Gazetem kapımda

Evlere kapandığımız şu günlerde bizim grup İstanbul’daki okurlar için çok güzel bir uygulama başlattı.

Haberin Devamı


“Bir Tıkla Gazeten Kapıda” uygulaması.
Biliyorsunuz Dünya Sağlık Örgütü, gazete kağıdında koronavirüs riski olmadığını açıkladı, yani gazeteyi gönül rahatlığıyla kağıttan okuyabilirsiniz.
İşte bu keyiften vazgeçmek istemeyen okurlar için Bir Tıkla Gazeten Kapıda uygulaması var.
Demirören Medya’ya bağlı Hürriyet, Milliyet, Posta, Fanatik gazeteleri için şimdilik sadece İstanbul’daki okurlara yönelik bir uygulama bu.
Yakın zamanda Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerle kapıya teslim sistemi daha da büyüyecek.
Yakala.co ve Scooty işbirliğiyle hayata geçen bir sistem bu. Ben kendi işimi kendim yapmayı severim.
Gazeteyi de kağıttan okumayı tercih ederim.
Bu sistem çıkana kadar gazetemi bakkaldan kendim alıyordum.
Ama her gün bakkala gitmek de bu dönemde bir risk.
Bu nedenle geçtiğimiz gün Yakala.co’nun sitesine girerek 3 dakikada üye oldum, her gün evime gelmesi için bir Hürriyet bir de Posta gazetesi siparişi verdim. İster kredi kartından, ister havaleyle ücretini ödüyorsunuz.
Dünden itibaren de gazetelerim kapıma gelmeye başladı.
Daha önce yazmıştım, ben bir Scooty kullanıcısıyım.
Özellikle yazın ve trafiğin yoğun olduğu akşam saatlerinde Scooty ile gelen arkadaşın arkasına atlıyorum ve gideceğim yere motosikletle gidiyorum.
Şimdilerde kurye hizmeti de veriyor Scooty.
İşte gazetelerimi getiren de Scooty’den bir kurye arkadaştı.
Allah kolaylık versin hepsine, bu dönemde işleri çok zor. Her gün 08.00’den en geç 10.00’a kadar ulaştırıyorlar gazeteleri.
Dün bana geldiğinde saat 09.10’du.
Evin kapısına kadar çıkan kurye arkadaşa, “Aşağıda bir fotoğraf çektirelim” dedim ve bu kare ortaya çıktı.
Bizim gruba tavsiyemdir, karantina günlerinden sonra da sürmeli bu güzel uygulama ve diğer şehirlere de hızla yayılmalı.

Haberin Devamı

Gazetem kapımda

Alkışlar

Geçen gün “Sahneye çıkmayan sanatçılardan hangileri bu zor günlerde orkestralarına, birlikte çalıştığı müzisyenlere yardım ediyor?” diye yazmıştım.
Cenk Eren’in bunu yaptığını söylemiştim.
Bu konuyla ilgili güzel haberler gelmeye başladı.
◊ Polat Yağcı, İstanbul Müzisyenler Derneği’yle iletişime geçerek bin müzisyenin evine 250’şer liralık gıda paketleri göndermiş.
◊ Ebru Gündeş, 30 kişilik orkestrasının hesabına 4’er bin lira yatırmış.
Toplamda 120 bin lira aylık ücret ödemiş müzisyenlere.
Helal olsun, tebrikler.
Polat gibi yapımcılar, Ebru gibi sanatçıların sayısının artması dileğiyle.

Haberin Devamı

Her yerde aynı sıkıntı

◊ 7 bin 500 kişinin öldüğü İngiltere’de hafta sonu Hyde Park’ta güneşlenen insanlar polis zoruyla kaldırıldı.
◊ Güneşli havayı fırsat bilen Mourinho bile üç futbolcusunu alıp Londra’da bir parkta antrenman yaptı.
◊ 6 bin 500 kişinin öldüğü New York’ta (Amerika’da 15 bin) hafta sonu Central Park’ta iğne atsan yere düşmüyordu.
◊ Soğuk havadan sonra güneşin yüzünü gösterdiği İstanbul’da insanlar yine kendilerini sahile attılar.
Aslında Londra, İstanbul, New York hiç fark etmiyor, bütün dünyada virüsle ilgili en büyük sorun izolasyon. Bütün dünyada insanları evde tutmak zor. Bugün ve hafta sonu İstanbul’da hava daha da güzel, seyreyleyin manzarayı...

Haberin Devamı

Sosyal medya olmasaydı

Bu virüs belası 2010’dan önce dünyayı vursaydı, Instagram gibi bir eğlencemiz olmadan evlere kapanacaktık. 2006’dan önce yayılsaydı, Twitter olmadan izole olacaktık... 2004’ten önceye gidersek Facebook bile yoktu. Ya sıkıntıdan patlardık ya da kimse evde kal çağrısına uymazdı. Yine de halimize şükredelim...

Geber demek

“Çocuklarım aç, şimdi dilenmekten, çöp toplamaktan geliyorum, nasıl evde kalalım” diyen birine “geber” demek için öyle böyle değil, su katılmamış vicdansız olmak gerekiyor. Bu kişinin resmi bir görev yürütüyor olması falan inanın ikinci planda.
İnsanlıktan nasibini almamış olması önemli. Siyaset, yaptığın iş...
Toplumsal statün, bulunduğun yer...
Vicdan sahibi değilsen, en temel insani değerlerden uzaksan hepsi hikaye.
Not:
Bu kişi anında görevden alındı ve hakkında soruşturma başlatıldı.

Yazarın Tüm Yazıları