Gastronominin festivale dönüşmüş hali şart

İZMİR GastroFest beşinci yılında ve “Geleceğe Miras II: Tatlı ve Tuzlu Su Kaynaklarımız” temasını işleyecek.

Haberin Devamı


GastroFest büyük bir boşluğu doldurdu.
Bu coğrafyanın değerlerini daha çok konuşmamıza neden oldu.
Bu sefer de çok önemli bir temayla karşımıza çıkıyorlar.
Su rezervleri ve deniz yaşamını ele alıyorlar.
Pandemide gördük ki; gelecekte karşımıza çıkacağını düşündüğümüz birçok konu için aslında geç bile kalmışız.
İklim kriziyle daha da büyüyen su kaynakları konusunu daha çok konuşmalıyız.
16 Ekim’de Tarihi Havagazı Fabrikası’nda yine buluşalım.
Organizasyonun mimarlarından Hande Arslanalp “Denizlerimize ve su kaynaklarına yönelik toplumsal hoyratlığa dikkat çekmek istiyoruz” diyor.
Harika bir yorum...
Aslında bu hoyratlık birçok konu için geçerli...
Doğamıza, çevremize sahip çıkma konusunda hoyratız.
Toplumsal değerlerimizi korumak adına da hoyratız.
Hatta ikili ilişkilerimizde de çok hoyratız.
GastroFest’in seçtiği konular, temalar hoşuma gidiyor.
Bütün bunları gastronomiyle birleştirmek de harika bir fikir...
Bu coğrafyanın birleştirici kültürü, hoşgörüsü, anlayışı gibi...
Aslında sofralar, yemek için buluşmalar ve o uzun masanın etrafında yapılan konuşmalar arttıkça insanlar hayatın anlamını daha iyi anlamıyorlar mı?
Ben o insanlardan biriyim.
Yani uzun masaları sevenlerden...
Daha çok o sohbetleri isteyen, özleyen ve arayan insanlardan...
Biliyorum pandemide bu buluşmaları yapamadık.
Bir yanımız hep eksik kaldı.
Ama o günlerde bile GastroFest dijital de olsa buluşmalarını sürdürdü.
O yüzden bu etkinlikleri önemsiyorum ve destekliyorum.
Bu yıl Londra’nın ünlü Darjeeling Express restoranının sahibi ve şefi, Business Insider, Vogue ve Evening Standard gibi birçok dergi ve gazete tarafından yeme-içme dünyasının en etkileyici kişileri arasında yer alan Asma Khan, Fransa Ocean Lab kurucusu oşinograf Nicholas Jouannesu da katılımcılar arasında...
Çok beğendiğim ve ilgiyle izlediğim şefler de orada olacak.
Hayatı daha anlamlı hale getirmek için gastronomi şart...
Hele bunun festivale dönüşmüş hali daha da şart...

Haberin Devamı


Üretim yoksa kalkınmak
ve ihracat hayaldir

TÜRKİYE’nin potansiyeline inanan biriyim. Daha fazlasını yapma potansiyelimiz her zaman var.
O yüzden gençlerimizin eğitimine, sanayiye, dijitalleşmeye ve özellikle de tarıma daha fazla zaman ve kaynak aktarmak zorundayız.
Ender Yorgancılar, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanlığı’na yeniden aday oldu.
Geçenlerde konuşuyorduk.
Sanayide, üretimde maliyetler artmaya devam etse de, bizi enerji zorlukları beklese de Türkiye’nin büyümeye devam edeceğini düşünüyor.
Özellikle eğitimde farklı bir modele geçişi öneriyor.
“Yeteneğe bağlı eğitim sistemi” diye adını koyabiliriz.
Bunun için özel okulların açılması gerektiğini söylüyor.
Ve diyor ki;
“İzmir’de Organize Sanayi Bölgesi’nin içerisinde meslek lisesi açacağız. Herkesin ortak sıkıntısı ara eleman sorununa çözüm getirmeyi hedefliyoruz. Orta vadede katma değerli üretim, dijital ve yeşil dönüşüme uyumlu yatırımlar hayata geçirilmeli. Döngüsel ekonomi, enerjide arz güvenliği ve sürdürülebilirlik çok önemli hale geldi.”
Kesinlikle katılıyorum...
Pandemiden sonra dünyanın yeni bir ekonomik modele ve anlayışa geçtiğini unutmayalım.
Yorgancılar’ın çok önemsediği projelerden biri de Dikili Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi; üstelik burası jeotermal kaynaklı...
Bence Türkiye yıllar içinde birçok hamle yaptı ama tarımda bazen olmamız gereken yerden uzakta olduğumuzu düşünüyorum.
O yüzden özellikle tarımda ihtisas bölgelerinin sayısının artırılması da gerekir.
Dikili’nin ardından Bayındır, Kınık da var.
Dikili’de 80 milyon ton yaş sebze meyve üretilecek, 3 bin kişiye istihdam sağlanacak. Yatırım hedefi 5 milyar lira...
Kınık’ta ise 1.2 milyon metrekarelik alanda tohum, fide, tıbbi ve aromatik bitki üretimi yapılacak; 2.5 milyar liralık yatırım hedefleniyor.
Bayındır’da da yatırım hedefi 1.2 milyar lira...
Bölge için hepsi de önemli ve büyük yatırımlar…
Yorgancılar; enerji konusunda da bir uyarıda bulunuyor.
Ve ekliyor.
“Herkes enerjiyi güneşten alabildiği kadarını almalı, üstünü sisteme satabilir durumda olmalı. Üstelik yatırımlara teşviklerin da artırılması gerekiyor. Üretim yoksa kalkınmak, istihdam, ihracat hayaldir.”

Yazarın Tüm Yazıları