Moral bozmak istemem Avrupa’yı izleyelim

VALLA keyfinizi kaçırmak istemem, çünkü benim de kaçsın istemiyorum. Ama Avrupa medyası, birkaç gündür dördüncü dalga haberleriyle çıkıyor.

Haberin Devamı


İngiltere, Portekiz ve İspanya’da korona virüsünün Delta varyantının yayılma hızı diğer Avrupa ülkelerinde biraz paniğe yol açmış gibi gözüküyor.
Bizim gibi turizm sezonunu kaçırmak istemeyen, tedbirleri gevşeten ülkelerde bile hafif bir hazırlık gözlemleniyor.
Örneğin Portekiz ve İspanya...
Sınırların kontrolü, yeniden maske gibi önlemler yine konuşuluyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Bakanlar Kurulu’ndan önce güvenlik zirvesini topladı örneğin...
Fransız hükümet sözcüsü Gabriel Attal, korona virüsü vakalarında yüzde 21 oranında artış olduğunu, özellikle 20 ila 29 yaş arası gençlerde vaka sayısının bir haftadan az bir sürede iki katına çıktığını açıkladı.
İspanya’da, özellikle Katalonya’da vaka oranı gençler arasında 100 binde 600’e ulaştı ve yeni kısıtlamalar getirildi.
En sevdiğim yerlere giriş bir süreliğine daha yasak anlayacağınız.
Bunları elbette moral bozmak adına değil, tedbirleri elde bırakmamak adına yazıyorum.
Çünkü emin olun; Avrupa’daki tablo bir buçuk ay sonra bize de yansıyor. Pandeminin seyrini hep izledim ve böyle oldu.
O yüzden Avrupa medyasını bu ara daha yakından takip ediyorum.
Peki günün sonunda ne öneriyorlar?
Fransa’dan örnek vereyim.
Güvenlik Konseyi’nin hafta başında yeniden toplanarak bazı kararlar alması bekleniyor. Ülkede, aşı olmayanlara sınırlamalar getirilmesi ve bazı meslek dallarında aşı olmanın zorunlu hale getirilmesi tartışılıyor.
İyi haber İngiltere’den...
Aşı kampanyasında önemli ilerleme kaydeden İngiltere’de Delta varyantı vakalarında katlanan bir artış yaşanıyor. Ancak vakaların artmasına rağmen hastaneye yatan hasta ya da ölü sayısı ilk dönemdeki gibi değil.
Sonuç olarak...
Aşıdan başka çare gözükmüyor.
Aşı olmayanları ikna edeceğiz.

Haberin Devamı


Kalabalık yerlere
aşı şartı gelebilir

YAZ geldi, havalar da sıcak...
Açık alan konserlerini görüyorum.
Örneğin büyük konserlere sadece aşı olanlar alınsa, nasıl olur.
Birçok ülkede benzer uygulamalar var.
Ben canlı performansları çok severim.
Bir buçuk yıl aradan sonra konserleri de özledim.
Ama üç aşılı olmama rağmen gitmeye hala çekiniyorum.
Böylece benim gibi çekinen insanlar daha rahat toplantılara, konserlere gidebilir.
Biliyorum; kimseyi zorlayamayız.
Ama bazı yerlere girişler için aşı şartı pekala getirilebilir.

Haberin Devamı


Unutulan değerleri
yeniden hatırlayalım

BABAM Tüpraş’ta uzun yıllar çalıştı. O yüzden Aliağa benim için hep başka bir yerdedir. Petkim ve Tüpraş’ın tesisleri o dönemin en modern organizasyonlarıydı.
Geçen gün RMA Group’un Türkiye’deki ilk otel yatırımı olan Radisson Hotel İzmir Aliağa’ya giderken o eski günler aklıma geldi. 70’lerin başında Aliağa küçücük bir yerdi, şimdi şehir olmuş. Radisson Aliağa’nın başında uzun yıllardır tanıdığım bir ekip var.
Genel Müdür Ertuğrul Uzak, pazarlamanın başında Gözde Kaydırak var.
Hilton İzmir’in başarılı ekibi artık Aliağa’da diyelim.
Gözde, o bölgede unutulan yerel sanatlardan bahsetti ve bize bir film izlettirdi.
Filmi çok beğendim.
Helvacı kiliminin hikayesi çok etkileyiciydi.
Aslında bu sosyal sorumluluk projesine herkesin sahip çıkması gerekir.
Bu sayede yöre kadınlarına Aliağa Kadın Girişimi Üretme ve İşletme Kooperatifi ve Aliağa Halk Eğitim Merkezi iş birliğinde “Helvacı Kilimi” kursları açılmış.
İlk etapta 6 dokuma tezgâhı hazırlandı. İlk kilimleri Radisson Hotel Aliağa satın alıp otel misafirleriyle buluşturmuş.
Ayrıca UNESCO Dünya Mirası listesinde olan Bergama’ya özgü tarihi parşömen kâğıdını da otel açılış mektubu olarak tasarlayıp, misafirlerine vermişler.
Bergama deyince aklıma ilk olarak parşömen gelir.
Ve bu değerlerin kaybolmaması gerekir.

Haberin Devamı

Moral bozmak istemem Avrupa’yı izleyelim


Bir Azeri mutfağı
deneyimi isterseniz

GEÇEN ay Türkiye Galler maçına Bakü’ye gittim. Socar’ın yöneticileriyle önce toplantıda sonra yemekte buluştum. Azeri mutfağı oldukça zengin, aslında bizim mutfağa yakın…
Radisson Aliağa’da da bir Azeri menüsü tattım. İzzet Alparslan Azerbaycan’da çalışmış, oldukça deneyimli bir şef...
Zamanında Madonna’ya, Micheal Jackson’a servis yapmış.
İzzet şef bize düşpera mantı, lüle kebabı yapmış, hepsi müthişti. Orman meyveleriyle zenginleştirilmiş ballı pastadan korkumdan bir çatal aldım.
Azeri mutfağını merak ediyorsanız aklınızda olsun derim.


Ben olsam daha çok futbol konuşurdum

MİLLİ Takımlar Teknik Direktörü Şenol Güneş’in basın toplantısını izledim. Güneş’i gergin gördüm. Zaten Bakü’de milli takımla aynı otelde kaldık, oyuncular da gergindi. Herkes gibi ben de gençlerimizden çok şey bekliyordum. Hayal kırıklığı oldu. Fransa’yı, Hollanda’yı yenmiş bir takımın sahada yürüyecek halinin bile olmaması şaşırttı. Sonuçta bu spor, futbol; kazanmak da var, kaybetmek de... Ama böyle kaybetmek insanı üzüyor. Ben Güneş’in yerinde olsam “Bu takımın umut vermesine sebep olan da biziz” gibi bir cümle kullanmazdım. Ve eleştirileri anlayışla karşılar. Daha çok da futbol konuşurdum.

Yazarın Tüm Yazıları