Herkesin kulağı EYT haberlerinde ya sonrası

Benim etrafımda da EYT’yi bekleyen çok insan var. Hükümetin de çalışmaları son aşamaya geldiğine göre yakında tüm ayrıntıları öğrenmiş oluruz.Geçenlerde Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar’ın önemli bir uyarısı vardı. Dedi ki...

Haberin Devamı


“EYT düzenlemesin hem kamudaki ve özel sektördeki kurum ve işletmelerin mali yapısı ile personel dengesini, hem de merkezi yönetim bütçesini büyük ölçüde bozacak etkiye sahip olabilir. Düzenlemenin küresel resesyonun yaşandığı, iç talepte ve büyümede yavaşlamanın beklendiği bir döneme denk gelmesi, bu uygulamanın çok dikkatli bir şekilde hayata geçirilmesini gerektirmektedir. EYT yasalaştığında firmalara göre değişmekle birlikte işgücü kaybı ortalama yüzde 30 civarında olabilecektir. Bu grup, 45-55 arası yaş ortalamasında, hem kurum kültürü hem de tecrübe açısından önemli bir kazanıma sahiptir. Bu da firmalarımızı farklı açılardan olumsuz etkileyecektir.”
Kendisine katılıyorum.
Elbette insanlar emekli maaşına kavuşup kendilerini güvence altına almak istiyorlar.
Ama 50’li yaşlar bir insanın en verimli olduğu yıllar aynı zamanda...
Üstelik deneyimin de çok değerli olduğu da unutmamak gerekir.
Özel sektör ya da kamu size yıllarca yatırım yapıyor.
Siz de bu tecrübeyi işinizde kullanıyorsunuz.
Olabilecek boşlukları doldurmak hiç de kolay değil.
O yüzden Ender Yorgancılar’ın dikkat çektiği ayrıntıları önemsiyorum.
Yorgancılar’ın bazı önerileri de var.
“Nitelikli istihdam kaybındaki olumsuzluğu en aza indirgemek için yaş ve çalışma süreleri dikkate alınarak kademeli bir ayrılış planlanmasıdır. Örneğin 1995 girişliler EYT’nin yasalaştığı tarihte verecekleri dilekçe tarihinden itibaren 6 ay sonra, 1996 girişliler, 8 ay sonra 97-10, 98-11, 99 girişliler ise 12 ay sonra ayrılabilirler gibi. Bu durum, şirketlerin işgücü açısından en az zarar görmelerini ve planlama yapabilmelerini sağlayacaktır.”
Bu kadar konuşulduktan sonra EYT’nin çıkarılmaması olmaz.
Ama dengeyi sağlamak da hükümete düşüyor.

Haberin Devamı


İş var işçi yok mu?

Organize sanayi bölgelerine çok gidiyorum.
Ve her seferinde benzer yorumlar duyuyorum.
“İş var işçi yok. Özellikle gençler iş beğenmiyor...”
Türk sanayisi büyüyor, kapasiteler artıyor.
Dolayısıyla nitelikli iş gücüne ihtiyaç var.
Bazı sektörlerde ciddi bir iş gücü eksikliğini biliyorum.
Bu sorunu mutlaka çözmeliyiz.
Ama emin olun; kalıcı çözümler getirerek...
Ara eleman sorunu bugünün sorunu da değil.
Meslek liseleri geçmişte bu yarayı sarmak için açılmıştı.
Okullarımız var ama sayıları yeterli değil.
Son yıllarda OSB’ler bünyelerinde meslek liseleri açmaya başladılar ve çok da başarılı oldular.
İyi örneklerin Türkiye’ye yayılmasından başka çare yok.
Madalyonun bir tarafı böyle diğer tarafında işveren de bence bir özeleştiri yapmalı.
Tutulamayan gençler için acaba her şey yapılıyor mu?
Gençlerin kariyer planlamaları için kurumsal bir yaklaşım sergileniyor mu?
Ücretten, mesleki gelişime kadar gençlerin önlerine bir yol haritası konabiliyor mu?
Bence bu ve benzeri soruların da cevaplarını vermek gerekiyor.

Haberin Devamı


Ben gençlere güveniyorum

Bir kere bugünün gençleri harflerle anılmak istenmiyor.
Yani onlara “Y, Z...” kuşağı filan demeyin.
Hele 2010’dan sonra doğan kristal kuşak denen o gençler ise çok başka bir dünyadalar…
Ben kendi oğlum Atlas ve yakın arkadaşlarından biliyorum.
Hayatın çok farkındalar ve düşündüğümüzden daha çok yaşamı, dünyayı sorguluyorlar.
Siyasete uzak diye düşünüyoruz ama siyaseti de sıkı takip ediyorlar.
Tek fark bizim kuşağın ilgilendiği konulardan çok farklı şeylerle ilgileniyorlar.
Ve hassasiyetleri çok daha değişik konularda...
Sürdürülebilirlik kavramını biz bilmezdik; onlar olmazsa olmaz diyorlar.
Çevreyi, doğayı bozarken; onlar korumanın derdindeler...
Ben gençlere güveniyor ve onları yakından takip ediyorum.

Haberin Devamı


En uzun geceye kadar

Geçen gece ilk defa üşüdüğümü hissettim.
Geçen yıl Haziran ayına kadar soğuk bir kış yaşadık. Yazın başı bile serin gitti.
Sonra öyle sıcaklar oldu ki; nefes bile alamadık.
Şimdi yağmurlar başlıyor.
Sonrasında yine bir sonbahar havası gelir.
Ve sonra kış kendini hissettirir.
Benim için 21 Aralık kritik gündür.
Yani en uzun geceye kadar...
Türkiye’de 21 Aralık’ta ülkenin Kuzey’indeki Sinop’ta 15 saat 6 dakikayla en uzun gece olacak. En kısa gece ise 14 saat ile Hatay’da yaşanacak.
Ve sonrasında kış devam etse de benim için ilkbahar için kum saati tersine akmaya devam eder.

Yazarın Tüm Yazıları