İleriye bakma zamanı

24 Haziran’a kadar gündemin birinci maddesi siyasetti. Aslında Türkiye’nin uzun bir süredir değişmeyen gündemi siyaset...

Haberin Devamı

 
Araya yaz girince doğal olarak konular başka alanlara kaydı.
İyi de oldu, biraz kendimize geldik.
Son bir aydır organize sanayi bölgelerindeki fabrikalara gidiyorum.
Sanayici dostlarımla oturup konuşuyoruz.
Herşeye rağmen çarklar dönüyor.
Stresli şirket sayısında ciddi azalma var.
Özellikle de ihracat yapan firmaların kendilerine güveni tam...
Bunlar sevindirici haberler...
Ama hepsinden dersler çıkarmamız gerekir.
Her fırsatta yazıyorum.
Ben Türkiye’nin geleceğine inananlardanım.
Ama ev ödevlerimizi de yapmamız gerekiyor.
Siyaseti gündemin sonlarına itmeliyiz.
Terör kadar ekonomide büyüme ve enflasyonu da önemsemeliyiz.
Türkiye’nin mevcut durumundan çok daha iyisini yapabileceğini hepimiz biliyoruz.
O yüzden teknoloji ağırlıklı bir büyümeyi hedeflemeliyiz.
Makinalar çalışıyor, bantlar işliyor, çarklar dönüyor.
Ama kendi markalarımızla bu ürünleri ihraç edebilmeliyiz.
Volkswagen kararını herkes gibi ben de bekliyorum.
Eğer karar Türkiye’den, Manisa’dan yana çıkarsa emin olun bu Türk ekonomisine güvenin bir işareti olarak algılanacaktır.
Ve kısa vadede bile etkilerini gösterecektir.
Özetle diyorum ki;
Bugün biraz ileriye bakma zamanı...

Haberin Devamı

 
Daha cesur kararlara
ihtiyacımız var

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmayı çok beğendim. Birçok konuya değindi, örnekler verdi, görseller kullandı. Klasik bir konuşmanın ötesindeydi.
İkincisi dış politika bir yana; insanlığın bugün geldiği noktayı özetlemek adına da dikkat çekici yorumlar yaptı.
Özellikle de mülteci konusunda...
Aylan bebek hatırlatması konuşmadaki mesajları güçlendirdi.
Şahsen dünya liderlerinden beklediğim dünün problemlerine gelecek bakış açısıyla değinmeleridir.
İnsanlığın bugün geldiği nokta, özellikle de Suriye’de yaşananlar Birleşmiş Milletler’in işlevini sorgulatıyor.
O yüzden “Dünya beşten büyüktür” sözünü önemli buluyorum.
Dünya mülteciler, iklim, açlık, kimyasal silahlar, siber saldırılar konusunda çok daha cesur adımlar atmalı.

 
Ulaşımda hızlı çözümler şart

BİRKAÇ gündür İzmir trafiği kilit...
Herhangi bir kaza da yok ama sabahları bir saatten önce işe gitmek mümkün değil.
Araç sayısı artıyor ama yol alternatifleri o hızla olmuyor.
Aslında büyükşehirlerin birinci problemi ulaşım gibi gözüküyor.
Ancak İzmir gibi şehri ikiye bölen bir körfez olunca; alternatif üretmek zorlaşıyor.
Birincisi şu körfez geçiş projesini 2030’lara filan bırakmayalım.
Bütün körfezi geçmek hem maliyetli, hem de merkez trafiğini kilitliyor.
İkinci çevre yolunu mutlaka yapmalıyız.
Çevre yolunun Çandarlı’ya kadar uzayacak olması elbette bir rahatlık getirecek. Ama kente bağlanan yollar aynı kalacağı için merkezde yine aynı sıkışıklık olacak.
Geçişleri de yeniden gözden geçirmeliyiz.
Battı çıktılarla ilgili Büyükşehir’in bir çalışma yaptığını biliyorum.
Ama belki de yenilerini eklemek gerekecek.
Yollar yapsak da, alternatifler geliştirsek de; en doğrusu toplu ulaşımı teşvik etmek.
Denizi, metroyu, tramvayı daha çok kullanmak.
Yeri gelmişken hatırlatayım.
Sahi tramvay ne oldu?
Tramvayın Çiğli’ye, Güzelbahçe’ye uzaması gerekir.
Körfez geçişi de geçiştirmeyelim.
İzmir için çok gerekli bir proje olduğuna inanıyorum.

Haberin Devamı

 
İngilizler Türkleri konuşuyor

İNGİLİZ medyasını izliyorum.
Brexit’ye yatıp Brexit’le kalkıyorlar.
Aslında neler olabileceği konusunda İngilizlerin kafası karışık...
Bir süredir Türkiye de gündemlerinde...
50 küsur yıldır devam eden Avrupa Birliği yolculuğunu ele alıyorlar.
Gümrük Birliği anlaşması yapıp, AB’nin dışında kalarak neler olabileceğini Türkiye üzerinden irdeliyorlar.
Hep söylüyorum.
Avrupa Birliği’ne girmek Türkiye için bir çıpadır, önemli bir hedeftir.
Ama dünyanın sonu değildir.
Önemli olan demokrasi standartlarını yükseltmektir.
İngilizler hem Brexit’i, hem Türkiye’yi tartışıyorlar şimdi...

Yazarın Tüm Yazıları