Üçüncü seçim mi?

DAHA 1 Kasım olmadan, sonuçları görmeden, “Aynı sonuçlar çıkarsa üçüncü seçim konuşulmaya başlanır” deniliyor.

Haberin Devamı

Bakın ben size sokağın ruh halinden bahsedeyim.

Bilin ki, kimsenin keyfi yok...
Hele Ankara’da yaşanan son terör saldırısı moralleri iyice bozdu.
Bilin ki...
Her şehit cenazesinde sadece yakınları değil, bütün Türkiye ağlıyor.
Bilin ki...
Esnaf sıkıntıda, çiftçi sıkıntıda, büyük sanayici de beklemede, o da sıkıntıda...
Bilin ki...
Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Açan da, “Bir seçim geçsin bakalım” diyor. Yani bir şey söylemiyor.
Bilin ki...
Meydanların, caddelerin heyecanı yok. Sanki seçim değil de, 3 günlük yas söz birliği edermiş gibi devam ediyor. Ülke matemini sessizce ve kendine göre yapıyor.
O yüzden...
Üçüncü seçimden filan bahsetmeyin.
Çünkü Türkiye 1.5 yıldır sandıktan sandığa koşuyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bitti, yerel seçim yapıldı, sonra genel, sonra bir de erken seçim...
Vatandaşın siyasetten nasıl uzaklaştığını, nasıl soğuduğunu anlatmama gerek yok.
Seçim sonuçları aynı çıkarsa, beklenti güçlü bir koalisyon hükümetini işaret ediyor.
Yok, “İlla da deneyelim” denirse, inanın 1999 ve 2002 seçimlerini hatırlatırım.
Nasıl 2002 bir siyasi konsolidasyon ise yeni bir seçim de benzer bir sonucu çıkarabilir.
Özetle...
Vatandaşımız sıkıldı ve yoruldu.
Yeni bir seçim değil, geleceği konuşmak istiyor.

Haberin Devamı


Gençlere bir çağrı

SITKI Şükürer’in yazı günü pazar...
Pazarı bekleyemedi, bugünlük köşeme misafir oldu.
Şükürer iyi bir sivil toplumcudur.
Görev aldığı oda ve dernekte farklı çıkışlarıyla tanındı.
Cesur, bildiğini söyleyen ve farkındalık yaratan projelerle öne çıktı.
Ege Sanayicilerileri ve İşadamları ile Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanlığı dönemlerinde yaptığı konuşmaları özellikle alıp yeniden okumanızı tavsiye ederim.
Çünkü bu yorumların içinde hem Türkiye’yle ilgili durum tespitleri, hem de somut çözüm önerileri var.
Bugün yine öyle bir çağrısı var.
Yine bir tespit ve yine bir öneriyle... Sıtkı Şükürer’den...

***

“Suriyeli göçmenler tam bir sosyal facia.
Milyonlarca insandan söz ediyoruz.
Bugünden yarına ülkelerine dönecekler diye bir durum yok.
Onlar öyle muhtaçken, kış gelirken bir arada yaşayacağız.
Sorunun çözümünü sadece devlete yıkamayız.
İşte sivil toplum böylesi anlar için vardır ve anlamını hissettirir.
Bu kent de hemen her insani konuya duyarlı meslek örgütleri, odalar, dernekler, SİAD’lar var, biliyoruz.
Bazı konular tamam ama bu konuda sadece bildiri ile vicdan temizlemek mümkün değildir.
Her seviyeden sivil toplum kuruluşları somut bir şeyler yapabilmek için kollarını sıvamalı.
Böylesi anlarda en engin gönüllü olanlar, verici davranmaktan kaçınmayanlar gençlerdir.
Gençliği temsil eden derneklere sesleniyorum.
İlk ateşi sizler yakın.
EGİAD mesela, 600 civarında genç iş insanını bünyesinde barındırıyor.
Sorumluları uyarmak, göreve çağırmak yerine direksiyona siz geçin, liderlik yapın, fedakarlık planlayın, dalga dalga büyüyecek yardımları organize edin.
Mesela şu anda kullanmadığınız yazlıklarınızı açın onlara.
Basit el becerileri geliştirebilecekleri kurslar açın.
Türkçe öğrenmeleri için yine düzenler oluşturun.
Yasal zemini oluşturulma kaydıyla, geçici, basit istihdamlar için işyerinizde, evinizde, bahçenizde de olanak oluşturmaya çalışın.
Acil ihtiyaçlar için, kendi ellerinizi de cebinize atarak yardım kampanyaları düzenleyin.
Önce Türkiye’ye sonra, tüm dünyaya örnek olun.
İzmirlilik vasfı, gençlik enerjisi bu işe yeter de artar bile...”

Yazarın Tüm Yazıları