bile...
Kurallar olmayınca, her kentin kendine özgü yapıları olmayınca, şehrin anayasası olmayınca herkes kafasına göre boyalar kullanıyor, yeşili seven yeşil, maviyi seven mavi, mor bile kullanan var.
İtiraz eden yok ki, “Kentin siluetini bozuyorsun” diyen olmamış ki...
Bir şeyi yaparken, diğerini bozuyoruz.
İnşaat yapmaya doymuyoruz.
AVM’yi büyük yatırım, gökdelen yaparak da büyüyeceğimizi, gelişeceğimizi zannediyoruz.
Oysa gerçekler hiç de öyle değil.
“Gelişmişlik parametreleri” dünyada farklı, bizim listemiz ise çok farklı...
Böyle olunca da; kimliğini koruyan, bir kimlik ortaya koyan çok az yer bize kalıyor.
Alaçatı’nın bu kadar çok konuşulmasının nedeni de belki bu...
Yeniyi yaparken bile eskinin korunması, yenisinin de aslına uygun yapılması ve son dönemde eleştirilse de Alaçatı’nın Türkiye’de örnek bir model yaratmış olması...

Haberin Devamı


***


Şimdi Bozcaada’yı “Betonada” yapmak istiyorlar. “Hiçbir şey yapılmasın” elbette demiyorum. Ama ruhunu kaybetmesin, Bozcaada’da insanların huzur bulduğu o sokaklar bozulmasın istiyorum.
Gökçeada’ya gidin bakın. Gelişiyor ama insanların arzu ettiği gibi değil, adanın dokusuna uygun olarak değil.
Hatırlayın; Kuşadası’nın yıllar önceki halini, Bodrum’un o sakin koylarını, Marmaris’te yeşille denizin buluşmasını...
Geriye ne kaldı?
Size söyleyeyim; anılar, fotoğraflar...
Yapmayın, kıymayın Bozcaada’ya da...

Yazarın Tüm Yazıları