Hayata bir mola ve Urla

Nisan başında Alaçatı’daydım.

Haberin Devamı

Ot festivali bu yıl geçtiğimiz yıllara göre çok daha kalabalıktı.

Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç “100 bin kişi geldi” diyor, ama ben bu sayının daha fazla olduğunu düşünüyorum.
Zonguldak’tan bile otobüs gördüm.
Günübirlik gelenler dışında uzun bir hafta sonu için Çeşme’ye gelen binlerce insan vardı.
Otellerin tamamı doluydu, restoranlar yaz kalabalığını yaşadı.
Alaçatı bu organizasyonu yedinci kez yaptı ve ilgiden anlaşılıyor ki; bu festival çok tuttu.
Bence bundan sonra içini doldurmak lazım, uluslararası bir boyut katmak da gerekiyor.
Bahara girerken yaz doluluğu yaşatan bir organizasyonu elbette alkışlamak gerekir.


***


Festivaller bu coğrafyaya çok yakışıyor.
Yine festival tadında kutlanan “Ayvalık Hasat Günleri” var örneğin...
12’incisi bu yıl yapılacak.
Zeytinyağı kullanımında son yıllarda bir artış varsa bilin ki; hasat günlerinin buna büyük bir katkısı vardır.
Akdeniz ve Ege giderek popüler olan bir mutfak ve göreceksiniz Ayvalık’ı yakın bir gelecekte daha çok konuşacağız.
Yine Akhisar son yıllarda atak yapan bir yer ve Ayvalık kadar çok konuşulan hasat günleri yapıyorlar.
Hepsi çok yakından takip ediliyor.


***

Haberin Devamı


Şimdi de enginar festivali...
Festivali yapan Urla olunca; takip eden de çok oluyor.
Çeşme ve Urla; özetle İzmir ile birlikte yarımadayı Türkiye’de herkesin konuştuğunu iyi biliyorum.
Çünkü ne zaman İstanbul’a gitsem; bir Urla, bir Çeşme, bir İzmir hikayesi dinliyorum.
Elbette bir İzmirli olarak hoşuma gidiyor.
Siyasetin o ağır gündeminden biraz sıyrılınca akla İzmir’in gelmesinin bir anlamı olması gerekir.
Siyasetçiler bence bu konuyu bir kez daha düşünsünler.
Neyse...


***


İkinci yılında olmasına rağmen enginar festivali çok tuttu.
Dediğim gibi İzmir’e gelmek için bahaneler ürütenlere Urla festivali hayata bir mola gibi geldi.

 


Tüp geçiş İzmir’e de şart

İstanbul’dan yola çıkıp üç buçuk saatte İzmir’e gelen biri, Sasalı’dan çıkıp bir saat 15 dakikada Çeşme’ye gitmemeli.
Köprü geçişiyle dört saatlik yol dört dakikaya inebiliyorsa; İzmirliler de bütün körfezi geçip yarımadaya gitmemeli.
O yüzden İzmir Körfez Tüp Geçişi’ni destekliyorum.
Bu proje olursa kent hem nefes alacak, hem de İzmir’e farklı bir siluet katacak.

 

Haberin Devamı


Menüye bakar mısınız?

Enginar festivalinin ilk gününe katılanlara şunlar ikram edilmiş.
Enginarlı kabak çiçeği tatlısı, karidesli enginar mücver, dereotlu enginarlı somon turşusu...
Fas usulü mor enginar, enginarlı karnıyarık, ançuezli vinegret sos eşliğinde Urla sakız enginarı, enginarlı kiş...
Enginarlı büzgü börek, enginar çorbası, enginar kroket, enginar konservesi, 10 baharat eklenerek yapılan enginar çayı, enginar döneri, enginar tatlısı...
Sizi bilmem ama, ben 12 ay yiyebilirim.

 


Sahnede büyük bir sanatçı olunca

İzmir’deki Saint Maria Kilisesi’nin orgu yarım asırdır suskundu. Lucien Arkas onarttı. İlk konseri dünyaca ünlü organist Prof. Johannes Geffert vermişti. Geffert’i geçen akşam ikinci kez dinledim. Yine müthiş bir konser verdi. Ben genelde çello, piyano ve keman üçlemesini daha çok sevenlerdenim. Ama org bu sefer hepimizi büyüledi. Elbette orgun başında Johann Sebastian Bach – Akademi Orkestrası’nın kurucusu ve Beethoven-Haus’un Yönetim Kurulu Üyesi bir sanatçı olunca işin rengi de değişiyor. Johannes Geffert bir daha gelirse kaçırmayın derim.

Yazarın Tüm Yazıları