Bacasız sanayi turizm bu yıl ilgi bekliyor

DALAMAN Ortaca Köyceğiz Turizm Otelciler ve İşletmeciler Birliği (DOKTOB) Başkanı Yücel Okutur sektörün deneyimli isimlerindendir.

Haberin Devamı


Arada sohbet ediyoruz.
Okutur, her zaman pozitiftir.
Türk turizminin geleceği için de her zaman olumlu yorumlar yapar.
O da benim gibi iflah olmaz iyimserlerden...
Salgın her sektörü olduğu gibi turizmi de etkiledi.
Örneğin Dalyan iklimi nedeniyle 12 ay turist çeken bir bölgeydi.
Son yıllarda Göcek, Fethiye bölgesi de yat turizminde yıldızı parlayan yerlerden...
Dalyan’ın da insana iyi gelen bir doğası, organik ürünleri ve çok başka bir enerjisi var.
Okutur’a sordum;
“Nasıl bir yaz sizi bekliyor?”
İlk defa biraz kaygılı bir cevap aldım.
Aynen aktarıyorum;
“Turizmci zor günler geçiriyor, yaşam savaşı veriyor. Bu sektör ithalatı olmayan, cari açığı kapatan, vasıflı ve vasıfsız istihdam sağlayan bir sektör... Tarım ürünleri tarladan otele gelir, 350 iş koluna doğrudan destek veririz. Bacasız sanayi denmesinin nedeni de budur. Turizm sektörü hiçbir zaman devlete maddi yükü olmadan kendi imkanlarıyla var olan bir sektördür.
2016 yılından itibaren yaşadığımız dünyadaki krizler nedeniyle ve son iki yıldır Kovid 19 virüsü sebebiyle turizm gelirlerinde ve turist sayısında önemli düşüşler yaşadı. Turizmciler bankalardan kullanmış oldukları turizm kredileri nedeniyle çok zor günler geçiriyor. 2021 yılında geçmişten gelen birikmiş kredi borçları, otel bakım ve tadilat masrafları nedeniyle turizmciler varlığını sürdüremeyecek duruma gelmişlerdir. Devletimizin ve yetkili bakanlığımızın turizmcilerin kullanmış oldukları kredi borçlarının faizlerinin düşürülerek gelecek yıllara yapılandırması turizmi kurtaracaktır. Önümüzdeki yıllarda turizm ülkemize 50 milyar doların üzerinde döviz sağlayacak güce ve kapasiteye sahiptir. Bu desteğin gecikmeden yapılması şarttır...”
Çok sık yazıyorum.
Bazı sektörler ve işletmeler gerçekten bu durumdan çok etkilendiler.
Elbette devletler de böyle bir duruma hazırlıksız yakalandılar. Kimse bu salgının bu kadar uzun süreceğini tahmin edemedi.
Ama devletlerin tam bilemediği bir süreci bu işletmeler nasıl bilip yönetebilecekti ki...
O yüzden daha yüklü fatura ödemiş sektörlerin, işletmelerin kredi yapılandırmasına ihtiyaçları var.
Buna yiyecek içecek sektörü de dahil...

Haberin Devamı


Bu kadar popüler
yapmak belki de hataydı

Haberin Devamı

GALİBA biz İzmir’i bu kadar popüler yaparak yanlış yaptık.
Elbette nitelikli göçü destekliyor ve kentin geleceği için önemli buluyorum.
Ama her fırsatta da bu göç dalgasının iyi yönetilmesi gerektiğini söylüyorum.
17 günlük kapanmadan sonra hafta başı İzmir’de bir yerden bir yere gitmek gerçekten işkenceydi.
Ama dün de öyleydi.
Sabah iş yerime 1 buçuk saatte gidemedim.
Alsancak’taki ofisimden Pasaport’taki toplantıya gitmek neredeyse bir saati buldu.
Çevre yolu tıkalıydı, Altınyol tıkalıydı.
Kent merkezine gelen bütün arterler doluydu.
Ve yine söylüyorum.
İzmir mevcut yollarıyla bu trafik yükünü kaldıramaz.
Aslında bütün büyük şehirlerimizde benzer sorunlar olduğunu görüyor, biliyorum.
Büyük şehirlerimiz gerçekten büyükler...
Bu nüfusu kaldırmıyorlar.
Geçici önlemlerle, küçük rötuşlarla ulaşım problemleri çözülmüyor.
Bu pandeminin travması daha uzun yıllar devam edecektir.
Ve imkanı olanlar kendi arabalarıyla seyahat etmek isteyecektir.
O yüzden bu trafiğin rahatlayacağını beklemek iyimserlik olur.
İkinci çevre yolu, körfez geçiş projesi İzmir için şart...

Haberin Devamı


Yıktın bizi Harvard

BENİM gibi 10 bin adımı, haftanın bazı günlerinde 20 bin adımı geçen biri olarak bu haber aklımı karıştırdı.
Harvard Üniversitesi’nden bilim insanları, günde 10 bin adım atmak yerine sadece 4 bin 400 adım yürümenin ciddi hastalıklara karşı korunmak için yeterli olabileceğini söylüyor.
“10 bin adım” hedefinin 1960’lı yıllarda Japonya’da bir reklam kampanyası sırasında ortaya atıldığını söyleyen araştırmacılar, günde atılan 7 bin 500 adımın ardından egzersizin faydasının düştüğünü de hatırlatmışlar.
Hatta Harvard Tıp Fakültesi’nden bilim insanları 10 bin adımın aşırılık olduğu da söylemişler.
Tabii bu haberleri okuyunca bizim yürüyüş ekibini aradım.
“Doğru bildiklerimiz yanlışmış” dedim ve haberi onlara okudum.
Kendi aramızda yaptığımız biraz geyikten sonra biz yine 20 bini zorlayacak uzun yürüyüşlerimize devam etmeye karar verdik.
Çünkü o uzun yürüyüşler bize kısa bile geliyor.
Arkadaşlarla olunca zaman su gibi akıyor.
Ve biz akıllı telefonlarımıza baktığımızda adım sayar 20 binlere geliyor.


Beni çok etkileyen o ilan

Haberin Devamı

OKTAY Ekşi’yle Hürriyet’te birlikte çalıştık.
Başyazarımızdı.
Eşi Aysel hanım’ı da tanımış, birkaç kez beraber olmuştuk.
İkisi arasındaki diyaloglara şahidim.
Aysel hanım 2015’te aramızdan ayrıldı.
Tabii Oktay abi çok sarsıldı.
Geçen gün gazetede çıkan küçük ilan beni çok etkiledi.
Şöyle yazmıştı Oktay Ekşi;
“Canım, sen gideli altı yıl geçti, Kovid-19 yasağı, sana gelip mezar taşını öpmekten bu yıldönümünde de alıkoydu. Bağışla lütfen. Ama ilk fırsatta geleceğim. Önce haber vereyim. Hepimizin sağlığı iyi. Seni çok, ama çok özlüyoruz. Ben sensizliğin bıraktığı karanlıkta yaşıyorum. Buradaki nöbet bitince sana kavuşacağım. Bekle beni. Sevgilerimle...”
Ölümsüz aşk hikayelerinden biriydi Ekşi’lerinki de...

Yazarın Tüm Yazıları