İzmir, Türkiye’ye lazım

TIM Arango’ya çok bozulduk.Arango kim?New York Times’ın Türkiye analizini kaleme alan kişi...Yazısına “Kederde ve zaferde Türkler hala bölünmüş” başlığını attığında çok sert eleştirilere maruz kaldı.Sonra metindeki, “Hiçbir şey, ortak keder ve zafer anlarında dahi, Türkleri bir araya getirmeye yetmiyor gibi görünüyor” ifadesini kendi aramızda tartışmaya başladık.

Haberin Devamı

İzmir, Türkiye’ye lazım

Televizyonlardaki haber programlarında baktık ki, tartışmacılar neredeyse saç saça, baş başa görüntüler veriyor.
Zaten uzun zamandır köprüleri atmış siyasetçilerin ortak bir noktada buluşmaya niyetleri de yok.
Oysa tek bir kareye sığabilen bir karenin Türkiye’deki tansiyonu hemen düşüreceğini bilmeyen yok.
Ama olmuyor işte...
1 Kasım’dan önce beklemiyorum da sonrasında uzamasın da...
Aslında özeleştiri yapanlar olmadı değil. “Kızdık, ama doğruydu” diyenlerin sesi çok cılız çıktı.
Bu gürültüde duyulmadı bile...
İzmir’de olmayı, İzmir’de yaşamayı o yüzden seviyorum.
Demokrasi iklimi kışın bile ılık esiyor.
Türkiye’nin ikiye, üçe bölündüğü olaylarda, günlerde bile İzmirliler bir masa etrafında oturmayı tahammül eder.
Kavgalı bile olsa insanlar dışarıya karşı olumsuz bir görüntü vermemek için çok dikkat ederler.
O yüzden hep söylüyorum, söyleyeceğim de...
İzmir, Türkiye’ye lazım...

Haberin Devamı

Kıymet bilmek lazım

New York Times’ta yer alan “Ne mutlulukta, ne mutsuzlukta bir araya gelemiyorlar” yorumu hangi olaylar üzerine yapıldı.
Ankara’da 102 kişinin öldüğü terör olayından sonra bile aynı acı için ortak gözyaşı dökemedikleri için değil mi?
Olaydan 3 gün sonra Konya’da bir mucizeye imza atan Türk Milli Takımı’nın sevincini bile kursağımızda bırakan protestolardan sonra değil mi?
Bir ay öncesinde Kırşehir’de Sivas’taki Madımak olaylarından ders almadığımızı kanıtlayan o görüntüler medyada yer aldıktan sonra değil mi?
Örnekleri çoğaltabilirim.
Ama şu bir gerçek ki...
Dışarıdan bir göz, daha soğukkanlı ve daha net bir analiz yapabiliyor.
Bu güzelim toprakların, bu güzelim coğrafyanın kıymetini yeterince bilemedik.

İki başkan da hak ediyor

HER fırsatta hatırlatıyorum.
İstanbul’daki Fenerbahçe-Galatasaray derbisi neyse, İzmir’deki Karşıyaka-Göztepe derbisi de odur.
Biz bu rekabetten, bu keyiften uzun zamandır uzaktaydık.
Ne Karşıyaka gerçek Karşıyaka gibiydi, ne de Göztepe eski Göztepe’ydi.
Aynı ligde bile yıllarca oynayamadılar.
Göztepe’siz Karşıyaka’nın, Karşıyaka’sız Göztepe’nin olamayacağını da herkes görmüş oldu böylece...
Bu yıl Karşıyaka için rüzgar biraz tersinden esiyor. Olsun, toparlayacaktır. Bu konuyu da yazacağım.
Göztepe’de ise Mehmet Sepil’in kulübü almasından sonra müthiş bir ivme yakalanmış oldu. Göztepe kurumsal anlamda da Türkiye’nin en iyi yönetilen takımlarından biri bence...
Birşey daha oldu.
Bu rekabetin aslında iki kulüp için bir avantaj olduğunun farkına varıldı.
Örneğin iki kulüp de aynı göğüs formasıyla sahaya çıkmaya başladı.
Folkart’ı, Mesut Sancak’ı bu desteğinden dolayı ayrıca kutluyorum.
Ve şu da oldu...
Euroleague’e katılan Pınar Karşıyaka’nın Barcelona maçına Göstepe Başkanı Mehmet Sepil de giderek bu sevince ortak oldu.
Bu fotoğrafın yankıları ilerleyen günlerde daha farklı olacak.
Çünkü, hangi siyasetçiyle konuşsam o fotoğraftan bahsediyorum.
İki ezeli rakibin bir araya gelmesinden, maç sonu kalkan elleri anlatıyorum.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ni tebrik ediyorum.
Karşıyaka Arena’ya gelip karşılaşma sonunda yeşil-kırmızılı ekibi alkışlayan Göztepe Başkanı Sepil’den sonra Karşıyaka Başkanı Ali Erten’i de fair play ödülüne aday gösterecekmiş.
Doğrusu da budur.
Maça davet eden de gelen de ödülü hak etmiştir.
Başka kimler daha aday gösterildi bilmiyorum.
Ama iki başkan da şimdiden benim gönlümü kazanmış, benden ödülü hak etmiş oldu.

Yazarın Tüm Yazıları