İyi fikirlerin önünde saygıyla eğiliyorum

 
“Öyle bir toplantı organize etmeliyiz ki, dünyanın her köşesinden küçük ölçekte tarım yapan, toprağı işleyen çiftçiler bir araya gelsinler. Hepsini Torino’ya davet edelim. Tek yapmamız gereken onları buraya getirecek kaynakları yaratmak. Onlar zaten içeriği oluşturacaklar. Ve herkesin orada olmasını istiyorum. Sadece Avrupalıların ya da Amerikalıların değil; Afrika’nın ya da Güney Amerika’nın en ücra köşelerinde yaşayan ve daha önce tarlalarını hiç terk etmemiş insanların gelmesini istiyorum. Önemli olan davet edeceğimiz herkesin üç ortak noktasının olması... Emekleri ile biyolojik çeşitliliği destekliyor, dünyayla ve toprakla uyum içinde çalışıyor ve iyi gıda üretiyor olmalılar...”
Öyle de oldu.
Dünyanın birçok yerinden gelen iyi gıda üreten küçük üreticiler Torino’da buluştu.
2004’te 130 ülkeden gelen köylüler, çiftçiler, balıkçılar, küçük gıda üreticileri, çobanlar ve göçebe halklardan oluşan toplam 5 bin insan ilk defa bir araya geldiler.
Güney Amerika Kızılderilileri ve dünya üzerindeki birçok çiftçi ve köylü tarafından kutsal sayılan Toprak Ana Pachamama’nın adıyla anılan Terra Madre, dünyanın en büyük uluslararası gıda organizasyonu haline gelerek, 2004’ten beri iki senede bir gerçekleşiyor.
Slow Food’un kurucusu Carlo Petrini’nin Terra Madre’yle aynı adı taşıyan kitabında bahsettiği gibi “bu toplulukları bizler keşfetmedik; onlar hep oldukları yerdeydiler, biz sadece onların birbirleriyle tanışmasına vesile olduk...”
İyi fikirlerin önünde saygıyla eğiliyoruz.

 
Terra Madre ödülü
Coşkun Güner’in

BU hafta içinde çok özel bir törene katıldım.
Slow Food Terra Madre ödülü Coşkun Güner’e verildi.
Güner; 7 yaşından beri bağların içinde dolaşan biridir.
Türk bağcılığının gelişmesinde, dünyada tanınmasında çok önemli emekleri vardır.
Sevilen markası tam 77 yıldır bütün dünyada biliniyor.
İki oğlu Murat ve Enis de, bu alanda eğitim almış ve sektöre büyük emek veren kişilerdir.
Terra Madre ödülü Coşkun Güner’in, ailesinin, markasının hakkıdır.
Türkiye’de benzer çok sayıda aile var.
Bütün zorluklara rağmen sektöre katkı yapmaya devam ediyorlar.
Gastronominin Türkiye’nin en önemli avantajlarından biri olduğunu düşünüyorum. O yüzden giderek yükselen slow food hareketinin bizim avantajımız olduğunu düşünüyorum.
Ödül gecesi Coşkun Güner heyecanlıydı.
Sohbet ettik.
Türkiye’nin her yerini iyi biliyor ama dünyadaki bağcılığı da yakından takip ediyor.
Terroir bağcılığın sihirli kelimesi...
Bizim coğrafyamızın terroir eşsiz koşullar sunuyor.
Coşkun Güner’i tebrik ediyor ve bu ailenin 77 yıllık mücadelesini alkışlıyorum.

 
Slow Food İzmir’e
özel yetki verdi

SLOW City’nin Türkiye macerasını başlatan kişi Tunç Soyer’dir. Seferihisar’ı ilk slow city ilçesi yaparak bayrağı eline almıştı. Biliyorum şimdi kafasında yeni planları var. Yakında bize yeni haberler verebilir.
Slow Food hareketinde emeği olan üç kişiyi de burada yazmak isterim.
Birincisi değerli meslektaşım Nedim Atilla...
2006’dan bu yana bu organizasyonun içinde; uluslararası biyolojik çeşitlilik vakfının üyesi...
İzmir’e özel bir yetki alınmasında da Atilla’nın katkısı büyüktür.
12 yıldır Türkiye’de iyi, temiz, adil üretim yapan insanları teşvik etmek için Terra Madre ödülleri veriyorlar.
Coşkun Güner’e verilen ödül de işte onlardan biriydi.
İzmir Bardacık Birliği Kurucusu Nedim Atilla’ya, Koordinatör Yeşim Yassıoğlu’na, Slow Food hareketinin büyümesinde emeği olan Defne Koryürek, Alfer Yavi’ye de teşekkür ediyorum.

2021’de Torino değil
adres İzmir olacak

DÜNYANIN en büyük gıda hareketi Slow Food (Yavaş Gıda) önderliğinde iki yılda bir İtalya’nın Torino kentinde gerçekleşen “Terra Madre” gastronomi fuarı 2021’de İzmir’de yapılacak. Terra Madre Fuarı’na sadece İzmir değil, tüm Türkiye ve Akdeniz’den küçük üreticiler katılacak. Anadolu mutfağının ve tarım ürünlerinin tüm örneklerinin buluşacağı fuarda, bugüne kadar ürettiğini pazarlamakta zorlanan üreticiler, yerel ürünlerini tüm dünyaya aracısız olarak tanıtacak. Slow Food birlikleri ve diğer belediyeler aracılığı ile üreticilerin tek tek tespit edileceği fuarın hazırlık süreci 18 ay sürecek ve bu sürecin yönetimine Türkiye’den yüzlerce gönüllü katılacak.
Bence Türkiye için büyük bir fırsat.
İyi hazırlanalım.

 
Dünya aslında ne kadar güzel

SON Torino fuarı stantlarında şunlar varmış.
Haiti’den Clairin romu, El Salvador’dan kahve, Hollanda’dan Waddenzee istiridyesi, Meksika’dan Tlaola Serrano acı biberi, Norveç’ten Geitost kahverengi peyniri, Birleşik Krallık’tan çiğ sütten yapılmış Stichelton, Japonya’dan Sansho biberi, Peru’dan Charapita biberinden yapılan salsa, Tanzanya’dan Moringa tozu, Şili’den kurutulmuş lama eti, İsviçre’den Vacherin, Ege’den Memecik zeytinyağı... 150 farklı ülkeden yüzlerce farklı yerel ürün... Hep diyorum.
Yerel güzeldir.