Ne yapacaksak eğitimle yapacağız

ZİYA Selçuk’u Milli Eğitim Bakanı olmadan önce tanımış ve birçok kez dinlemiştim.

Haberin Devamı


Eğitimin sorunlarını iyi bilen biri...
Ben de kendisi gibi düşünüyorum.
Türkiye’yi daha ileriye götüreceksek bunun yolu eğitimden geçiyor.
O yüzden bir kez daha düşünüp gerekli reformları yapmamız gerekiyor.
Sistemle çok oynadık ve kafalarımız karışık...
Bundan sonra yapılacak değişiklikler gerçekten de ihtiyaçlara cevap vermeli.
Hemen aklıma gelen ve önemli bulduğum hususları yazmak istiyorum.
***
Birincisi öğretmenlere verilen hizmet içi eğitimlerin 4 yıl içinde değişecek olması ve öğretmenlere yüksek lisans zorunluluğu gelmesi...
Bir gazeteci ve iletişimci olarak yıllarca farklı üniversitelerde dersler verdim.
Orada gördüğüm en önemli şey; gençlerimizin okudukları bölümlerde seçtikleri mesleğe hazır olmamalarıydı.
Daha doğru teorik bilgilerle pratik hayat arasındaki uyumsuzluk ve farklardı.
O yüzden derslerimi ikiye ayırmıştım.
İlk bölümde mesleğin teorik yönünü, ikinci bölümde ise yaşanmış örneklerle pratik yönünü anlatıyordum.
Dersleri interaktif hale getirdiğinizde, örneklemeyi, uygulamayı da eklediğinizde ilgi daha da artıyor.
Metodoloji çok değişti, yöntemler farklılaştı.
Teknoloji sayesinde bilgiye erişim hızlandı.
Eğer bu gerçeklerden uzak bir modelle eğitime devam ediyorsanız; dünyayla rekabet edemez hale geliyorsunuz.
Türkiye’nin yaşadığı sıkıntı da budur.
Bizim teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke haline gelmemiz lazım.
Bu da görüldü ki; mevcut sistemle olmayacak.
O yüzden öğretmenlerin hizmet içi eğitimlere tabi olması, zaman içinde bu yeniliklerden haberdar ve uygulayabilir olması gerekiyor.
Bu kararı destekliyorum.
***
İkincisi okul öncesi eğitim...
Çocuklarımızı 7 yaşlarına kadar çok özel bir eğitimden geçirmeliyiz.
Ve bunu bir devlet politikası haline getirmeliyiz.
Hatta bu bizim birinci işimiz olmalı.
Geleceğin parlak olmasını istiyorsak; okul öncesindeki eğitimi çok kuvvetlendirmeliyiz.
Bu konuda da bölgesel eşitsizlikler ve kafa karışıklığı var.
Kimi çocuk 5 yaşında birinci sınıfa gidiyor, kimi 6’yı bekliyor, kimi ise hiç okula gitmiyor.
***
Konu başlığı çok...
O kadar çok ki; sayfalar dolusu yazabilirim.
Ama birkaç gündür konuşulan ve önemli bulduğum bu iki konuya dikkat çekmek istedim. 

Haberin Devamı


Benim öncelik sıralamam şöyle

Haberin Devamı

BU ara katıldığım toplantılarda siyaset kadar ekonomi de konuşuluyor.
Ben Türkiye’nin normalleşmesini buna bağlıyorum.
Yani siyaset ikinci, üçüncü plana düştüğü zaman daha sağlıklı bir Türkiye’den bahsedeceğiz.
Evet; yakında yerel seçimler var.
Böyle bir dönemde siyasetin tansiyonu düşmez.
Ama 1 Nisan’dan sonra ekonomiyi birinci sıraya çıkarmalı ve uzun süre buradan düşürmemeliyiz.
Türkiye daha fazla üretmeli ve daha fazla ihracat yapmalı.
Bunun için de eğitimi, sanayiyi, topyekün bir kalkınmayı konuşmalı.
Bunları yaparken sporu ve sanatı da unutmamalı.
Zaman kalırsa da siyaset konuşmalı.

 
İsimler şöyle

GEÇEN haftadan bu yana çok farklı isim duymadım.
İzmir’de CHP için...
Tunç Soyer, Abdül Batur, Murat Bakan, Tuncay Özkan, Kamil Okyay Sındır, Hüseyin Mutlu Akpınar, Mehmet Ali Susam...
AK Parti için…
Mahmut Özgener, Nükhet Hotar, Necdet Budak, Selim Gökdemir...
Varsa bir başka bilen, ya da ilavesi olan mesajları bekliyorum.

Haberin Devamı

 
Kasım da geldi

SONBAHAR bitiyor, kışa giriyoruz.
Soğuk hava değil; erken kararan hava beni bazen mutsuz ediyor.
Olsun...
Kasım da güzeldir.
Hele İzmir’de...
Türkiye’de...

 
MHP ve İYİ Parti ne yapar

İZMİR’de merakla izlenen iki parti daha var. MHP ve İYİ Parti...
İki partinin de kimleri aday göstereceği ilgi konusu… Belki iki partinin yarışta şansı az ama güçlü ya da düşük profilli bir adayla yarışıp yarışmayacakları giderek önem kazanıyor. Kazanmaları zor ancak seçimin rengini değiştirebilirler. Bekliyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları