Fuar düğümünü Erdoğan çözecek

Son olarak önce Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le ATO Başkanı Gürsel Baran arasında polemik konusu olan fuar alanıyla ilgili olağanüstü genel kurul 27 Şubat’ta yapılmıştı.

Gökçek başkanlığındaki toplantıya; Gürsel Baran (ATO Başkanı), Nurettin Özdebir (ASO Başkanı), Faik Yavuz (ATB Başkanı), Gültekin Ayantaş (Akyurt Belediye Başkanı) ve Mehmet Yiğiner (ANKESOB Başkanı) katılmıştı.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun toplantıya gelmemesi Gökçek-Hisarcılıoğlu gerginliği düşünüldüğünde kimse için sürpriz olmadı.
Gökçek, “Fuar alanını verin biz (Büyükşehir ve Akyurt belediyesi) yapalım. Ya da bırakalım siz yapın. 2 yıla kadar bitiremezseniz belediyeye devredersiniz” teklifinde bulundu. Meslek odası başkanları da bu teklifi kendi kurullarında konuşmak üzere toplantıdan ayrıldı.

* * *

Toplantıların düğümü çözememesi, ‘Cemil Abi’nin elini bir kez daha taşın altına koymasıyla yeni bir boyut kazandı. bir türlü anlaşamayan taraflar bu kez Türk siyasetinin duayen ismi Cemil Çiçek’in ‘ağabeyliğinde’ Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi’ye çıktılar ve bir toplantı gerçekleşti.
Bu kez Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı toplantıda Gökçek, Baran, Özdebir’in yanı sıra Ankara Milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin de yer aldı.

* * *

Toplantıda Gökçek teklifini yineledi, diğer hissedarların bu projeyi yapamayacakları yönünde eleştirilerde bulundu. Meslek odalarından Gökçek’e ‘Bu zamana kadar yapılabilirdi, konuyu biz yeniden gündeme getirdik’ yanıtı geldi.
Toplantıya ‘dışardan’ katılan isimler Çiçek ve Şahin’in fuar alanı konusunda anlaşamayan bu ekibi bir araya getirmesinden de sonuç çıkmayınca yeni bir fikir ortaya atıldı.
Şahin, fuar alanının ve yönteminin fikir babası olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu konunun taşınmasını ve Erdoğan’ın projeyle ilgili nihai kararı vermesi yönünde görüş bildirdi.
‘Anlaşamayan’ taraflar bu konuda mutabık kaldı. Ankara’nın yılan hikayesine dönen fuar düğümünü çözmek de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kaldı.

İŞİ EHLİNE BIRAKMAK

Başkent’in göbeğindeki eski Havagazı Fabrikası yıkımı sırasında başlayan asbest tartışması herkesi tedirgin etti.
Özellikle fabrikanın çevresindekileri ‘kanser olacağız’ endişesi sardı.
Haklı bir endişeydi.
Öncülüğünü Mimarlar Odası’nın yaptığı bazı meslek odaları basın toplantıları düzenledi, asbestin yayıldığına dair rapor yayınladı.
Yakındaki bir okulda eğitim durdu, aileler çocuklarını okula göndermedi.
Hatta Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Bölge karantiya alınsın” bile dedi.

* * *

Önce Melih Gökçek, bu meslek odalarını halkı kandırmakla, provoke etmekle suçladı, sonra açıkladıkları raporun gerçeği yansıtmadığını savundu.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın açıklaması vatandaşları bir nebze rahatlattı. Bakan Akdağ, “Yıkılan bölümde asbest yok, asbestli bölümün yıkımını yapacak firma alanında uzman, riskli bir durum yok, biz de takipçisiyiz” dedi.

* * *

Meslek odalarının halk sağlığıyla ilgili konuların üzerine gitmesini anlarım, kesinlikle takip etmeliler. Ama anlayamadığım konu Çevre Mühendisleri Odası dururken bu konunun öncülüğünü neden Mimarlar Odası’nın yaptığıydı.

* * *

Neyse ki önceki gün Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, “Söküm öncesi Büyükşehir Belediyesi tarafından havadan örnekleme ile numune alınarak asbest analizi yapılmış mıdır? Bu ve bunun gibi değerler bilinmeden, karantina çağrısı ve acil önlem çağırısı yapmak, karantina mesafesini belirlemek doğru olmayacaktır” ifadelerini kullanarak özetle ‘karantina için eldeki veriler yetersiz’ dedi.
Bozoğlu “Fabrika kültürel bir miras, müze ya da sanatsal bir etkinlik alanı” olmalı diyerek de baştan beri Mimarlar Odası’nın üzerinde durması gereken konuya temas etti.

* * *

Bu sürecin sonunda gerçekten asbestle ilgili halkın sağlığını tehdit eden bir durum çıkarsa bu muhtemelen belediye başkanının görevden alınma sebebi olur ama ya çıkmazsa?
Mimarlar Odası işin sağlık ve çevresel yönünü ilgili odalara bıraksaydı da geçmişte yaptığı ‘Tarihi Havagazı Fabrikası başka kentlerde olduğu gibi müze haline getirilmeli. Yerine yapılacak yapı yoğunluğunu bölge kaldırmaz, bu tarihi yapıya yazık ettiğinizle kalırsınız’ türünden bir açıklamayla konunun takipçisi olsaydı, daha doğru olmaz mıydı?