Sünger şehirler geliyor

PANDEMİ sonrasında kavramlar değişti, elbette gündem de...

Haberin Devamı

Örneğin iklim krizini daha çok konuşur olduk.
Euronews’te okudum.
Maeve Campell yazmış.
Çin’de yeni bir şehir konsepti konuşuluyor.
Adını sünger şehirler koymuşlar.
Nijerya’daki sellerde 600’den fazla kişi öldü. 2 bin kişinin hayatını kaybettiği Pakistan’ın üçte biri sular altında kaldı. Avrupa’nın kuraklık rakamları son 500 yılın en kötüsü olduğunu gösteriyor.
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Çin’de su tükeniyor. Doğal kaynakların sınırlara yaklaştığı söyleniyor.
Sorunlardan biri de, suyun yüzde 80’inin Güney Çin’de yoğunlaşmış olması...
“Sünger şehirler” fikri de böyle ortaya atılmış.
Çinliler sünger şehri şöyle tanımlıyor; Suyu kaynağında tutmak, su akışını yavaşlatmak ve süreç boyunca temizlemek için araziyi kullanan doğa temelli bir çözüm üretmek...
Kentsel alanlardaki yağmur suyunu, zemini su geçirmez hale getirerek tutuyorlar.
Yol ve kaldırımlar ıslah ediliyor; ağaç dikiliyor ve akıllı binalar yapılıyor. Çatıların daha fazla su emmesi için çimle kaplanıyor ve binaların ısıyı emmesi yerine daha fazla yansıtması için açık renklerle boyanıyor.
Sünger şehirler merkezleri sellerden de uzak tutuyor.
Bu yeni eko şehirler su döngüsünü şehir planlamasına dahil etmek için bir strateji oluşturuyor.
Sünger şehir konseptini Profesör Kongjian Yu önermiş.
Yu, ekolojik bir şehir plancısı ve peyzaj mimarı... zamanda Pekin Üniversitesi’nde peyzaj mimarlığı profesörü ve Pekin’deki planlama ve tasarım ofisi Turenscape’in kurucusu.
Yu şöyle diyor; “Beton, çelik, borular ve pompalardan oluşan gri altyapı, acil bireysel sorunları çözmek için gerekli olabilse de, çok büyük miktarlarda beton ve enerji tüketir, dayanıklılıktan yoksundur ve genellikle daha yüksek bir felaket riski biriktirir. İnsan ve doğa arasındaki bağlantıyı koparır.”
İnovasyon, sürdürülebilirlik sadece kullandığımız ürünlerde değil artık yaşadığımız şehirler için de geçerli...
Bence sünger şehir modelini biz de geliştirerek uygulamalıyız.
Bizim için de iklim krizi artık önemli bir sorun...

Haberin Devamı


EYT bekleyene de
işverene de
zaman lazım galiba

Haberin Devamı

EYT konusunu geçen gün yazdım.
En baştan söyleyeyim.
Uzun zamandır EYT bekleyenleri çok iyi anlıyor ve hak veriyorum.
Muhalefet uzun zamandır bu konuyu gündemde tutuyordu; hükümet de seyirci kalmadı.
Ve çalışmaların sonuna gelindiğini açıkladı. Böyle olunca herkes bir hazırlığın içine girdi. Etrafımda da çok insan açıklanacak ayrıntıları bekliyor.
Planlar şimdiden yapılmış gözüküyor.
Ancak işverenin de emekliye ayrılacak bu kadrolar için bazı endişeleri var.
Geçen gün bu konuya dikkat çeken Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar’ın görüşlerini köşeme taşıdım.
Tabii onlarca eleştiri mesajı da aldım.
Bir gazeteci olarak hem EYT bekleyenlerin, hem de işverenin görüşlerine yer vermem gayet normal...
Bazıları da “İş ilanlarında yaş sınırı getiren, 35 yaşından daha büyük insan çalıştırmak istemeyen işveren şimdi düşünsün” diye mesaj atmış.
Aslında bütün bu mesajlar ortak bazı konulara dikkat çekiyor.
Şunu kabul edelim.
50’li yaşlar bir insanın en verimli dönemleri ve bence bu deneyimden herkes yararlanmalı.
Başta çalıştıkları kurumlar olmak üzere...
Belki işverenler de bu duruşlarını yeniden gözden geçirirler ve çalışanlarla yeniden masaya otururlar.
Ve bir şey daha;
Gençlere de kendilerini ispat etmek için yeni bir kariyer planlama dönemi başlıyor olabilir.
Ama bütün bunları deneyimlemek, anlamak için zamana ihtiyaç var.
Bence hem EYT bekleyenler için, hem de işverenler için...

Haberin Devamı


Ege’nin kıyıları hala çok güzel

İTİRAF edeyim.
Eylül, ekim, hatta kasım için kendime göre planlar yaptım.
En azından bu üç ay içinde birkaç gün uzaklaşıp kendimle kalmayı planlıyordum.
Yapamadım...
Pandemi birçok etkinliğin, organizasyonun ertelenmesine neden oldu.
Ve şirketler, kurumlar söyleyeceklerini anlatma ihtiyacı duydular.
Ve her gün birden fazla etkinliğe katılarak kasım ortasına geldik.
Yılın bitmesine bir buçuk ay var.
Kaçtım, kaçtım.
Sonra zaten seçimler geliyor.
Trafik daha da artar, eve gidecek zaman bile bulamayız.
Benim gibi işi olanlar için hatırlatayım dedim.
Ege’nin kıyıları hala çok güzel...


Heyecansız turnuva

DÜNYA Kupası Katar’da başlıyor. Türkiye olmayınca içimde bir heyecan da yok. Ama vakit buldukça maçları seyredeceğim. Favorim yok... Turnuvaların takımları belli... Almanya, Fransa, Portekiz, Arjantin, Brezilya... Bari sürpriz takımlar çıksa bizim için de bu turnuva biraz heyecanlı olsa...

Yazarın Tüm Yazıları