Depremlerden yeterince dersler çıkarmadık

17 Ağustos depreminin üzerinden tam 20 yıl geçti. Akıllandık mı, ders aldık mı?

Haberin Devamı

 


İnanın bunu çok sorguluyorum.
Elbette deprem yönetmelikleri değişti, yeni yapılan inşaatlara bazı standartlar getirildi ama bunları yeterli görmüyorum.
O yüzden kentsel dönüşümü çok önemsiyorum.
Türkiye geleceğini inşa ederken; deprem gerçeğini aklımızdan hiç çıkarmamalı.
İzmirli olarak depremle yaşamaya alışığız.
Neredeyse her yıl birkaç kere 5 üzeri, bazen de 6’yı aşan depremlerle karşı karşıya kalıyoruz.
Ancak tarihe baktığınızda bu coğrafyanın birkaç kere yıkılıp yeniden yapıldığını anlıyoruz.
Eğer iyi, sağlıklı, depreme dayanıklı binalar inşa ediyorsak hiç korkmayalım.
Ama ben 5’i biraz geçen her depremden korkuyorum.
Aslında bu gerçeği bize raporlar söylüyor.
Türkiye nüfusunun yarıdan fazlasının sağlıksız yapılarda oturduğunu söylüyor.
Ben gelecekten değil Türkiye’nin bu eksikliklerinden korkuyorum.
Yoksa daha iyi bir Türkiye göreceğimizden hiç kuşkum yok.
Ama Allah korusun bir büyük depremde mal ve can kaybının büyük boyutlarda olabileceğini de uzmanlar öngörüyor.
Türkiye kentsel dönüşümü hızlandırmalıdır.
Yık yeniden yap yerine; geleceğin kentlerini inşa etmek zorundayız.
Hem deprem riskini minimize etmeliyiz, hem de modern kentler yaratmalıyız.
Bakın Denizli’deki son depremde bir köyün neredeyse tamamı kullanılamaz hale geldi.
Bu topraklar daha şiddetli depremler de gördü.
Büyükçe bir depremde binalarımız bu hale geliyorsa, daha yüksek derecede olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum.
17 Ağustos depreminden daha net mesajlar çıkarmamız gerekirdi.

Haberin Devamı

 
Tatile en çok
siyasetçilerin
ihtiyacı var

NORMALLEŞME sözünü seviyorum.
Türkiye’nin buna ihtiyacı var; normalleşmeye...
Daha dingin, kendini ve karşı tarafı dinleyen, gerçekleriyle yüzleşen bir Türkiye...
Hep yazıyorum.
Siyasetçinin tavrı burada çok önemli...
Bizim gibi ülkelerde ne kadar istesek de siyaseti gündemin üst sıralarından aşağıya indiremiyorsunuz.
Ama politika yapan dostlarıma da yaz aylarının getirdiği o rehaveti hatırlatmak isterim.
23 Haziran İstanbul seçimlerinden sonra konuştuğum birçok siyasetçinin ağzını açacak hali kalmamıştı.
Gayet normal; siyaset zor ve yıpratıcı bir iş...
Ama siyaset biraz olsun nefes aldığında bakın toplum da nasıl nefes alıyor.
Yazı biraz uzatabiliriz.
Siyasete uzunca bir süre mola verebiliriz.
Bence herkesin buna ihtiyacı var, en çok da siyasetçilerin...

Haberin Devamı

 
Uyumu önemsiyorum

BİR süredir toplantılarda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Genel Sekreter Buğra Gökçe’yi yan yana görüyorum.
Belediye başkanlığı koltuğu siyasi, genel sekreterlik teknokratlık isteyen koltuklar...
O yüzden uyumu çok önemsiyorum.
Daha da önemsediğim ayrıntı ise siyasetin hızıyla bürokrasinin hızı, siyasetçinin aldığı inisiyatife bürokrasinin aldığı inisiyatif...
Bunlar bir araya geldiğinde ancak ortaya iyi işler çıkıyor.
Sadece İzmir’de değil; her büyük kentin sorunları büyük... Giderek artan nüfus, altyapı yetersizlikleri ve beklentileri, kent için ortaya konan vizyon için gelecek yatırımları yoğun bir mesai gerektiriyor.
O yüzden özellikle büyükşehirlerin tepelerindeki uyumu değerli buluyorum.

Haberin Devamı

Depremlerden yeterince dersler çıkarmadık

 
Sanayi ve teknolojiyle büyüyelim

FAİZLER düşürülünce; iki günde 13 bin konut kredi başvurusu oldu.
İyi haber ama bana göre yetmez.
Yıl sonuna kadar faizlerin dört, beş puan daha düşmesi bekleniyor.
Bunun da yeteceğini düşünmüyorum.
Kabul inşaat sektörü ekonominin lokomotif sektörlerinin başında geliyor.
Ancak inşaat odaklı bir büyüme modeli Türkiye’nin gerçeğini asla anlatamaz.
Gazeteci olarak Türkiye’nin her yerine gittim.
Organize sanayi ve serbest bölgelerini gezdim.
Türk sanayisini hafife almamak lazım.
Bugün dünyanın her yerine ihracat yapabilen, rekabet edebilen bir sanayimiz var.
Bu o kadar önemli ki...
Büyüme modelimiz güçlü sanayi, ileri teknolojiyle olur.
Ve elbette siyasetin biraz gündemin ikinci sıraya gerilemesiyle...
Türkiye daha iyisi yapabilir.

Haberin Devamı

 
Güzelbahçe’nin
bardacığını
tek geçerim

ÇOK sıcak bir haftaya giriyoruz. Isının 40 derecenin üzerine çıkması bekleniyor. Aslında iyi bir yaz geçiriyoruz. Nem bunaltmadı, sıcaklıklar bezdirmedi. Bir hafta, on gün dışarıda gezmemeye çalışacağız belki ama bu sıcaklar da gerekli. Ege’nin üzümü, inciri sıcak ister, sıcağı sever. Bu arada Payamlı Güzelbahçe Bardacık Festivali’nin bu yıl yedincisi yapılıyor. 17 – 18 Ağustos tarihlerindeki festival çok renkli geçecek.
Geçen gün Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce’yle sohbet ediyorduk.
Dedi ki...
“Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar tatlı, güzel incir bulamazsınız. Çünkü bunlar bardacık, Güzelbahçe’nin bardacığı da hiçbir yere benzemez...”
Benim gibi bardacığı sevenler iyi bilir.
Payamlı’nın bardacığını tek geçerim.

Yazarın Tüm Yazıları