Oscar’a tek film gidiyor Mahsun

Türkiye’nin bu yıl Oscar aday adayı filmi olarak Sivas seçildi...

Haberin Devamı

Kaan Müjdeci’nin filmi geçen yıl Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü almış, filmin 11 yaşındaki başrol oyuncusu Doğan İzci de En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanmıştı...
Dolayısıyla seçici kurul, Sivas’ı Türkiye’nin adayı olarak belirleyerek doğru bir tercih yapmıştır...
Mahsun Kırmızıgül ise bu duruma sitem etti...
“Halkın büyük beğenisini kazanan Mucize maalesef Oscar jürisinin dikkatini çekmedi. İzleyenlere, emeklerimize haksızlık yapıldı” dedi...
Mucize seçilmiş olsa Sivas’ı izleyenlere ve Sivası’ı çekenlerin emeklerine haksızlık yapılmış olmayacak mıydı?
2009’da Mahsun’un Mucize’si Oscar’a giderken eminim diğer aday filmlerin yönetmenleri de “Bize haksızlık yapıldı” diye düşünmüştür...
Bu yıl Mucize ve Sivas’la birlikte toplam 19 filmle rekor başvuru oldu Oscar adaylığına...
Bir film seçilecekti ve geri kalan 18 filme “haksızlık” yapılacaktı zaten...
Kaldı ki “Mucize mi, Sivas mı” diye sorsalar benim oyum da Sivas’a olurdu...

Haberin Devamı

Kösem’i izleme rehberi

Muhteşem Yüzyıl için “Ecdadımızı kötü gösteriyor”, “Kanuni’nin hayatı at sırtında geçti, sarayda kadınlarla değil” diyerek protestolar yapılmıştı...
Hatta o dönem Başbakan olan Erdoğan bile diziye ayar vermiş, birden Hürrem’in, Hatice Sultan’ın falan dekolteleri kapanmıştı...
Şimdi Kösem çekiliyor ve ben şimdiden itiraz edeceklere Kösem’i izleme rehberi yayınlıyorum...
1- Bu bir tarih belgeseli değil televizyon dizisi, bunun farkına vararak takip etmeye çalışın...
2- Yok Hülya Avşar’ın dekoltesi göründü, yok öpüştüler falan diye yangın yapmayın, izlediğiniz alt tarafı bir dizi...
3- Yarın öbür gün Beren Saat oynuyor diye veryansın etmeye kalkmayın, siz isteseniz de istemeseniz de Beren Saat bir dizide oynayacak çünkü yetenekli ve reytingi var...
4- Bizim ecdadımızı kötü gösteriyor diye dövüneceğinize tam aksine sevinin... Bakın Muhteşem Yüzyıl sayesinde dünyanın dört bir yanı Osmanlı’ya aşina oldu...
5- Beğenmezseniz zap yapın gitsin, bırakın beğenenler izlesin...

Haberin Devamı

Bu yazıyı cezaevi kapısında yazıyorum

Bugün köşe yazısını cezaevi kapısı önünde yazıyorum...
Görüş saatini bekleyenler; çocuklar, anneler, kocalar, kardeşler hepsinin suratında mutsuzluk...
Hepsinin derdi ortak; duvarın arkasındaki sevdiklerine bir an önce kavuşabilmek...
Peki hangi cezaevinin kapısındayım?
Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun...
Deniz Seki’nin yattığı hapishane...
Bayramlaşmaya ve bayram röportajı yapmaya geldim Deniz Seki’ye...
Neredeyse 1 yıldır bu cezaevinde yatıyor Deniz...
Görüş saatim geldi, izninizle içeriye giriyorum...
Ve Deniz’i çok merak ediyorum.


Deniz Seki’nin çok selamı var...

Üzerimde kalmasın, gazete baskıya yetişmeden aktarayım dedim.
Şimdi çıktım cezaevinden ve bu notu yazıyorum:
Deniz Seki’nin herkese çok selamı var...
45 dakika görüştük Deniz’le...
Neler anlattı neler...
Yazdığı şarkıları paylaştı, hukuksuzluğa isyan etti, günlerinin nasıl geçtiğini anlattı...
Aldığı ceza üzerine bugüne kadar hiç konuşmamıştı Deniz Seki...
Bu konuda yapılan ilk röportaj oldu bu...
Bayramı bekleyin, Deniz Seki’nin hepimize anlatacağı çok şeyi var.

Yazarın Tüm Yazıları