SİT’i öğrendik ÇED’i de öğreneceğiz

Sonuçta bu bir teknik konu...
Ama gelin görün; geçmişte o kadar çok tartıştık ve konuştuk ki, her birimiz neredeyse “SİT uzmanı” olduk.
“SİT alanı neresidir, Ege’nin hangi bölgeleri SİT içindedir?” diye aklınıza bir şey takılırsa, sorun cevaplarını söyleyelim.
Şimdi de ÇED uzmanı olacağız.
ÇED de teknik bir konu; hem de ne teknik...
SİT’ten daha karmaşık ve hiç aklınıza gelmeyen bir detay ÇED sürecini tam tersine çevirebiliyor.
Ama bizde bu azim oldukça, projelerin yavaşlığı böyle devam ettikçe inanın onu da çözeriz.
Bir, iki seneye kalmaz “ÇED uzmanı” da oluruz.
İşin şakası bir yana; bir İzmirli, bir vatandaş olarak bu meselelerin çözüme kavuşup kent gündeminden çıkmasını istiyorum.
Geçen hafta bana göre olumlu bir şey oldu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bir zirve çağrısı yaptı.
Kocaoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın da yer alacağı bir toplantıda bu sorunu masaya yatırabileceklerini söyledi.
Bu çağrıya Binali Yıldırım anında cevap verdi ve kendisini Ankara’ya beklediğini söyledi.
Veysel Eroğlu, 7 Haziran seçimlerinde İzmir’den adaydı.
Yani İzmir’in sorunlarını çok yakından biliyor.
Fatma Güldemet Sarı, bakan olduktan sonra ilk defa İzmir’e geçenlerde geldi. Ama bürokratları kentle ilgili bilgilendirmeyi yapmışlardır.
Binali Yıldırım zaten İzmir’i artık sokak sokak biliyor.
Dolayısıyla İzmir Körfezi’nin taranması, limanın genişletilmesi, körfezin yüzülebilir hale gelmesi ortak projeler arasında bulunuyor.
Hem Kocaoğlu’nun, hem bakanların nihai hedefe itiraz edeceklerini sanmıyorum.
Burada önemli olan yöntem konusunda uzlaşmaya varmak.
Eksikleri ve yapılması gerekenleri akışına bırakmak yerine adı ne olursa olsun; ister zirveyle deyin ister bir çalışma toplantısıyla hızlandırmak çok isabetli olur.
Ve elbette herkes gibi ben de bu konuda bir yol haritası bekliyorum.

Keşke bu iklim yayılsa

Diyalog önemli, konuşabiliyor olmak önemli...
Neden böyle söylüyorum.
Türk siyasetinin meydan performansı ortada...
Dil sertleştikçe toplum da geriliyor.
O yüzden İzmir’i hep örnek gösteriyorum.
Tartışmalar siyaset içinde kalıyor ve diyalog dili hiç kapanmıyor.
Keşke bu iklim bütün Türkiye’ye yayılsa...

Hedef bir olduğuna göre

İzmir Valisi Mustafa Toprak “Bu model Türkiye’de ilk” demiş.
“Hepimizin hedefi bir” de demiş.
Nerede konuşmuş İzmir Valisi...
İzmir Valiliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ortak kuruluşu İzmir Jeotermal A.Ş. alanında elektrik üretilecek bir projenin ihalesinde...
Başkanı ve Vali’yi imza töreninde görünce aklıma şu geldi.
Keşke Özel İdareler’in mal paylaşımında da kenti yöneten bu iki önemli kişi bir araya gelip uzlaşabilselerdi.
Hem İzmir zaman kaybetmez, hem de ortak birçok proje kesintiye uğramazdı.
Sonuç olarak açılan davalar sonuçlanıyor, ama bu da zaman alıyor.
Herkesin hedefi bir olduğuna göre biz de bunları konuşmak yerine başka konuları gündeme taşırdık.
Yine de bu imza hoşuma gitti.
Şimdi Seferihisar’a bir termal merkez de bekliyoruz.
Çünkü bu bölgenin zengin termal yataklarına sahip olduğunu biliyoruz.
Bu sayede İzmir sağlık turizminden daha çok pay alacaktır.

Darısı körfezin başına

İzmir’de bisikletli sayısında ciddi bir artış olduğunun farkında mısınız?
Bu beni inanılmaz mutlu ediyor.
Hem de kentin her tarafında bisikletliler var.
Darısı körfezin başına...
Körfezde de yelkenliler, yatlar görmek istiyoruz.