Bazen en sevdiğini bile sonsuzluğa uğurlarsın

BERNA’yı da, Gökhan’ı da uzun yıllardır tanıyorum.

Haberin Devamı

 Bazen en sevdiğini bile sonsuzluğa uğurlarsın

Berna Öztin eğitim danışmanıdır, Gökhan Öztin de sigortacı...
11 yıl önce bir bebekleri oldu, adını Yalım koydular.
Her çocuk anne-babasının, ailesinin hayatını değiştirir. Yalım da öyleydi.
Berna ve Gökhan’ın hayatları değişti, yaşamın merkezinde artık Yalım vardı.
O günden sonra Öztin çiftini Yalım’sız hiç görmedim.
Maçta, alışverişte, tatilde, yemeklerde hep birlikteydiler.
Günlerden bir gün aldıkları bir haber morallerini bozdu.
Yalım’ın aort damarında darlık tespit edilmişti, ameliyat oldu.
Sevimli Yalım hayata tutundu, Öztin’ler derin bir nefes aldı.
Okul dönemi başlamıştı, Yalım başarılı bir öğrenciydi, herkesin sevdiği, dost canlısı bir çocuktu.
Koyu bir Karşıyaka taraftarıydı, özellikle basket maçlarını hiç kaçırmıyordu.

Haberin Devamı

Bazen en sevdiğini bile sonsuzluğa uğurlarsın

Ben de onları tribünlerde takip ediyordum.
Yeşil-kırmızılı atkısını hiç çıkarmıyordu.
Hayat böyle akıp gidiyordu işte...
Yalım 11 yaşına gelmişti ki aynı sıkıntı yine ortaya çıktı.
Öztin’ler için sıkıntılı günler başlamıştı.
Yalım için her şeyi yaptılar.
Yalım da hayata tutunmak için elinden geleni yaptı, mücadele etti.
Geçen yıl 10 Haziran’da İstanbul’daki bir hastanede yeniden ameliyata alındı.
Ameliyat başarılı geçmesine rağmen Yalım’ın minik vücudu yorgun düştü, organları bu yükü kaldıramadı.
Ve ne yazık ki hepimizin çok sevdiği Yalım’ı sonsuzluğa, cennete yolladık.
Berna ve Gökhan perişan oldular, bizler de tabii...
İlk defa ayrı kalmışlardı.
Zamansız ayrılıklar hep böyledir.
Çok zordur.
Ama hayat işte...
Bazen elinizden hiçbir şey gelmez.
Sadece zamanın geçmesini ve acınızın biraz hafiflemesini beklersiniz.
Onlar da öyle yaptı.
İlk altı ay kendi kabuklarına çekildiler.
Yalım’la geçen günleri, güzel anıları birbirlerine anlattılar, bizlerle paylaştılar.
Sonra da onun için bir şeyler yapmaya karar verdiler.
Hastanede oldukları o günlerde bir şeyin farkına vardılar.
Yattıkları servislerde çocukların vakit geçirebilecekleri hiçbir şey yoktu.
Yalım’a birçok oyuncak alıp getirmişlerdi, ama yan odalarda yatan her çocuğun böyle bir imkanı yoktu.
Oyuncaklarını paylaştı Yalım, onlarla birlikte oynamıştı.
O yaşadıklarını hiç unutmadılar.
Ve Yalım’ın ilk yaş gününe denk gelecek tarihte bir çocuk oyun odası yapmaya karar verdiler.
Araştırdılar, konuştular ve kolları sıvadılar.
İlk “Yalım Öztin Oyun Odası” Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi’nin Pediatri Kliniği’nde açıldı.
Berna ve Gökhan’ı aradım ve onlarla oyun odasında buluştum.

Haberin Devamı


İyi fikirler
desteği hak eder

ÇİĞLİ Bölge Eğitim Hastanesi’ni çok beğendim.
Modern, beklentileri karşılayan, yeni teknolojilerle donatılmış bir hastane...
Belki de tek eksiği bir oyun odasıydı.
Onu da Berna ve Gökhan Öztin çiftinin o güzel fikriyle yapmış oldular.
“Yalım Öztin Oyun Odası”nı gezerken servisteki bazı çocuklar da yanımıza geldi.
Kimisinin elinde bir serum vardı, annesinin yardımıyla yürüyordu.
Kimisinin tedavisi devam ediyor, gözlem altında tutuluyordu.
Kimisi de tahlilleri için gelmişti.
Çocuk her yerde çocuktur, ona hastane filan engel olur mu?
Çocuklara sordum, “Yalım Öztin Oyun Odası’nı sevdiniz mi?” diye...
“Çok sevdik, artık sıkılmıyoruz” dediler.
Bu oda olmadan önce sıkılıyorlarmış demek.
Haklılar...
Çocukların yeri oyun parklarıdır, okuldur, çocukluklarını yaşayabilecekleri her yerdir.
Gördüm ki bu çok iyi bir fikir.
Ve her hastane için olması gereken bir ihtiyaç.
Berna ve Gökhan bu oyun odalarının sayısını artırmak istiyor.
Kendi imkanları yettiği sürece, talep geldikçe sayı artacak.
Mesleğim gereği birçok hastaneyi geziyorum.
Söylemeliyim ki bugün sağlık sektöründe müthiş gelişmeler yaşıyoruz.
Hastanelerimiz çok modern ve teknolojik anlamda dünyadaki rakipleriyle rekabet edebilir düzeyde.
Ama oyun odası hangisinde var, var olanların da sayısı kaçtır, inanın bilmiyorum.
Ben bu güzel fikre destek olmaya karar verdim.
Hürriyet EGE olarak bu konunun takipçisi olacağız ve çocuklarımızın hastanede bile olsa iyi vakit geçirmeleri için elimizden geleni yapacağız.
Diyorum ki bunu bir kampanyaya dönüştürelim.
Hepimizin evlerinde oyuncaklar var, çocuklarımıza ait kullanmadığımız eşyalar var.
Örneğin, İl Sağlık Müdürlüğü bu konuda öncü olabilir.
Hastanelerimizin ihtiyaçlarını ve fiziki şartlarını en iyi onlar biliyor.
Bu konuda ilk yazımı yazdığım günden bu yana Öztin çiftinin telefonlarını benden isteyen, “Bize de oyun odası yaparlar mı?” diyen çok sayıda kişi oldu.
Bu da gösteriyor ki bu bir ihtiyaç.
Hadi gelin, hastanelere oyun odaları yapalım.
Çocuklarımız için...

Yazarın Tüm Yazıları